Artık, diğer spor dallarına da gereken önemin verilmesi için spor bakanlığının spor dallarının hepsine teşvikler vererek o sporcuları sahiplenmelidir. Bence kazananlara altın dağıtmaktan daha kalıcı teşvikler, spor yapanlara malzeme dağıtmak ve tesis yaparak sporu kitlelere yaymak olmalıdır. Yani her dalda geniş bir seçme piramidi oluşturulmalıdır. Bunun için gerekli potansiyel spor bakanlığında vardır…
Günümüzde kendine özgü olimpiyatı ile devam eden bir spor dalı Okçuluk, gereken teşvikleri alıyor mu merak ediyorum. Ata sporu olduğunu biliyoruz ama başka bilgileri edinmeye merak duyan ne kadar insan var?
Bu gün sizlere Okçuluk hakkında Milli Okçu, Oğuz hocadan edindiğim bilgileri aktarmak istiyorum;
Dünya da bu sporun yapıldığı en iyi sahalardan ikincisinin Antalya da olduğunu biliyor musunuz? Yaklaşık 30 yıldır, Dünya Okçuluk Şampiyonasının Antalya’daki bu sahada yapıldığını öğrendiğimde hayret etmedim desem yalan olur.
Kısaca Okçuluğun Tanımı:
İnsanlığın varoluşuyla eş zamanlı olarak, ok ve yay insanla birlikte gelişmiştir.
Ok ve yay ; insanın silahı,arkadaşı,sırdaşı ve güvencesi olmuş, her uygarlık ok ve yayı biraz daha geliştirmiş, günümüze kadar getirmişlerdir.
Ama temelde çalışma prensibi değişmemiştir; Uygun kalınlıkta ve uzunlukta düz bir ağaç dalını hafif eğip, iki ucundan bir sicimle gergin olarak bağlanır. Daha ince ucu sivriltilmiş uygun uzunluktaki düz bir dalıda sicimin üstüne yerleştirip, sicimi gererek dalı esneme gücü sayesinde sivri uçlu dal parçasını uzağa fırlatmak, ok atmaktır.
Okçuluk; insan, yay ve oktan oluşur, amaç uzaktaki hedefi vurmaktır.Okçuluk günümüzde son derece modern malzemelerle ve kurallar çerçevesinde yapılan olimpik bir spor dalıdır.
Ok atmanın en çekici ve güzel tarafı uzaktaki bir cismi vurmanın hazzıdır. Ok atan kişi bedenini ve ruhunu eğitip; kendisini maksimum düzeyde kullanmasını öğrenir.
Okçuluk sporu yapılırken ilk önce emniyet tedbirleri mutlaka alınmalı, kimseye zarar vermeyecek bir mekanda okçuluk çalışmaları yapılmalıdır.
Okçuluk sporu günümüzde gelişmiş malzemelerle yapılmaktadır ve tekniğe dayalı bir spordur, bu nedenle ilk etap ta tek başımıza ok atamayız mutlaka bir antrenöre ihtiyacımız olacaktır.
Dünya'ya okçuluğu öğreten Selçuk'lar olmuştur. Avrupalı okçuların rekor ok atışları 300 m. iken, Selçuklularda 600 m.ye ok atamayan okçu bile olamıyordu.Yıllarca Ok Meydanlarında talim yapılıp rekor ok atışları yapılmıştır.Selçuklular zamanında kuralları konulup, bu günkü kulüp anlayışında dernekler kurulmuş, usta çırak ilişkisi esasına dayalı, hem sporcu hemde asker statüsünde okçu yetiştirilmiştir.
Günümüzde okçuluk sporu,açık hava okçuluğu ve salon okçuluğu olarak yaz kış yapılabiliyor.Açık hava okçuluk mesafeleri 90 m. ile 30 m. arasında değişmektedir.Salonda 18 m.den ok atışı yapılır.Tabii ki kurallara bağlı kalınarak yapılan okçuluk sporu olimpiyatlarda da yer almaktadır.Olimpik dalda Dünya'da en başarılı ülke Kore'dir.Okçulukta yaş sınırı yoktur,60 yaşında Dünya şampiyonu olmuş sporcular vardır,bu nedenle her yaş kesimi tarafından tercih edilir.
Okçuluk Türk'lerin Ata sporudur; sahip çıkalım, kendimiz ok atalım, çocuklarımıza ok atmasını öğretelim.Tabii ki ilk önce emniyet tedbirlerimizi alarak...
Rıdvan Uzuntaş’ın tarifi ile bitirelim;
'Okçuluk, fizik ve beyin gücünü maksimum kullanarak yapılan zor ama zevkli sporlardan biridir. Etkili bir amaç doğrultusunda; kalıcı kondisyon, daimi konsantrasyon, mükemmel teknik, doyumsuz başarı isteği, her zaman pozitif düşüncenin altında planlı çalışmayla yapılan okçuluk sporu, kişiyi sürekli başarıya ve hazza götürür''
Recurve Yay Ok Atış Basamakları :
1. Duruş
Okçu rahat ve sakin bir pozisyonda, her ayağı atış çizgisinin her iki yanında, dik durmalıdır. Ayaklar omuz genişliği kadar açık olmalı ve vücut ağırlığı her iki ayakta ve ayağın topuğu ile parmak uçları eşit olmalıdır. Bu vücudu sabit tutacak ve denge sağlayacaktır. Atışlar sırasında vücut pozisyonu mümkün olduğunca ağırlık merkezi değişmeden veya vücut eğilmeden sabit kalmalıdır.Eğer kirişin kola kadar çekilişinde bir problem varsa, açık duruş gerekebilir. Bir kez duruş pozisyonu sağlandıktan sonra her atışta aynı tutarlılıkta olmalıdır. İşaret kullanmak duruşa yardımcı olabilir.
2. Okun Takılması
Oku, oku yerleştirme işaretinin altına, kirişin okun arkasındaki çentiğe gelecek şekilde yerleştiriniz. Okun üzerindeki tüyün size doğru olduğuna ve çentiğin kirişe iyice oturduğuna emin olunuz. Okun sapının okun kalanına yerleştirilir.
3. Kirişin Tutulması
Hedef Okçuluğu stilinde, işaret, orta ve yüzük parmağı kullanılır. İşaret parmağı okun çentiğinin üstüne, orta ve yüzük parmakları çentiğin altına yerleştirilir. Parmaklar içeri doğru kıvrılır ki, bu üç parmaktaki ilk boğum kirişi hizalasın. İşaret ve orta parmağınız ile çentik arasında mesafe bırakın ki, parmaklarınız çentiğe değmesin (bu çentiği “kıstırma”yı (pinching) engeller). Elin arkasını mümkün olduğu kadar düz tutunuz. Başparmağınızı içeri sokun ki, yayı tam güçle çektiğinizde boğazınıza yerleştirebilesiniz. Kirişi hafifçe çekiniz, böylelikle parmaklarınız çekiş için hazır duruma gelsin. Çekiş sırasında her üç parmakta da eşit miktarda baskı olmalıdır.
4. Kabzanın Tutuluşu
Yayı, kabzanın ortasını işaret parmağınız ile başparmağınızın arasına, yukarıda gösterildiği gibi, kabzayı tutan elinizin ortasına gelecek şekilde yerleştiriniz. Başparmağınızın kaslı kısmı yay tutuşun ortasının üzerine gelmelidir. Çekiş esnasında baskı başparmaktaki kasın üzerine alınmalı ve direk olarak bileğe verilmelidir. (low wrist position). Başparmak ve diğer parmaklar gevşek kalmalıdır. Eğer parmak veya yay askısı kullanılmıyorsa, parmak uçları yaya dokunana kadar yayın etrafında kıvrılmalıdır. Bu serbest bırakış anında yayın elden düşmesini engelleyecektir. Yayı kavramada tutarlı bir el pozisyonu gerekmektedir.
5. Çekiş Öncesi Pozisyon
Yayı tutan kolunuzu, kol pozisyonunu kurmak için kabzaya doğru itiniz, sonra yayı tutan kolunuzu yukarı kaldırarak geriye çekiniz, taki yukarıdaki resimde gösterilen pozisyona ulaşana kadar. Öndeki omzunuzun alçak pozisyonunu koruyunuz. (Çekiş mesafesi kısalırken, omzun yukarı ya da geriye doğru rotasyon yapmasına izin verilmemelidir.) Yayı çeken kolunuzun dirseğini yukarıda tutunuz, bu yayı tam güçle çekerken sırt kaslarına ihtiyaç olduğu zaman onların harekete geçmesine yardımcı olacaktır.
6. Referanslar
Dayanak noktası, elin çenenin üzerine yerleştiği ve kirişin yüze değdiği yerdir. İşaret parmağın çenenin karşısına yerleşmiş olması son derece önemlidir; baş parmağın avuç içine doğru bükülür, böylelikle boynun yanında yerleştirilebilir ve kiriş çeneye değer (mümkünse burun). Tüm bu pozisyonların arasındaki ilişki tüfekteki gibi “gez” kadar önemlidir, bu yüzden olabildiğince tutarlı olması son derece önemlidir. Bu tutarlılık, çekiş mesafesi pozisyonu için de gereklidir. Pozisyonlardaki herhangi bir farklılık yayın oka uygulayacağı gücü etkileyecektir.
7. Tam Çekiş ve Nişan Alma
Tam çekiş, gerginliğin sırt kaslarında korunduğu yerdir ve yayı tutan kol, nişan alma iğnesini hedefin ortasına hizalamak için, hareket ettirilir. Hedef alma iğnesi hedefin ortasına geldiğinde, ipin hizası kontrol edilmelidir. İpin hizası, yukarıda gösterildiği gibi kirişin, yayın ve hedef alma iğnesinin hizasıdır (kiriş biraz gözün önünde olursa, bu görünüşü bulanıklaştıracaktır.)
Yay doğru dikey pozisyonda tutulduğu zaman, kiriş ve yayın köşesi paralel olacaktır. Eğer olmazsa, yay dikeylikten eğilmiş olur. Tüm konsantrasyon ile nişan almadan önce, önceki bütün adımlar her şeyin doğru pozisyonda olduğuna emin olmak için gözden geçirilmelidir. Eğer vücudun herhangi bir parçası yerinde hissedilmiyorsa, en iyisi atışı durdurmalı, kiriş gevşetilmeli ve kötü bir atış yapmaktansa tekrar başlanmalıdır.
Hedefin ortasını nişanlarken, kaslar nişan alma iğnesini sabit tutmaya çalışırken iğnesinin hareket etmesi normaldir. Pratikle, nişan alma daha sabitleşecektir. Eğer ok yüksek düşerse, nişan alma iğnesini yukarı, eğer ok alçak düşerse, nişan alma iğnesini aşağı, eğer ok sola düşerse, nişan alma iğnesini sola, eğer ok sağa düşerse, nişan alma iğnesini sağa hareket ettiriniz.
8. Bırakış
Kirişin bırakılışı sıralamadaki en kritik adımdır. Eğer doğru yapılmazsa önceki bütün çabalar boşa gider. Oku doğru şekilde serbest bırakmak için, kirişi tutan parmaklarınız, kirişin parmakların üstünden kaymasına izin vermelidir. Her üç parmakta aynı anda serbest bırakmalıdır.Bu kirişin parmaklardan en az sapmasıyla çıkmasına sebep olacaktır. Bırakma doğru yapıldığında, sırt kasları kolu geriye doğru çekerken el geriye doğru hareket etmelidir ve parmaklar boynun yanında rahat pozisyona gelmelidir. Eğer parmak kasları kirişi bırakmak için bükülürse, el dayanak noktasının yaklaşık 5 cm gerisine, rahat pozisyona gelecektir. Parmak kaslarını bükmek kirişi yanlara doğru saptıracaktır ve ok ufuk çizgisinde bir taraftan diğer tarafa yayılacaktır.
9. Hareketi Sonuna Kadar Yapmak
areketi sonuna kadar yapmak yayı tutan kolun pozisyonunu, ok hedefe isabet edene kadar korumaktır. Ok serbest kalana kadar yayın herhangi bir hareketi oku hareket ettirecektir. Yayı çeken el ok bırakıldıktan sonra geriye doğru çekilirken, kafanın ve vücudun pozisyonu sabit kalmalıdır.
Okun bırakılmasından sonra, yayı tutan elin düşürülmesi önemlidir, yayı tutan elin bırakıştan sonra düşmeye başlaması bazı okların hedef üstünde aşağı düşmesine sebep olur. Oku bırakıştan hemen sonra okun nereye gittiğini görmek için kafayı hareket ettirmek yayı tutan elin yanlara hareket etmesine sebep olabilir.
**********************
Yorumlar
Kalan Karakter: