Diyecekler…
Desinler…
Ne derlerse desinler…
Cevaben; ‘zındıklar’ tesellisindeler çünkü...
‘Gavur icadıdır. Bırakın onlar yiyip, içip, dans edip kutlasın. Size ne oluyor’a kulaklar yıllardır alışık.
Ne ekonomik sıkıntı, ne onun getirdiği işsizlik, ne komşularla sıfır ilişki…
Atılan nutuklar, karizmatik liderler…
Hemen hepsi ikinci plana itildi yeni yıla en az on gün kala..
Anlayacağınız dertlere ara verildi, dünyayla bütünleştiren yılbaşı nedeni ile..
* * *
Önce verilecek ikramiyenin rakamsal büyüklüğü açtı gözleri fal taşı gibi.
Münafık ve de ağzı karalar, ‘Gündemin bilerek değiştirildiği, dikkatlerin başka tarafa çekilip, dağıtıldığı’ propagandasını kimse tınmadı bile...
Her yıl olduğu gibi bu yıl sonunda da, eller ovuşturulup, ikramiye çıkacakmış gibi ön hesapların tatlı rüyasına yatı insanlarımızın büyük çoğunluğu.
Kimi gazeteci esnafı da ‘boyuna olursa şu kadar kilometre yer tutar. Kiloya vurulursa eşek yükünden ağır gelir ikramiyenin tutarı’ hesaplarına verdi kendini.
* * *
Velhasıl ı kelam..
Günler böyle akıp gitti… Daha iyi bir yıl olması temennileri ile..
Ya evlerdeki tatlı telaşa ne demeli?
Gazinolar, restoranlar, o gecede yapacakları hasılanın sevinci ile ellerini ovuştururken, TV’ler ‘en iyi yeni yıl eğlencesi bizde’ reklamasyonu ile geçmiş yıllarda olduğu gibi, kimi önlerine kattılarsa programlarına dahil etti evlere şenlik..
* * *
Bu arada;
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, bir yılın muhasebesinin yapılmasını istemesi de güme gitti.
Tabii ki ekonomi muhasebesi değil, vicdan muhasebesiydi istenen.
Yetkili ve etkililerin, cicili bicili paketlenmiş, merdiven altı alışverişe itibar etmemeleri de.
Anlamını yitirdi..
Türkiye ve Dünya gündemini oluşturanlar gayrı bu fırtınanın geçmesini bekleyecekler çar naçar…
* * *
Oh be…
Valla, billa iyi oldu gündemin bu heyecan verici değişimi..
Hani bir an da olsa kafayı arındırmak, ‘argo deyimi ile’ vitesi boşa takmak hiç de fena olmadı..
Bir süre; milli piyango bileti ile kurulan hayaller…
Bir süre; o gece en yakın dostları bir araya getirmek için verilen gayret..
Bir süre; o gece için yenilip içileceklerle ilgili yapılan müşavereler...
Hemen akabinde, yorgunluk atmadan, ‘Acaba kime, nereye piyango vurdu’ halveti...
* * *
Ehhh...
‘Uzun uzun da bu kadar uzun değil’ hesabı.
Rutine tekrar dönüş, kaldığı yerden devam.
Eski tas, eski hamam misali…
* * *
Amma velakin, aklımızın çengeline takılanı da yazmak gerekir..
Pekiii..
Her şey iyi güzel de..
Yeni yıl bir fırsata dönüştürülemez miydi?
Elbet de dönüştürülebilirdi...
Tüm Dünya’nın… Bebesinden, dedesine dek hemen her ferdinin çok iyi tanıyıp, öyküsünü bilip, canlı tuttuğu Noel Baba nerede?
Demre’de...
Ala...
Başta atanmış büyüklerimiz, ardından seçilmiş ağabeylerimiz ve de anlı şanlı turizmin lokomotifi turizmin önderleri turizmcilerimiz…
El ve gönül birliği ile bir yandan Demre’yi günler öncesi ışıl ışıl, şıkır şıkır yapıp, öte yandan, tüm Dünyaca tanınan, örneğin, Fazıl Say, Suna Kan gibi sanatçılarımızı davet edip, iletişimcilerin de desteğiyle, turizmin ‘ölü dönem’ dedikleri bu dönemde akın akın turisti getirtemezler miydi?
* * *
Elin adamı bir çölü, Dubai’yi suni, palyatif hizmetlerle turizm merkezi yaparken, bizim elimizdekini yeterince değerlendiremeyip, kös kös oturup seyirci kalmamıza ne demeli?
Göstermelik, mini minnacık ışıklandırma ile yasak savmış olunmuyor mu?
Neticeten; Elin oğlunda yok... Ama var…
Bizde var... Ama yok..
Haksız mıyız?
Bu yılın herkes için iyi olması dileğiyle…
Yorumlar
Kalan Karakter: