Çokkk...
Hem de çookkkk korku-yorum..
Kendimi bildim bileli..
İlk, babamın vuracak gibi yapıp vurmaması, döver gibi yapıp dövmemesinden...
Sokakla tanıştığımda, sokak çocuklarından, küçüklere şiddetten..
Okul dönemi ile başlayan öğretmen dayağından..
Eğitimi unutup, öğretime güdümlenmiş hoca zihniyetli öğretmenlerden..
Elin beş parmağının birleştirilmesinden sonra, sopa ile parmak uçlarına, büyük bir hınçla vurulmasından ..
Şiddetten..
Korktum;
Korku-yorum..
* * *
İhtilallerde, darbelerde küçük bir devlet memuru olan babamın, kasaba ağalarınca sürgün ettirmek istemelerinden...
Kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan kara dönemde, keklik gibi insan avına çıkıp, ‘bizden-bizden değil’ diyerek gencecik bedenleri yere düşürdüklerini görmekten..
Ara ve kara dönemlerde pencere kenarında oturmaktan, çarşı, pazara çıkmaktan, insan yüzü görmekten, eşimle el ele tutuşmaktan..
‘Sizi anarşiden kurtardık’ diyenlerin, ‘Asmayıp da besleyecek miyiz?’ söyleminden..
Çocuklarıma isim koyarken, orta yolu bulamamaktan...
Korktum..
Korku-yorum..
* * *
Velhasıl-ı kelam…
Ömrümün 64 yılı korkmakla, beynimin içindeki mahpushanede hapsolmakla geçti..
Nasıl geçmesin ki..
Her şey üstünüze üstünüze gelmeye görsün..
* * *
Birçok insan..
Hem de çookkk...
Çok, çookkkk
Korku-yor..
Her şey sanki korkutmaya güdümlenip, kilitlenmiş..
Okur sayısı çok az da olsa gazete alıp, okumak..
Ana.. O da ne?
Sizi ilk karşılayan haber, ‘’Döve döve öldürdü.’’
Otomobil kullanmak başka korkulu bela..
Trafik yoğunluğu, yol vermeme kavgası..
Öyle böyle değil, her araçtan neler çıkar neler, insanın gözünü fal taşı gibi açıp, yerinden hoplatan..
Şansınız varsa, kurşunlanmazsınız..
* * *
Dizi izlemekten..
Onlarca vurulup, dövülüp, yaralanıp, ölenleri gördükçe..
Korku-yorum..
Televizyonlar da, milletvekillerinin uçan ayaklarının, muhalif bir başka milletvekilinin yüzünde gördükçe...
Haberleri izlemeye...
Korku-yorum..
* * *
Dikte ettirenlerden.
Otoriter, emri vaki ses tonu ile nasıl doğum yapılacağından, kaç çocuk yapılması gerektiğini söyleyenlerden..
Korku-yorum..
* * *
‘Ver kurtul’ dediler..
Verdik..
Olmadı.
‘Vur kurtul’ dedik..
Olmadı..
Vurmuyorlar.
Korkutmalarından..
Korku-yorum..
* * *
Yazmadan edemedik..
Etrafımızı korku çemberi sarmış..
Açılım da açılmadı bir türlü..
Faili meçhuller orta yerde iken..
Görmekten...
Bizatihi yaşamaktan...
Dinlenilmekten...
Koca koca akademisyenlerce her Allah’ın günü televizyon ekranlarında anlattıkları hikayelerle aldatılmaktan...
Çalmaktan, çırpmaktan...
Daha baskın çıkmalardan..
Başka bir şey görmeyen gözler, işitmeyen kulaklardan.
Korku-yorum..
* * *
İyi eğitim aldırdığımız çocuklarımızın geleceğinden...
Okuduğumuz gazetenin bir başkasınca görüldüğünde damgalanmayacağımızdan,
kitaplarımızı saklayacağımız bir delik aramadığımızdan emin olduğunuz, ağız dalaşının, seviyeli fikir tartışmalarına evrildiği, insana değer verilip, kurum ve kuruluşlarda eşit davranıldığı, oluşturduğumuz özel internet sitesinin üç beş takipçisinin, ‘izleniliyor muyuz’ korkusu yaşatmadığı...
Temennisi bile yıldız ötesi gibi...
Olmuyor işte, olmuyor...
‘Her mahallede bir milyoner olacak’ dediler..
Her evde birkaç milyoner oldu enflasyonlarla..
Rakamlar silindi paradan, silinen sıfırlarla enflasyon sıfırlanacak algısı yaratılarak..
Yine olmadı.
Ehhh..
Bu koşulda yapılabilecek en cesurane şey sinmek...
Sinmekten...
Korku-yorum..
Oysa güvenmiş, inanmış, inanmak istemiştik tüm içtenliğimizle ‘Korku imparatorluğunu yıkacağım’ diyenlere..
Onlar da;
‘Tıpış-tıpış gideceksiniz’ diye talimatlandırmaya çalıştılar bizi..
Neticeten..
Gün yüzü görenlerin canı sağ olsun..
Parmakla sayılacak kadar az da olsalar..
Bize de…
Evet..
Bize de ahrette kısmetse...
Yorumlar
Kalan Karakter: