Bir şeyin kutlanmasını hak etmek için, hak edilmiş olanın hakkını vermek lazım…
Hak edileni daha ileri, daha üst seviyelere çıkarmak lazım.
Hangi kutlanası günü anımsarsanız anımsayın
Ve oturup düşünün…
Yapın vicdan muhasebesini…
Sıfıra sıfır. Elde var sıfır çıkar ortaya…
İş övünmeye... Laf ebeliğine gelince;
Mangalda kül bırakmıyoruz…
Çünkü her şeyin en eni biziz…
….
Kadınlar Günü’nü kutladık…
Hak ettik mi?
Son 11 yılda, yüzde bin 400 artmış kadına şiddet..
3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü kutlandı…
Aslında kutlanamadı…
Nedeni basit…
Son 11 yıl içinde, iş kazalarında 13 bin işçi hayatını kaybetti…
20 bin kişi de engelli hale geldi…
Dile kolay…
Konan adı; ‘’İşin fıtratında var...’’
5 Mart Dünya Tüketici Hakları Günü’ydü..
Başta bankalar olmak üzere, dosya parası, şu, bu parası adı altında alınan paralar.
Elektrik faturalarında haksız yere alınan kayıp- kaçak bedelleri ve daha birçok gasp edilen tüketici hakları nedeniyle, tüketici hakem heyetlerinin önleri yüz binlerce şikayet dilekçesiyle dolu.
Nasıl ama?
Halkın ve ülkenin yararına doğru ve sağlıklı yapılan o kadar az şey var ki…
Tüm kutlanası günler, utanılası durumda düşmüş…
Günleri alt alta yazıp, olumsuzluk verilerini rakama döksek sayfalar yetmez…
Utançları artıran…
…
Şimdi de;
433 gün süren, metrekareye 6 bin mermi düşen
Çanakkale zaferinin 100. Yılını kutluyoruz…
Ama buruk bir coşkuyla…
‘’Burada ölen çocuklarınız artık bizim çocuklarımızdır’’ diyen Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, her yıl akın akın Çanakkale’ye gelen, gelmeyen, gelemeyen Anzaklar’ın kutsalı.
Oysa bizde…
Zaferi armağan eden, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, entrikalarla ne hallere düşürülmeye çalışıldığını anımsamak bile iç bunaltıcı…
Bırakın hakkı olanın hakkını vermeyi..
Hak etmediklerini alenen söyleyenlere ne demeli?
…
Binler… On binler Çanakkale’ye kadar gitti…
Otobüsler dolusu…
‘’Kim, neyi, ne kadar unutturmaya çalışırsa çalışsın…
Yok saysın…
Vız gelir, tırıs gider’’ demedeler Çanakkale’yi dolduranlar…
‘’Varız... Unutmadık… Unutturmayacağız...’’ demek için…
İnanıyoruz ki, gitmek isteyip te gidemeyenler, nemli gözlerle, buruklukla ve üzeri törpülenmiş gururla, Çanakkale’deki kutlamaları yayın organlarından izlediler…
….
İz kalması için çamur atanlar her daim oldu…
Ama baki kalan, işin hakkını veren…
Yaşamlarını ülkesine ve halkına feda etmekten kaçınmayan…
Mal varlıklarını da halkına armağan eden o yüce insanlar…
Kalplerdeki o sıcak yerlerini hep korudular…
Her yok edilmek, görmemezlikten gelinmek istendiğinde, daha iyi, daha çok tanındılar…
Bilindiler, bellendiler… Öğrenildiler…
Daha daha çok sevilmeye başlandılar…
Hamasi söylem ve eylemlerle unutturulmaya çalışılanlar, daha iyi bilinip, daha çok sevilmelerine neden oldular.
Biçilmiş temel rollerin yeniden sorgulanmasına yol açtılar…
İyi de oldu…
Yorumlar
Kalan Karakter: