Kaleiçi’ni ara sıra gezenler ‘ne var-ne yok’ pek fark etmezler! Onların zamanları, detayları görmeye yetmez!
Hedeflerinde Karaalioğlu (KARAOĞLAN) Parkı ya da Yat Limanı vardır. Oraları gezerler ağır adımlarla.
Turistler de, ellerinde ‘yalan yanlış’ hazırlanmış Kaleiçi planlarıyla aynı yönde gider gelirler.
SAPMAZLAR!
Neden hiç ara sokakları gezmez bu turistler? Neden?
Çünkü ilginç, güzel ve tarihi şeyler yoktur da ondan!
Olsa onlardan önce gidenler de oraları gezerlerdi! Yok!
KİRLİ KALEİÇİ
Direkleri, duvarları, elektrik ve yangın kutuları, ya afişlerle ya da yazılarla kirletilmiştir.
Ne yeni Valimiz, ne Büyükşehir Belediye Başkanımız, ne Muratpaşa Belediye Başkanımız ve ne de diğer komşu Belediye Başkanlarımız;
Ne yanmadan ve ne de yandıktan sonra, o sokaklardaki konakları “Buralar Kaleiçi. Görmek lazım” diye gezmemişlerdir.
Zavallı konaklar, yandıkları ve yıkıldıkları yetmiyormuş gibi, üzerleri ‘grafiti’ denilen boyalı yazılarla ayrıca kirletilmişlerdir!
Maalesef Antalya’dan sorumlu olan, resmi-özel ve turizmcilerimiz; bu tür çirkinlikler için bir ‘çaba’ hiç mi hiç göstermemişlerdir.
Hepsi sanki mecburlarmış gibi, şu fuar senin, bu fuar benim. Şu festival güzelmiş. Şu parti davet etmiş… gez babam gez!
ÖNCE KALEİÇİ
Eğer siz Kaleiçi’ni seviyorsanız, gelin şu Kaleiçi’ni çirkinliklerden kurtar.
Eğer gerçekten turizmciyseniz, yerel yöneticilere destek verin.
Yıllar önce yanmış, terk edilmiş konakların sahiplerine ulaşın. Onların bu konakları en kısa zamanda mecburi restore ettirme şartı getirin.
Onlar yapamıyorlarsa, Boğaçay vs. den önce, gelin buraları daha fazla yıkmadan restore edin.
LEVHA…LEVHA...
Boş bir duvar buldular mı yapıştırıyorlar dükkanlarının levhalarını. Ya da afişlerini!
Normal!
Ne arayan, ne soran ve ne de ceza kesen var!
Turistik Kaleiçi’ymiş kimin umurunda?
++++
VAKIF N’APTI?
Yanlarına gittim. Dedim ki;
“Bakın Tekeli Mehmet Paşa Cami’sinin duvar diplerinde; çalılar, çırpılar ve de incir ağaçları kök salmışlar. Buralardan siz sorumlusunuz. Temizletseniz?” dedim.
Onlar bana sırayla ne dediler:
1) Bize dilekçe yazın, biz Müftülüğe, Müftülük de hocaya bildirir.
2) Teşekkür ederiz. Biz ilgileniriz dediler. Ertesi gün gidip sorduğumda; ‘bu kadar çabuk olur mu bu işler?’ cevabını aldım.
3) Ben de bir üst müdürü bulup ona söyledim. O da teşekkür etti.
Ertesi gün, daha ertesi gün geldi geçti. Bir ay oldu. Hâlâ o otları temizleyecekler!
Günah benden gitti.
Benden söylemesi!
++++
ZABITA:
“RUHSATINIZ VAR MI?” Diye sormaya başlamış!
Daha önce sizlere ben de duyurmaya çalıştım. Muratpaşa Belediye Başkanı Av. Ümit Uysal, Kaleiçi’nde yaptığı bir toplantıda, üzerine basa basa ‘ruhsat’ arayacaklarını söylemişti.
Bu ne demek?
Ey Kaleiçi’nde işyeri olanlar. Belediyemize kayıt olun. Biz de size ‘ruhsat’ verelim.
Ama ‘hiç’ düşündüler mi acaba; Kaleiçi’nde işyeri olanların kaç da kaçında ‘ruhsat’ var?
Kaçının iş yerinde “ruhsat alma şartlarına uygunluk” var?
VARSA VAR?
Ya yoksa?
Onları bu Kaleiçi’nden kovacak mısınız?
Ya da onlara bugünkü şartlarına uygun bir ‘GEÇİCİ RUHSAT’ mı vereceksiniz?
BAŞKA ÇARE Mİ KALMADI?
Ben DON KİŞOT olarak diyorum ki;
Esnaftan önce sizler önce şu Kaleiçi’nin harabelikten kurtulması için projeler geliştirip uygulasanız?
Hı?
Zamanı gelince onlara bu ruhsat işini hatırlatsanız?
Daha iyi olmaz mı?
???
Yorumlar
Kalan Karakter: