Antalya’nın merkezi Kalekapısı, Antalya’ya yakışır görünüme bir türlü kavuşamadı.
Attalos heykeli ve çevresi, kebapçıdan geçilmiyor.
Diğer yandan, meydanı ikiye bölen o derme çatma binalar. Vakıf İş Hanı’ndan sonra bunlarında yıkım kararları çıkmış olmasına karşın, hala o çirkinlikleri ile icra sanat eyliyorlar. Bu bölümdeki salaş binaların yıkılarak Cumhuriyet Meydanı ile bütünlüğü mutlaka sağlanmalı. Tarihi Han ortaya çıkarılmalıdır.
Bir diğer çirkinlikte, faytonların yarattığı kirlilik.
Nostalji ile uzaktan yakından alakası olmayan bu faytonların disipline edilerek, Kalekapısı haricinde belli bir yerde toplanmaları ve belirli güzergahların dışına çıkmamaları ve de bir fiyat tarifesinin belirlenmesi gerekir. Şu anki uygulama Antalya’ya hiç yakışmamaktadır.
Bir diğer konuda; Kışlahan Oteli’nin karşısındaki salaş binalar.
Bu binalar mutlaka yıkılmalı ve kapalı yolun bütünlüğü ve güzelliği sağlanmalıdır. Bunlar için daha önceki yerel yönetimler yıkım kararlarını almışlardı ama bir türlü uygulanamadı.
‘Kapalı Yol’un ortasında bir konfeksiyoncu, bütün çirkinliği ile yıllardır orta yerde durmaktadır. Bu binanın da istimlak edilerek, arkasındaki tarihi dokunun ortaya çıkarılması sağlanmalıdır.
Kale kapısı, Antalya’nın en önemli tarihi dokusu olup, bu yerin biran önce tarihi görünümüne kavuşturulması yaklaşan EXPO 2016 içinde önem arz ediyor.
Bu konu üzerinde yıllardır yazıyorum. Ama bir arpa boyu yol alınmadı. Sadece tabela kirliliğine bir ölçüde önlem alındı ancak oda, arkası takip edilmediği için yine hortladı. İsimler yine yabancılaştı. Aslında Türkçemizin zenginliğini bu tabela isimleri ile yabancılara gösterme fırsatını kaçırıyoruz.
Kalekapısı için daha yazılacak çok şey var.
Yerel yönetimlerden burası için acil bir eylem planına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Umarım bir yerden başlanır.
Yorumlar
Kalan Karakter: