Sitenin dişi kedisi ilk ziyarete gelenlerdenmiş. Kimselerin kendisine dokunmasına izin vermeyen kedi, Yusuf ve ailesinin sırtını okşamasına ses çıkarmamış. Oysa sesi çıkan bir kediymiş. “Devamlı yakınma halinde. Hep mutsuz” diyor Yusuf. Onlar da adını Mutsuz koymuş. Komşuları Mutsuz ile ilgili bir de nahoş bilgi vermiş bizimkilere. Doğurduğu yavrulara iyi bakamıyormuş.
* * *
Yusuf’lar geçen ay tatildeyken Mutsuz, üç yavru daha dünyaya getirmiş. Bundan üç hafta önce, tatilden döndüklerinden kısa bir süre sonra evlerinin verandasında otururken Mutsuz gelmiş. Ağzında da yavrularından biri! Yavruyu Yusuf’un eşinin ayaklarının dibine bırakıp hızla uzaklaşmış. Biraz sonra ikinciyi getirmiş. Yusuf’lar “Ne oluyoruz” diyemeden komşular üçüncüyü getirmiş. Mutsuz, yavruların başında kalmamış. Çekip çekip gitmiş, geri geldiğinde bir iki gönülsüzce emzirmiş yavruları. Sonra itmiş, hiç emzirmez olmuş. Miniklerden biri kısa süre sonra ölmüş. Yusuf, eşi Hülya ve oğlu Doğa diğer ikisini damlalıkla, şırınga ile beslemeye başlamış.
* * *
Bir haftalık yoğun bakımın ardından biberona geçen yavrular karınları acıktığında ciyak ciyak bağırıyorlar ki bu da yaşama tutunduklarının işareti. O çığlıkların hatırına Kobal’lar onlara Allegro ve Konçerto adını verdi. Mutsuz ise artık verandalarına hiç yaklaşmıyor. Yusuf’un en komik şeyleri bile suratında kıl kıpırdamadan söyleme halleri vardır. İnsan iki misli güler. İşte o “İfadesiz” ifade ile anlatıyor: “Yüzü yok tabii. Nasıl gelsin! Mama yemeğe geliyordu. Ben de yavrularına bakmıyor diye ayıplıyordum.”
* * *
Site sakinleri Mutsuz’un yeniden hamile olmasından şüpheleniyormuş. “Tabii” diyor Yusuf, “Yavrularına baktıracak birilerini bulduktan sonra doğurur, ne olacak ki.”
Yusuf’un asıl korkusu, o daha ne olduğunu anlamadan yavruların verandadan evin içine süzülüvermeleri. “Ben istemiyorum. Güzel karton kutudan ev yaptım onlara. Orada dursunlar işte” diyor. Büyük bir ciddiyetle dinliyorum, cevap vermiyorum. “Canım arkadaşım, kurşun yiyenler, ilk bir iki dakika vurulduklarını fark etmezlermiş” demiyorum mesela. Oysa kurşunu yemiş işte! Elleriyle beslemiş, onlardan isimleriyle bahsetmeye başlamış. Üstüne başına tırmanmalarına ses çıkarmaz olmuş. Üstelik Doğa yavruları eve almak istiyor.
* * *
Burada yazmak, yüzüne karşı söylemekten daha kolay: Yusuf, o yavrular artık sizin. Bugün olmazsa, ilk şiddetli yağmurlarda; o gün de olmazsa hava çok soğuduğunda Allegro ve Konçerto içeride…
Sözünden dönmüş olmak zor gelecekse, yavruları içeri aldığın gün, “Şimdi üşütürler, ondan sonra veteriner ve ilaç parasını yine ben öderim” diye yalandan söylen. Hiç olmazsa son sözü sen söylemiş olursun.
Yorumlar
Kalan Karakter: