Daha önce defalarca değindiğim durak konusunu bugün biraz daha kapsamlı tartışmaya açmak istiyorum...
Durak; toplu taşıma araçlarının yolcu indirip, bindirmek için çok kısa süreli durdukları belli aralıklarla düzenlenmiş, yolcunun bekleme sırasında acil ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte basit yapılardır.
Bu evrensel tarife bakarak bizim duraklarımızı şöyle bir düşünelim!..
Her şeyden önce durak olduğunu belirten basit bir tabeladan başka hiçbir şey göremezsiniz. Çoğunda bu tabela bile yoktur ya... Sonra bu durak denilen yerlerde toplu taşıma araçlarının durduğu, özellikle Antalyamızda görülmüş şey değildir!..
Duraklar, toplu ulaşım araçlarının her el kaldırılan yerde durmasını, yolcuların bundan rahatsız olmasını önlemek ve trafiğin akışını sağlamak açısından belirli aralıklarla tesis edilmişlerdir.
Toplu taşıma araçları, halk otobüsü ve minibüsler taksi olmayıp her el kaldırılan yerde duramazlar!. Bu kültürden bihaber insanlarımız, toplu taşıma aracını kendi isteği doğrultusunda durdurmaktan hiç rahatsızlık duymaz. Çünkü bu anlayış ve izandan çok uzaktırlar. Bir başka deyişle kendilerinden başkasını düşünme zahmetine girmezler.
Tüm bunlara karşın, ekmek parası peşinde olduğunu savunan toplu taşıma araçlarını kullanan şöförlerimiz de, işlerinin gereği kuralları çiğnemekte hiçbir sakınca görmeden ve durak kavramından bihaber olarak, ördek tabir ettikleri yolcuları toplamaya devam ederler!.
Hiçbir neden şoförlük mesleğinin kurallarını çiğnemeyi, ekmek parası kavramı arkasına sığınarak kabul ettiremez. Şoförlük meslekse, işin kurallarına uymak da bu meslek erbabına düşer.
Önce araçlarının fenni muayenesini usulüne uygun olarak yaptırmalı!. Çünkü dikkat edilirse araçların yüzde 80’i trafiğe çıkacak niteliklere sahip değildir. Sinyal ve stop lambası yanmayan, lastikleri kabak, haddinden fazla yolcu alan, durak haricinde her el kaldırana duran vb. bir sürü kuralsızlığın yapıldığı böyle bir meslek düşünebiliyor musunuz. Örneğin grip olan hastaya, kanser teşhisi koyan doktordan ne farkı var bu yapılanların söyler misiniz? Direksiyona oturması sakıncalı kişiye bir sürü insanın hayatını nasıl emanet edebiliyoruz?..
Bu anlayış değil midir ki bizi her fırsatta insan hakları ihlalleri hususunda, diğer ülkeler nezdinde rencide eden?
Kendi insanına kıymet vermeyen bir ulusun uluslararası arenada yeri olabilir mi?.. Bakın bir duraktan nerelere geliniyor..
Biz gelelim yine durağa; her gün aynı durağı kullanan insanlarımız hiç güne birbirlerine basit bir kelime olan ‘günaydın’ diyerek başlayabiliyor mu?. Bu sihirli kelimede ne dostlukların yattığını fark etmek bir kültürdür. Yani insanın insana insanca bir davranışıdır... Günümüz insanı kendini geçim dertlerine öylesine kaptırmıştır ki insanlığını unutur hale gelmiştir.
Hergün aynı duraktan binip akşam yine aynı durakta işinden dönen insanımız acaba her gün durağa kimler geliyor, kimler gidiyor hiç dikkat etmiş midir? Duvarlarına neden yazı yazılmış? Bu yazıları yazanların durak sakinlerine hiç mi saygıları yok. Ne hakları var sizin hergün kullanmak mecburiyetinde olduğunuz bu basit tesisi bu şekilde kirletmeye? Orasını burasını kırıp dökmeye, ne hakları var? İşte bunları sorgulayabiliyorsanız, durak kültürünüz gelişmeye başlıyor demektir...
Bunun arkasından durağınızın gereğince düzenlenip düzenlenmediğini sorgular, yörenize uygun bir adının konulup konulmadığını, yağmurdan ve mevsim şartlarından sizi ne denli koruduğunu ve beklediğiniz sürece güncel konulardan haberdar edilip edilmediğinizi de düşünmeye başlarsınız.
Son zamanlarda yapılan durakların bu bahsettiğimiz konuları içerdiğini memnuniyetle izledik, bu çağdaş uygulamaların devamını diliyoruz.
İşte ‘durak’ deyip geçtiğimiz basit bir tesisin hayatımızdaki rolünü değerlendirdiğimizde beklentilerimizden ne denli uzak olduğunu görürüz..
Bunun için artık duraklarımıza sahip çıkalım, çünkü o bizim yaşamımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Onu tüm olumsuzluklara karşı korurken ilgililerden de durağımıza ilgi göstermesini ve eksiklerinin süratle giderilmesi için ısrarlı olalım.
Duraktan inip, binelim. Toplu taşıma araçlarını kullananları da bu konuda uyaralım. Anlamakta önceleri zorlanacaklardır ama biz durağımıza sahip çıkıp oradan inip, binersek onlar da duraklara girmeye mecbur olacaklardır.
Hadi durağımıza sahip çıkalım ve koruyalım...
Yorumlar
Kalan Karakter: