Kaleiçi'nde uzun yıllar benim gibi yaşasanız, sizler de neler görür ve neler duyarsınız!
Hele hele benim gibi; sanatçı gözüyle bakmaya bir başlarsanız, Kaleiçi'nin görünenden daha zengin bir yer olduğunu görürsünüz.
Mesela ben; turistler için, suluboya ile Kaleiçi konaklarının fotoğraflarından küçük resimler yapıyordum.
Devamlı Kaleiçi sokaklarını gezip, ne kadar eski (!) konak varsa onların fotoğraflarını çekiyordum.
Birden fark ettim ki; görünen her sokak ve her konak, asla birbirine hiç mi hiç benzemiyordu.
Konaklar "cumba" denilen çıkıntılarla birbirine benzer görünse de, aslında hiç benzemezler.
Kapılar, pencereler, çatılar, duvarlar ve cumbalar...
İşte bu farklılık Kaleiçi'ni zenginleştiriyor ve güzelleştiriyor inanın.
Bir de bazı konakların sokak köşelerinde özel taş oyması süslemeleri vardır.
Bir saksı içinde çiçekler veya daha başka motiflerle süslüdür bunlar.
Bu özelliğini turist rehberleri bile fazla bilmezler!
Ben araştırdım.
Bunlar o konak sahibinin kişiliğini, zenginliğini ve farklılığını göstermekteler!
O süslemelerdeki vazo içindeki çiçekler; sizi güllerle karşılıyoruz demekmiş!
Bu köşe desenlerini Balbey ve Haşim İşcan mahallelerinin yıkılmamış olanların da görebilirsiniz.
Ne anlama geldiğini bilmeyenler, bilmeden bu süslemeleri kireçle kapatmışlardır.
Ama meraklı gözler bunları hemen bulabilirler.
AĞAÇLAR VE KUŞLAR
Kumru olarak gördüğümüz o kuşlara, çok benzeyen kuşlar vardır. Ama onların boynunda siyah çizgi yoktur.
Bunların adına "üveyik" derlermiş. Serçeler, kanaryalar, papağanlar, kargalar az da olsa martılar dolaşır Kaleiçi semalarında.
Ağaçlar eskiden portakal ve limon olurmuş. Nar ağacı, erik ve dut ağacı, dikenler de çok olurmuş.
Kaleiçi'ne gelen yeni göçmenler; "palmiye ve hurma" ağaçlarına daha çok rağbet göstermişler!
Belediyeler de bu modaya uyup Burhanettin Onat Caddesi’nde olduğu gibi palmiye ve hurma ağaçlarıyla doldurmuşlardır.
İNSANLAR
Kaleiçi eski Antalya demektir. Şimdilerde eski Antalyalı kalmadığından, sokaklarında yerli ve yabancı turistler daha çok gezmektedirler. Bazen seyyar satıcılar girer. Kaleiçi canlıdır. Oturanlar azdır ama çoğu dükkandır. Gece gündüz Yat Limanı ve Karaalioğlu Parkı arasında gelip gitmeler eksilmez.
DAR SOKAKLAR
Kaleiçi'nin dar sokakları çok ilginçtir.
Dar sokaklar son zamanlar da iyice daraltılmışlardır.
Bir-iki masa sandalye atıyorum deyip, tüm sokağı kapatan işyerleri türemişlerdir.
"Neden?" diye soramazsınız çünkü "ruhsat" almıştır. Yüksek sesle gece 24'e ve hatta sabah 04'e kadar müzikle çevreyi rahatsız ederler ama siz onlara:
- Neden rahatsız ediyorsunuz? diye soramazsınız.
Çünkü onlar ruhsatlıdırlar!
MOTORSİKLET VE OTOMOBİL
Oturanlar ve işyerleri olanlar, otolarını koyacak yer bulamazlar.
Kaleiçi'nde trafik tam bir "curcuna" dır.
Park edersiniz, ceza yer ve otonuz çekilebilir?
"Neden?" diyemezsiniz, cezanız kesilmiştir.
Kaleiçi'nde kimler park eder, kimler park etmez belli değildir.
KALEİÇİ'Nİ BOZDULAR
Herkes bilir ki Kaleiçi tarihi ve turistik bir yerdir.
Ama burada işyeri açanlardan bazıları; Kaleiçi'ne böyle bakmazlar.
Sanki babalarının malıdır veya "dingonun ahırıdır" isteyen istediğini yapar. Kimse karışamaz!
Olacak şey mi?
Burası dağ başı mı? Ye, iç, gez güzel ama; otomobilinle, motosikletinle külhanbeyleri gibi bağırıp çağırmaya hakkınız yok!
BELEDİYE NEREDE?
POLİS NEREDE?
‘Kimliksiz’ Kaleiçi'ne kimin, nasıl sahip çıkacağı belli değil!
"Çokbaşlı Kaleiçi" yakıştırması hâlâ devam etmektedir!
Olaylara ve olacaklara karşı kimse tedbir almamaktadır!
Esnaf ve halk bu yüzden dilsiz ve sessiz işlerine devam etmektedirler.
FESTİVAL VAR
KALEİÇİ'NE BAKAN YOK!
Bu kaçıncı Festival?
Bir festivallere ve ‘artizlere’ bakın. Sonra da Kaleiçi'ne bakın!
Kaleiçi'nin ZEYTİNKÖY kadar kıymeti yoktur! Orası bile "yenişehir" oldu!
Ama Kaleiçi hâlâ OLDCITY yani "ESKİ ŞEHİR" yani "ESKİ TAS, ESKİ HAMAM" devam ediyor.
Yalan mı?
GELİN KALEİÇİ'Nİ YAŞATALIM
Ne yapalım. Sevelim. Gezelim. Fotoğraf çekelim. Tramvay yolu gibi tek bir istikamette gidip gelmeyelim.
Ara sokakları da gezelim.
Gelip geçenlere göz atalım.
BUKALAMUN "DON KİŞOT"
Bir belgesel de izledim. Bukalemun benim gibi sessiz sessiz duruyor, ama avını yani benim gibi fotoğraf çekeceği konuyu görünce, hemen dilini uzatıp yakalayıveriyordu.
İnanın ben de öyle yapıyorum. Fotoğraflık "ilginç" bir olay olunca hemen sizler için onu çekiveriyorum.
Size de tavsiye ederim…
Yorumlar
Kalan Karakter: