Ankara’dan ağabeyim geldi. Bende bir bayram havası. Çarşaf kadar listem hazır. Aylar önce patlamış, değiştirilmeyi bekleyen ampuller, çivi çakılması gereken yerler, açılmayan musluklar, kilere alınacak yeni raflar, elden geçirilecek ne varsa yazılı listede…
Bir de gelmişken, odaları ve koridoru boyamaz mı?
* * *
Bundan iyisi, Şam’da kayısı…
Ama adam kurtlu! Hala odalara girip çıkıp yapacak iş arıyor. “Şu kitapları çıkarsak ya artık” dedi. Benim de içim gidiyor ama ya yine tıkanırsam? Alerjik astım hastasıyım ben. Son yıllarda iyice tadını kaçırdı. Önce halıları kaldırdık. Kesmedi, perdeleri de indirdik. En son da kütüphanedeki kitapları, karton kutulara doldurup dolaba kapattık. Ağabeyimin bahsettiği “Şu kitaplar”, o kitaplar işte. Kütüphaneyi yeniden kurduk. Güzelce tozunu aldım. Yardımlaşarak kitap kolilerini çıkardık ama sanırsınız Antalya’nın tüm tozu burun deliklerimden içeri doğru süzüldü bile. İlk kutuyu açıp kitaplarımı çıkarmaya başladığımızda ilk hapşırığımı da kuvvetlice saldım ortaya. O kolideki kitapların yarısını çıkardığımızda ben Tanrı’ya bir can borcu kalmış haldeydim. Kürek kemiklerimin arası hunharca kaşınıyor, burnum tıkalı, gözlerim şişmiş; kaşınıyor, sesim değişmiş ben bile tanıyamıyorum. ağabeyimle bakıştık. “Kitaplarımı paylaşacağım” dedim. İnanmadı, “Hadi canım” dedi. Kitaplarım çok kıymetlidir. Durup dinlenip yeniden okurum da…
Ağabeyim paylaşabileceğime o yüzden inanmıyor.
* * *
Ağzımı burnumu sıkıca örtecek şekilde bir maske taktım. Öksüre tıksıra ağabeyime yardım ettim. Kutuların içindekileri koca koca poşetlere boşalttık. Bazı kitaplarımı seçip o aldı. Bir kutuya, Bekir Coşkun ve Emin Çölaşan’ın imzaladığı kitapları özenle yerleştirdik. Yeniden dolaba kaldırdık. Bende çok emeği olan o iki büyüğümün kitaplarını bir gün çıkarıp kütüphanenin rafına dizebilecek miyim bilmiyorum. Ama ilk sayfalarında, bana yazdıkları güzel sözler olan o kitapları kimselere veremem. Varislerime kalacak ve adım gibi biliyorum ki çok iyi korunacak.
* * *
Geri kalan kitaplarımı ise çocuk parklarındaki banklara, otobüs duraklarındaki sıralara bırakacağım. Kitap okumayı seven insanlar alsın. Kitap okumayı merak edenler alsın. Belki okuyunca, bir başkası daha okuyabilsin diye bir yere bırakanlar da olur.
Ne güzel olur!
                    
                
                
                
                                
                                
                                
                                
                                
                                
                                
                                
                                
Yorumlar
Kalan Karakter: