Eğer tüm günleri böyle kutlayacaksak...
Daha doğrusu kutlayamayıp, matem günü kabul edip, anma ve mezar ziyaretleri yapmak zorunda bıraktırılacaksak...
Olmaz olsun...
Yılın belli bir günü, geçmiş yılların o gününe denk gelen kazanılmış hakların sevinci ve korunması adına saptanan bu günler...
Olmaz olsun...
Kadınlar Günü kutlanamıyor içlere sine sine...
Ortalık kan revan, koca şiddetinden...
Örneğin; Yeşilay Günü ve Haftası...
Adım başı içicilerden, içicilerin yaş ortalaması ilkokul öğrencileri seviyesine kadar inmişken, kutlansa ne olur, kutlanmasa ne olur. Edilen birkaç hamasi lafın ötesine geçmemesinden gayrı...
İstediğiniz kadar örnekleyebilirsiniz, göz yaşı ve kandan aklın çengeline takılmayan günleri...
* * *
Dünya Madenciler Günü bir kez daha yaraları kanattı, tüm ülkenin gözyaşları eşliğinde..
Ölüm ve iş kazaları güne damgasını vurdu...
Ölümlü iş kazalarında Avrupa birincisi, Dünya üçüncüsü olduğumuz sürece dinmeyecek göz yaşları...
Neye el atılsa elde kalıyor...
‘Tersane’ diyorsunuz, ölümü çağrıştırıyor...
‘Dikilen gökdelenler’ diyorsunuz, ‘Maden’ diyorsunuz, ‘Termik Santral’ diyorsunuz, ‘Kadın’ diyorsunuz, ‘Trafik’ diyorsunuz...
Ne derseniz deyin...
Demenizle birlikte yüreğinize kor ateş düşürüyor, rakamsal verileri dahi...
En ilerisinden en geri kalmış ülkesine kadar rakamsal mukayese bile dudak uçuklatıyor, insanın içine saldığı korkusunun...
* * *
Evine, ocağına ateş düşmeyen kalmadı gibi...
Madenciler, anarşiye kurban gidenler, uyuşturucu batağına çocukları düşenler, koca mezalimine mahkum olan kadınlar…
Bilcümle yüreğine ateş düşürülenler, yürek yangınını körüklüyor..
Her ateş düşen ocak, kendi ocaklarına düşmüş ateşi yeniden, yeniden harlıyor..
Hangi hanenin kapısını aşındırırsanız aşındırın, en baş köşeye asılmış gencecik bir fidanın masum bakışlı, yürek delen gözleri ile karşılaşırsınız çok az istisnası ile..
* * *
Enflasyon, devalüasyon, fiyat istikrarı, TEFE, TÜFE...
Vız gelir, tırıs gider, yüreğine kor ateşi düşenlerin, düşürülenlerin hanesinde...
Gelip, geçmeyen, delmeden yürekleri geçmeyen kor ateş varken...
Neticeden...
Yok sayılsa, akla bile getirilmese kutlanamayan gün ve haftalar...
Küllemese de onulmaz acıları, acep daha da kanamasına engel olmaz mı?
Peki...
Neden?..
Neden biz?
Neden tüm olumsuzluklarda ilk ya da ikinci sıralarda, yerlerde sürünüyoruz?
Şapkamızı önümüze koyup, çözümünü...
Bizimki de laf...
Züğürt tesellisi gibi...
Yorumlar
Kalan Karakter: