Ülkemiz ve dünya Covid-19 salgını ile ciddi olarak mücadele etmektedir. İktidarın salgınla ilgili aldığı önlemler sizce yeterli midir?
- İktidar tarafından ilk başlarda çok önemsenmemiş gibi davranıldı ve tedbirlerde gecikmeler yaşandı. Özellikle yurt dışından gelen vatandaşlarımızla ilgili önlemlerde gecikmeler oldu. Ancak şu an belli düzeyde önlemler ve sokağa çıkma yasakları ile mücadeleye devam edilmektedir. Halkımız da azami özenle bu kurallara uymaya çalışmaktadır. Sağlık önlemleri açısından yapılanları elbette destekliyoruz sonuçta halkın yaşam mücadelesidir. Ancak ekonomik ve sosyal alanda yapılanlar bir aczin ifadesinden öteye geçmemektedir.
Ekonomik ve sosyal alanda yapılanlar sizce başarısız mı?
- Elbette başarısız. Bunu sizlerde yaşıyorsunuz. İsterseniz bugünleri daha iyi anlamak açısından genel tabloya bakalım. İsraf had safhada. İşsizlik, yoksulluk tavan yapmış. Kayırmacılık, yandaşları zengin etme almış başını gitmiş. Emekçiler, çiftçiler, esnaf, memur her geçen gün daha da yoksullaşmakta. Ve tüm bu berbat gelir dağılımının üzerine salgında gelince hayat yaşanmaz hale geldi. Bunun birinci derecede sorumlusu iktidardır. Sadece maske konusu bile bu iktidarın yönetme aczi içinde olduğunu göstermeye yeter.
Maske konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Salgından korunmanın en temel aracı basit bir maskedir. İktidar ilk günlerde maskenin parayla satılacağını açıkladı. Toplumdan büyük tepki gelince bedelsiz biz dağıtacağız dedi. İlk önce PTT aracılığı ile dağıtılacak dediler olmadı, sonra eczaneler dağıtacak dediler o da düzgün işlemedi, en son kamuda çalışanlara çalıştıkları devlet dairesi, SGK’lı olanlara da şirketleri dağıtacak dediler o da yürümedi. Şimdi alınan bir kararla maskelerin satışının serbest olduğunu açıkladılar. Bunlara 5 koyun verin güdemezler diyenler 5 adet maske dağıtımını yapamadılar. Kendi halkına maske yok ama diğer ülkelere uçaklar dolusu maske ve dezenfekten yardımı yapılıyor.
İyi de her gün yeni bir destek paketi açıklanıyor. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bunun adı destek paketi değil, esnet paketidir. Bakın ne yapıyorlar. Bütünüyle bankalara ve kamu alacaklarına yönelik olarak yapılacak ödemeleri 3 ay öteliyorlar. Bankalar tarafından verilen kredilerin faizini düşürdüler ama sonuçta işsiz kalmış, işyerini kapatmış, gündelik işlerde çalışanlar bu kredileri sonradan ödemeyecekler mi? Kısacası destek dedikleri şey, hibe ve yardım değil, 3 ay öteleme ve halkı daha çok borca sokmaktan başka bir şey değil. Destek dediğiniz şey karşılıksız yapılan yardımdır. Adamın işyerini kapat, işsiz bırak sonrada git kredi al de ve daha da borçlandır. Bu mu destek…
CHP’li Belediyelerin salgınla ilgili yaptıkları çalışmaları nasıl buluyorsunuz?
- Tek kelime ile muhteşem işler yapıyorlar. CHP’li belediyeler gerçekten efsane yazmışlardır. Sosyal Demokrat Belediyeciliğin kitabı yazılmıştır. Halka birinci elden ulaşma imkânı olan belediyeler genel olarak hızlıca harekete geçmiştir. Ancak özellikle CHP’li belediyelerimiz özellikle Büyükşehir Belediyelerimizin hızlı girişimleri ve halkın sorunlarına bulmaya başladıkları çareler bir yerleri telaşa düşürdü.
Ancak belediyelerin bağış hesaplarına el konuldu. Bu çalışmaları belli ölçülerde engellemedi mi?
- Belediyelerimizin maddi yardım kampanyalarının durdurulması ve sonrasında bir takım ağır ithamlar yapılması izahı mümkün olmayan bir durumdur. Belediye Anayasal bir kurumdur. Kendi temel kanununda yer alan halkının sorunlarını çözme girişimi suç olarak değerlendirilemez. Bakın iktidar yıllarca yardıma ihtiyacı olanlara Devlet bütçesinden ayrılan ödeneklerle yani hepimizin vergilerinden oluşan bütçeden sosyal yardımlarda bulunarak bir seçmen kitlesini kendisine bağladı. Bizim belediyelerimiz ile gönüllülükle bağışta bulunacakların yaptığı yardımı dağıtacaktı ki bu önlenmiş oldu. Böyle önemli bir destekten bu şekilde ihtiyacı olan vatandaş yararlanamadı.
Antalya milletvekili olarak kendi belediyelerinizin çalışmalarını yeterli buluyor musunuz?
- Başta Büyükşehir Belediyemiz olmak üzere tüm CHP’li ilçe belediyelerimiz kentimizin tarihinde şükranla anılacak işler yapmışlardır. Bugün Antalya’da salgın ciddi oranda geriletilmişse mücadele koyan herkesin ve kurumların katkısı olmakla beraber en büyük payı Büyükşehir ve ilçe belediyelerimizin çalışmalarıdır diyebiliriz. İktidarın beceremediği maske dağıtımı konusunda olağanüstü bir fedakârlık yapmışlardır. Sadece bir ilçe belediyemizin 1 milyon maske dağıttığını söylersek sanırım yapılan çalışmaların büyüklüğünü söylemiş oluruz. Bu anlamda başta Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Muhittin Böcek ile merkez ilçelerimizin Belediye Başkanları olan Ümit Uysal, Semih Esen, Turgay Genç ve ilçe Belediye Başkanlarımız olan Şükrü Sözen, Mustafa Köleoğlu, Mustafa Geyikçi, ve Serkan Küçükkuru’ya bu başarılı çalışmalarından dolayı ve tüm belediye emekçilerimize teşekkür ediyorum. Ayrıca virüs mücadele sürecinin gerçek kahramanları tüm sağlık çalışanlarımızı canı gönülden kutluyorum.
Basınla ilgili sorunlara gelelim isterseniz. Son yıllarda basın üzerinde giderek baskıların yoğunlaşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Ülkemiz bu konuda maalesef sınıfta kalmış durumda.180 ülke arasında 154. sıradayız. Ekonomik sıkıntılardan yaşanan zorluklar, son 10 yılda 11 bin işsiz kalan basın emekçisinin yanında iktidarın sergilediği tavırla özgür haber yapabilme imkânı kalmayan bir dönemdeyiz. Farklı çıkan sesleri susturma girişimleri. Davalar, cezalar… Bakın çok kısa süre önce çıkarılan infaz yasasından sadece haber yapan, kalemi ile düşüncelerini aktarmaktan başka bir şeyi olmayan, hak ihlallerini yazan, gündeme getiren, halk adına sorgulayan birçok gazeteci yargılanıp tutuklanabildiğini görüyoruz.
Son çıkan infaz yasasından tutuklu gazetecilerin faydalandırılmaması Anayasa’ya aykırı değil mi?
- Evet aykırıdır. Bu yasa öncelikle genel bir af şeklinde düzenlenmesine rağmen şekil olarak Anayasanın 87. Maddesinin koşulları gerçekleşmeden çıkartılan bir kanun olmuştur. Yani 360 oy ihtiyacına uyulmamış oldu. Bir uzlaşıyı ortadan kaldırdı. Böylece sucu işleyenin serbest, suçu yazanın tutukluluğunun devam ettiği bir durum ortaya cıktı. İnfaz düzenlemesinde içerisinde bizimde kırmızı çizgilerimizin olduğu belirli suçları işleyenler kapsam dışı tutuldu.
Peki, CHP olarak TBMM’de ne yaptınız ve sonrasında ne yapmayı düşünüyorsunuz?
- Bu konuda şunu söylemek istiyorum: Akp iktidarının uyguladığı yanlış politikalarla yıllar içerisinde yaşanan ekonomik ve sosyal sorunlar ülkede suç işlenmesi oranını patlatmıştır. Yanlış politikalar ve uygulamalar suç işlenme oranlarını böylelikle cezaevlerinin aşırı dolması sonucunu getirmiştir.
- üşvet alan, irtikâp suçu işleyen, dolandırıcılık yapan mesela tahliye olurken yazı yazan tutukludur.
Yorumlar
Kalan Karakter: