Çağımızın korkulu rüyası haline gelen ve dünyada her yıl 10 milyon kişinin yakalandığı kanser hastalığı hakkında konuşan Uzm. Dr. Ali Özlük, zorlu süreçte hasta yakınlarının yaşadığı psikolojik durumu anlatarak, “Hastaya acıyarak bakmayın” dedi
İnsanlar günlük hayatlarını yasarken yarınlarının nasıl olacağı konusunda bir fikre sahiptirler. Bu fikir genellikle de sağlıklı ve uzun yaşayacağımıza ilişkindir. Hastalıkların bizim başımıza gelmeyeceğini düşünürüz. Oysa kanser bu varsayımımızı bozan ve bireyin geleceğini belirsizleştiren bir hastalıktır. Hastalık ne kadar geçici ve hafif olsa da, hasta, bir kayıp duygusu yasar. Bu kayıp, sağlığın kaybıdır. Medstar Hastanesi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Doktor Ali Özlük, kanser hastalarının ve yakınlarının yasadığı psikolojik durumu değerlendirdi.
İLK TEPKİ
Her ailenin dinamiğinde değerlendirme yapılması gerektiğinin altını çizen Doktor Ali Özlük, hastaların kanser tanısı ya da hastalığın tekrarladığını duyma karsısında gösterdikleri ilk tepkinin şok ve şaşkınlık olduğunu ifade etti. Çoğu zaman hastaların ‘kanser’ kelimesi ya da ‘kitle’ kelimesinden sonrasını duymadıklarını ve bir uyuşma yasadıklarını söyleyen Uzm. Dr. Özlük, tanı sonrasında hastaların ‘bu bana olamaz’, ‘benim başıma böyle bir hastalık gelemez’, ‘doktor yanılmış olmalı’ gibi düşünceler eşliğinde inkar dönemine geçildiğine dikkat çekti.
ZOR SÜREÇ
Hastaların korkarak çocuklarını ve kendisini düşündüğünü kaydeden Uzm. Dr. Özlük, ''Hasta bir süre sonra etrafından birçok şey duyuyor. Sonra gerçeği kabulleniyor. Bu çok önemli bir evre. Kişi hasta olduğunu sindiriyor'' dedi. Sindirme sürecinin kişiden kişiye göre değiştiğini söyleyen Uzm. Dr. Özlük, sindirme süreci zor olduğunu açıkladı. Özlük sözlerine şöyle devam etti: ''Hastanın bu gerçekle yüz yüze gelmesinin ve inkar sürecinin ardından gelen kabullenme ve sindirme süreci 1 gün olabiliyor, 1 ay olabiliyor. Hasta kanser olduğunu sindirdikten ve kabul ettikten sonra doktorun karşısına çıkıyor ve 'Evet doktor ben kanserim. Ne yapacağım?'' diyor''
AİLE İŞİN İÇİNDE
Kişiye kanser teşhisi konduktan sonraki süreçlerde eşlerin, çocukların ve hasta yakınlarında bu tedavi sürecinin içerisinde olduğunu belirten Dr. Özlük, ''Ailelere büyük iş düşüyor'' dedi. Kanser hastalığının her ailenin kendi özelinde olduğunu vurgulayan Dr. Özlük, ''Ailelere özellikle 15 yaş altı çocuklara kanser hastalığının anlatılmasının bir profesyonel eşliğinde yapılmasını öneriyorum. Çocuğa kanser hastalığı, çocuk psiko onkoloji uzmanı ve aileyle beraber, çocuğa hastalık anlatılmalıdır. Çünkü çocuklara kanseri anlatmak çok zor'' dedi.
ACIYAN GÖZLERLE BAKMAYIN
Erişkinlere ise hastaya normal davranılması gerektiğini öneren Dr. Özlük, ''Acıyan gözlerle bakmayın'' dedi. Hastaya doğal sürecin yaşatılması gerektiğini ifade eden Dr. Özlük, çok korunaklı, çok evhamlı, çok vesveseli davranarak ''aman şunu yapma, aman şunu yeme'' denmemesi gerektiğini söyledi. Kanserin bulaşıcı bir hastalık olmadığını belirten Dr. Özlük, aile üyelerinin yemeklerini aynı tabaktan yiyebileceğini bildirdi. Kanser tedavisi 6 ve 8 aylık bir süreçten oluştuğunu açıklayan Dr. Özlük, bu süreç sonrasında hastanın normal hayatına döndüğünü kaydetti.
Hasta yakınları tarafından fazla evhamlı davranılması karşısında hastanın tedirgin olduğuna da dikkat çeken Dr. Özlük, '' Bizler hastaya bir taraftan yenin bunu diyoruz. Yenmek fiili komutan fiilidir. Bir taraftan yakınları acıyan gözlerle bakıyor. Var mı böyle bir şey?'' dedi.
EN ZORLAYICI KEMOPETAPİ
Kemoterapi döneminin hastalığın en zor dönemi olduğunu söyleyen Dr. Özlük, ''Kemoterapi döneminde hastada bulantı, kusmalar olur. Hastaya yeni tanılar konur''dedi. Hastanın kafasının en karışık olduğu dönemin kemoterapi süreci olduğunu dile getiren Dr. Özlük, ''Hastada, 'Kolumdan aldığım zehir işe yarayacak mı?', 'Yoksa yaramayacak mı?', bu kadar zahmeti yaşıyorum bu işe yarayacak mı acaba endişesi var. Hasta yakınlarında da bu düşünceler hakim. Çocuklarda bu dönemde farklı bir anne görüyorlar. Çarpma şiddeti olarak kemoterapi 'dir, cerrahi kamyon, ışın tedavisi kamyonet'tir. En yoğun, en zor, en zahmetli ve evin içini tamamen allak bullak olduğu dönem ile insanların paniklediği dönem kemoterapi dönemidir'' dedi.
SABIRLA VE SEVGİYLE YAKLAŞILMALI
Özlük, kanser teşhisi ve sonrasında başlayan tedavi sürecinde eşlerin ve çocukların hastaya sabır ve sevgiyle yaklaşması gerektiğinin altını çizdi. Böyle davranılırsa hastanın bu süreci çok rahat geçirebileceğini belirten Dr. Özlük sözlerini şöyle bitirdi:
''Kişi doktordan kanser olduğunu öğrendikten sonra ne bir onkoloji bölümüne ne de başka bir yere gidiyor. Hasta önce psikologa gidiyor. Bu yüzden kişinin psikolojik durumu ve motivasyonu çok önemli''
Yorumlar
Kalan Karakter: