İşlerinin son iki aydır çok kötü olduğunu belirten Hatice Ak, “Bir maydanozu 40 kuruşa alıyoruz. 50 kuruşa bile satamıyoruz. Üç tanesini 1 liradan istiyorlar. Ben nasıl satayım 35 kuruşa. Zaten 40 kuruştan alıyorum. İşler çok kötü daha ne diyeyim. Fiyatlar çok düşük aslında. Ispanak 1 buçuk lira. Zamanında 4 buçuğa yediler şimdi bu kadar ucuz olmasına rağmen almıyorlar. Ben bunu 1 lira 40 kuruşa aldım, 10 kuruş kazanıyorum sadece. Bende olsam düşünür müyüm böyle? Ama satıcı olduğum için o açıdan düşünüyorum. Bunun kesmesi, biçmesi, toplaması bile sıkıntı. Şu dereotunu 75 kuruşa satmamız gerekir ama 50 kuruşa zor satıyoruz. Biri 50 biri 75 kuruş olunca da biri niye böyle pahalı diyorlar. Biz de anaparamızı kurtarmanın derdindeyiz. İşler oldukça kötü. Yine önceden az çok tıkırında gidiyordu. Şimdi yine pazarda insanlar var ama alış veriş yok. Bir de herkes bomba tehlikesinden dolayı çok tedirgin” diye konuştu.
BOMBA KORKUSU
Ak, “Yaz sezonu daha da kötü oluyor bizim için. Çünkü herkes yaylaya gidiyor. Çocuklar okuldan çıkınca, alıyorlar ellerine 3-5 bağ maydanoz. Geliyorlar senin karşından satıyorlar. Uyarıyorsun, bir şey diyorsun ama gitmiyorlar. Zabıtaya söylüyorsun yine çözüm değil” diyerek dert yanıyor. 8 senedir pazarcılık yapan Ak, eşinin önceden taksi şoförlüğü yaptığını ve iş olmadığı için pazarcılığa geçtiğini anlatarak, “Ne yapacağımızı bizde bilmiyoruz. Denetim yok. Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi’ne, Pazarcılar Odası’na, muhasebeye bağlıyım. Ben düzgün bir şekilde vergi veriyorum. Ama adam bahçesinde yetiştirmiş getiriyor, geliyor karşımızda satıyor. Zabıtalara şikayet ediyoruz. “Tamam, müdahale edeceğiz” diyorlar. Zabıtalar gittiği gibi geri geliyorlar. Hale giriş çıkış 8 lira, 6 lira yer parası, ışık parası, etiket parası, o bu şu derken 20 liradan fazla para harcayarak güne başlıyorsun. Allah sonumuzu hayretsin gerçekten çok zor durumdayız. Bir aldığımız malı iki pazarda anca bitiriyoruz” dedi.
“VERGİLER ÇOK YÜKSEK”
Şaban Kaya da her esnafın olduğu gibi kendilerinin de kan ağladığını belirterek, “Son üç aydır böyle durum. Fiyatlarda ucuz ama alıcı yok.Bir de bu ekonomik sıkıntı var. Herkes borçlu bu da piyasaya vuruyor. BuRusya krizi meselesi vardı şimdi bomba tehlikesi var. Sorduğumuzda bomba ihtimali yüzünden kimse dışarı çıkmıyoruz diyor. Ne olacak şu an hiçbir şey belli değil.. Vatandaşın bize herhangi bir tepkisi yok” dedi. Kaya, “Vergilerimiz çok çok yüksek ödeyemiyoruz. Sigortalar 3-4 kat arttı. Geçen sene 300 liraya yaptırdığımız araba sigortasını bu sene 900 liraya yaptırıyoruz. Her şey pahalı ama kazanç çok düşük. Kış sezonundan bu yana en az 15 bin lira içerdeyiz. Onu da yaz sezonu iyi geçerde öderiz umudundayız” dedi.
DENETLEME YOK
Kaya, “Bizim hükümetten tek isteğimiz eski vergilendirme sistemine geri dönmeleri. Biz daha önce mahsul usulünde çalışıyorduk şimdi tam deftere tabi tuttular. Her şeyi dört dörtlük istiyorlar ama piyasada esnafın hakkını savunan yok. Ne zabıta savunuyor ne maliyeci savunuyor hakkımızı. Almış başını gidiyor. Denetimde yok sıfır. Daha önce 500-800 lira arası yıllık vergi gelirdi ama şimdi aylık geliyor. Aradaki fark çok fazla” diyor ve sözlerine devam ediyor, “Ama denetlemede yok. Vergili olduğumuz halde bir sürü vergisiz insan var şurada. Bir şey de diyemiyoruz. Başın belaya girer dediğin zaman. Zabıtaya söylüyoruz tamam deyip geçiyor. Birlik, beraberlik yok. En sonunda bırakıp gideceğiz herhâlde. 13 senedir yapıyorum pazarcılığı. Düzgün bir iş bulursam bırakacağım bu işi.”
“ANTALYA DÖKÜNTÜ MAL YİYOR”
Esnaf kadar vatandaşta yaşanan sürece oldukça tepkili. Neşe Kanmaz, “Pazar kan ağlıyor. Esnaf çok dertli. Nerede döküntü mal varsa İstanbul yiyor. Ben bundan çok muzdaribim. Fiyatlarda pahalı. Bir sebzeye 3 lira 5 lira para verilir mi? İçinde kıyması yok eti yok bir şeyi yok. Yani pahalı. Ama en döküntü malı da Antalyalılar yiyor. Önceden 100lirayla çıkardım pazara. Şimdi para yok 40 lirayla çıktım. Hiçbir ihtiyacımızı da karşılayamadık” dedi. Emine Naykı ise, “Fiyatlar idare eder. Bana göre en pahalısı biber, 6 lira. En uygun domates, 1 buçuk lira. Bu ekonomide herkes tutturabildiğine satıyor zaten. Bir tezgahta çilek 3 buçuk lirayken, başka tezgahta 4-5 lira. Kivi kimi yerde 3 buçuk, kimi yerde 6 lira. 20 liralık alışveriş yaptım. Mecburi ihtiyaçlarımı aldım. Daha fazlası yok. Malum turizm kötü eşim çalışıyor ben çalışamıyorum, ona göre bütçemizi ayarlıyoruz. Türkiye’nin ekonomik imkanları daha iyi olursa insanlar daha işler bulur daha iyi kazanır” şeklinde düşüncelerini belirtiyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: