Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olduktan sonra iç hastalıkları üzerine yoğunlaşan ve çalışmalarını bu alanda sürdüren Anadolu Hastanesi Gastroentoroloji Uzmanı Dr. Didem Karavelioğlu, tıp alanında gerçekleştirdiği pek çok ilkle dikkatleri üzerine çekiyor. Başkent Üniversitesi'nde Prof. Dr. Mehmet Haberal ile çalışarak Türkiye'de laboratuar ortamında ilk defa insan karaciğeri üreten Dr. Karavelioğlu, 2013 yılında ilk kez Amerika'da gerçekleştirilen dışkı naklini de Türkiye'de gerçekleştirerek büyük bir çalışmaya imza attı. Uygulanan yöntemin başarılı olmasıyla birlikte, dışkı nakline ihtiyaç duyulan diğer hastalarda da bu yöntemi uygulamaya başlayan Karavelioğlu, tıp literatürüne önemli katkılar sağlayacak çalışmalarını HÜRSES okuyucuları için anlattı.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
1986 yılında Adana Anadolu Lisesinden mezun oldum ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesine başladım. 1992 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olup aynı yıl aynı üniversitenin iç hastalıkları kliniğinde ihtisasa başladım, İhtisasım sırasında Almanya, Tübingen, Eberhart Karls Universtat'de ve İspanya Valencia Üniversitesi'nde bulunan Gastroenteroloji kliniklerinde çalıştım. 1997 Aralık'ta iç hastalıkları ihtisasımı alarak NATO bursu ile İngiltere Birmingham'da bulunan Queen Elizabeth Hospital Liver Unit' de karaciğer araştırmalarına katılarak karaciğer hücre kültürü üzerinde araştırma yaptım. 1998 yılında Türkiye'ye dönerek Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Kliniği'nde Gastroenteroloji ihtisasıma başladım. Burada Hepatoloji laboratuarını kurarak çalışmalarıma devam ettim. Bilindiği üzere karaciğer transplantasyonu merkezi olan Başkent Üniversitesi'nde Prof. Dr. Mehmet Haberal ile çalışarak karaciğer dokusundan Türkiye'de ilk defa insan karaciğerinin laboratuar ortamında üretimini gerçekleştirdim. 2003 yılında Başkent Üniversitesi'nin o yıl kurulan Konya Hastanesi'ndeki Gastroenteroloji kliniğinde Yardımcı Doçent olarak göreve başladım ve 2007 yılına kadar bu görevimi sürdürdüm. 2007 yılında üniversitedeki akademik kariyerimden ayrılıp Antalya Anadolu Hastanesi'ndeki görevime başladım ve halen buradaki görevime devam ediyorum.
Doktorluk zor ve bir o kadar da yoğun bir meslek. Kendinize zaman ayırabiliyor musunuz?
Doktorluk zor, özverili ve yoğun bir meslek olduğu kadar, bana göre harika bir meslek. Belirli bir tecrübe ve donanıma sahip olduktan sonra daha tatmin edici bir meslek haline geliyor. Üniversitedeki kariyerim sırasında kendime ve aileme yeteri kadar vakit ayıramıyordum. Akademik kariyerimden ayrıldıktan sonra özel sektörde çalıştığım yıllarda daha fazla kendime ve aileme zaman ayırabiliyorum.
İş dışı zamanlarınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız?
İş dışı zamanlarımı hep ailemle ve oğlumla geçiriyorum. Aile bir insanı ayakta, hayatta tutan en önemli şey. Kitap okumayı seviyorum. Fırsat buldukça yürüyüş, kış sporları (kayak, snowboard), uzun yaz dönemi yaşama şansı bulduğumuz Antalya'da yüzme ve ayrıca çok sevdiğim bahçe işleri ile ilgileniyorum.
Çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?
8 yıldır Antalya Anadolu Hastanesinde çalışıyorum. Poliklinik hastası muayenesinin yanında gastroskopi, kolonoskopi, mideye beslenme tüpü yerleştirilmesi ve ERCP adı verilen safra yolu hastalıklarında kullandığımız müdahale yöntemlerini uyguluyorum. Mide ve barsak kanaması, karaciğer yetmezliği ve karaciğer koması, gastrointestinal sistemde yabancı cisim çıkarılması gibi acil girişimlerimiz de oluyor. 2013 yılından bu yana da ülkemizde pek bilinmeyen tüm dünyada yeni bir tedavi şekli olan Fekal transplantasyon- fekal mikrobiyata transferi-dışkı nakli diye adlandırılan yöntemi kolitli hastalarda tedavi amaçlı uyguluyorum
Dışkı nakliyle ilgili çalışmalarınız olduğunu biliyoruz. Öncelikle dışkı nakli hakkında biraz bilgi verir misiniz?
Dışkı nakli sağlıksız bir barsak florasına sahip olduğu için pek çok hastalığa neden olduğu düşünülen durumlarda kişiye sağlıklı barsak florasının kolonoskopik, endoskopik veya lavman yoluyla verilerek sağlıklı barsak florası oluşturmak ve böylece hastalıkları tedavi etmek amacıyla yapılan bir tedavi şekli. İlk kez 2013 yılında Amerika'da bulunan Mayo Klinik'te gerçekleştirildi ve NEJM dergisinde bununla ilgili Mart 2013 yılında yayımlanan makaleden sonra başta Amerika olmak üzere tüm dünyada sonuçlarının çok iyi olması nedeniyle ilgi uyandıran bir tedavi şekli oldu. Biz de kliniğimizde Nisan 2013 yılında aktif şiddetli koliti nedeniyle barsak ameliyatı düşünülen (total kolektomi) bir hastamızda ülkemizde ilk defa bu tedaviyi uygulayarak çok iyi bir sonuç aldık. Hastanın barsak ameliyatı olmaktan kurtulması ve sağlığına kavuşması, daha sonraki hastalarda bu tedaviyi uygulama konusunda bize cesaret verdi. Ve o tarihten itibaren hastalarımıza bu yöntemi uyguluyoruz. Bu yöntemin gelecekte obezite, irritable barsak hastalığı, Diyabetes Mellitus, Parkinson hastalığı, MS hastalıklarının tedavisinde yaygın olarak kullanılacağı düşünülmekte, şu an bunlarla ilgili sadece vaka takdimleri şeklinde yayınlar vardır. Ancak uzamış ishal, antibiyotik diyaresi, çok ciddi bir klinik tablo olan Clostridium Difficile koliti ve ülseratif kolit tedavisinde güncel bir tedavi şekli olmuştur. Bizim deneyimlerimizi Ülseratif Kolit hastalarının tedavisi oluşturuyor.
Bu nakil işlemi zorlu ve riskli bir süreç mi?
İşlem bizim ve hasta için zor bir işlem değil. Ve sağlıklı donör seçildiğinde hiçbir riski olmayan bir yöntem. Bu açıdan verici yani donörün iyi seçilmesi ve gaita tetkiklerinin yapılması, viral hepatit veya HIV taşıyıcısı olmaması, son 1 ay içerisinde antibiyotik kullanmamış olan sağlıklı bireyler olması yeterli. İşlem 4 veya 5 gün, günde 1 seans uygulanarak yapılmakta ve gerekirse birkaç ay sonra tekrarlanmaktadır.
Dışkı naklinden sonraki süreçte hastanın durumu nasıl ilerliyor? Ne gibi faydaları var?
FMT yani dışkı nakli sonrası hastalarda 24-48 saat içerisinde belirgin bir klinik iyileşme oluyor ve bu günler içerisinde barsağın yeni flora oluşturması ile hızla ilerliyor. Hastalar genellikle tedavi amaçlı kullandıkları ilaçlarını bırakıyorlar ya da çok düşük koruma dozunda alıyorlar. Şu ana kadar aldığımız yanıtlar çok iyi ve cesaret verici. Tüm dünyada birkaç yıllık geçmişi olan bu tedavinin uzun dönem sonuçlarının da umut verici olacağını düşünüyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: