Antalya ekonomisi ile turizm ve tarımda değişen bir şey olmadığının altını çizen Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin, turizmde yüzde 30 kaybın devam ettiğini ve sezona yaklaştıkça kayıpların arttığını vurguladı. Turizm ve tarımdaki sorunların bugüne kadar çok konuşulduğuna dikkat çeken Başkan Çetin, ATSO olarak sektörel destek için çok çaba sarfettiklerini, ancak Şubat ayından buyana sorunun turizmi aştığını, Antalya’ya genel bir finansman desteği sağlanması gerektiğini vurguladı. İzzet Bayar’ın yerine başkan yardımcısı Süleyman Özer’in Meclis Başkanlığı’nda gerçekleştirilen ATSO’nun Nisan Ayı olağan meclis toplantısında konuşan Başkan Çetin, turizmde bütün ümitlerinin son dakika satışlarının daha iyi olmasından yana olduğunu söyledi. Hükümetin uçak desteği için sürenin uzatma kararı aldığını hatırlatan Çetin, turizm sektöründe kredi yapılandırmasının da geçen ay çıktığını anlattı.
İHRACAATTA YÜZDE 25 DÜŞÜŞ
“Turizmde olduğu gibi tarım sektöründe de kredi ertelemesi ve yeni kredi temini konusunda destek talep ediyoruz” diye konuşan ATSO Başkanı Davut Çetin, “Turizme dönük çalışan bütün sektörler, ticaret yerleri, esnaf daha fazla etkilenmektedir. Bu nedenle Antalya’da turizmle ve tarımla ilgili bütün sektörlere dönük borç erteleme ve yeni kredi desteği gereklidir. Tarım sektörüne gelince, yaş meyve ve sebze ihracatımızda şu ana kadar yüzde 25 bir düşüş oldu. Domates gibi bazı ürünlerde düşüş yüzde 39’a ulaştı. Geçen ay ihracatçılarımızın alternatif kanallar yarattığını söylemiştim. Bu sayede Rusya etkisi büyük ölçüde telafi edildi, ama yine de kayıp sözkonusu oldu. Havaların erken ısınması da ilave bir etken oldu ve geçen yıl bu dönemde domates 2 lira iken şu anda 1 lira oldu. Geçen yıl 2 lira olan sivri biber şu anda 60 kuruş, geçen yıl 1 lira 20 kuruş olan patlıcan şu anda 40 kuruş. Çilek bile geçen yıl 3 lirayken bu yıl 2 lira 40 kuruş oldu” diye konuştu.
EXPO, 10 YILLIK GAYRETİN SONUCU
Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nun katılımıyla açılışı yapılan EXPO 2106 Antalya’nın iç turizm ile esnafa katkısının olmasını ve sorunun büyümemesi gerektiğini umut ettiklerinin altını çizen Başkan Çetin, “EXPO kesinlikle Antalya için önemli bir kazanım olmuştur. Güzel bir cazibe merkezi ve kongre merkezi gibi önemli eserler ortaya çıkmıştır. Özellikle son dönemde çok büyük bir çabayla hem katılım artırılmıştır, hem de inşaatlar büyük ölçüde tamamlanmıştır. Zamanında yetişmesi ve ülke katılımı yönünde endişeler vardı. Son dönemde Cumhurbaşkanlığı himayelerine alınması çalışmaları hızlandırmıştır. EXPO, neredeyse 10 yıllık topyekûn bir gayretin sonucudur. Çok kişinin, çok kurumun emeği, katkısı vardır. Odamız da kuruluş aşamasında, EXPO Ajansı kuruluna kadar, EXPO’nun sekretaryasını yürütmüş, katkı sağlamıştır. Tabiidir ki, eksikler de kalmıştır. Etkinlik programının birkaç ay öncesinden ilan edilmiş olması gerekirdi. Oysa halen kesin bir program ilan edemiyoruz.
Şu anda Avrupa ülkelerinde dünyaca ünlü isimlerin konserlerinin afişlerini asmış olsaydık EXPO’ya katılım da daha iyi olurdu” dedi.
EXPO’NUN FELSEFESİ KÜLTÜR DEĞİŞİMİ
EXPO ile ilgili önemli bir konunun fazla gündeme gelmediğine de dikkat çeken Başkan Çetin, “Dünyada bazı kentler EXPO gibi organizasyonları bir kültür değişimi için yapmışlardır. Botanik EXPO yapan birçok kent, çevreci-yeşil bir büyüme modeli benimsemiştir. Biz ise EXPO’yu daha çok bir fuar gibi algıladık. EXPO’nun felsefesiyle daha fazla ilgilenmemiz, EXPO ile birlikte çevrenin korunması ve yeşil ekonomiye geçiş konusunda dönüşüm planlamamız gerekirdi. Ayrıca 6 ay sonra EXPO’nun nasıl devam edeceği de şimdiden ele alınmalıdır. Antalya’da çevreci bir dönüşüm lüks bir konu değil, zorunluluktur. Cuma günü, Türkiye ile birlikte birçok ülke iklim değişikliğine karşı Paris iklim anlaşmasını imzaladı. Bu anlaşma küresel ısınmayı 2 derecede tutmayı hedefliyor. Eğer ciddi önlemler alınmazsa 80 yıl içinde dünyada birçok kıyı kenti yaşanmaz hale gelecek. Antalya’nın geleceğinde de sıcaklık artışı, yağmur azalması, deniz düzeyinin yükselmesi, su kıtlığı gibi riskler bulunuyor. Bölgemizde 2040’a kadar yüzde 20 civarında yağış azalması riski bulunuyor. Daha uzun vadede ise çok daha ciddi risk görülüyor” diye konuştu.
YÖRESEL ÜRÜNLER FUARINA TEPKİ
Cam Piramit’te sık sık Yöresel Ürünler Fuarı’nın yapılmasını da eleştiren Başkan Çetin, “Neredeyse toptan satış yapacak düzeyde her ürünün satıldığını görüyoruz. Bir defa Cam piramitte böyle reklamla satış yapılması haksız rekabettir. Dünyada bu tür etkinlikler sosyal amaçlı ise, kar amacı yoksa bir vakıf sosyal amaçlı yapıyorsa izin verilir.
Veya ev kadınlarına, engellilere el işlerini satmak için olabilir, ama ticaret amaçlı bir etkinliğe izin verilmemelidir. O zaman biz de gidip Ankara’da Kızılay’da, İstanbul’da Taksim, Kadıköy meydanlarında Antalya pazarı kuralım. Sebze meyve bile satsak hem üreticimiz kazanır hem de İstanbullu, Ankaralı kazanır. Maalesef hep söylüyoruz, Türkiye’de ticaretin gerekli kuralları halen oluşmuş değil, yapılan düzenlemeler de yetersiz kalıyor. Şimdi bir işyeri açılış yönetmeliği hazırlanıyor, halen çok dar bir çerçevede bakıldığını görüyoruz” dedi. Başkan Çetin, Cumhuriyet Meydanı’na kurulan satış reyonlarından dolayı ATSO’nun 134.kuruluş yıl dönümünde Atatürk Anıtı’na çelenk koyamadıklarını da vurguladı.
KREDİ ORANI YÜZDE 123’E ÇIKTI
Konuşmasında ekonomiye de değinen ATSO Başkanı Çetin, “Geçmişte dış kaynak boldu, bankalar dış kaynakla içerde krediyi artırabildiler. Ancak, artık banka kaynaklarında da sınıra geliniyor. 2004’de Türkiye’de krediler mevduatın yarısıydı, şu anda kredi/mevduat oranı yüzde 123’e çıkmış durumda. Yani 1 liralık mevduata karşı 1.2 liralık kredi verilmiş durumda. Dolayısıyla iç tasarrufa ve verimliliğe dayalı bir büyüme gerekiyor. Rakamlara bakılırsa, karşılıksız çeklerde adet ve tutar olarak geçen yıla göre düşüş yaşıyoruz, oysa zaten herkes çek kullanımında frene basmış durumda, herkes daha temkinli. Geçen yıl Mart ayında 1 milyon 900 bin çek kesilmiş, bu yıl Mart ayında ise 1 milyon 400 bin adet çek kesilmiş. Tutar olarak ise geçen yıl Mart ayında 45 milyar liralık çek kesildi, bu yıl ise 40 milyar liraya düştü. Dolayısıyla karşılıksız çek azaldı derken, asıl çek kullanımı azaldı. Dolayısıyla piyasadaki sıkıntı rakamlara tam yansımıyor” şeklinde konuştu.
VERGİ REFORMU SADELEŞTİRİLMELİ
Ekonomi yönetiminin son dönemde makroekonomik alanda iyi adım atıldığının altını çizen Çetin, “Gelir vergisi ve kurumlar vergisinin birleştirilerek sadeleştirilmesi gündemdedir. Kıdem tazminatı konusu, ayrıca çalışanlara zorunlu bireysel emeklilik konuları da gündemdedir. Bu ortama rağmen ekonomi yönetiminden böyle adımlar gelmesi elbette bizi memnun etmektedir. Çünkü gündeme kapılıp gidilirse ekonomik reformlar unutulabilir. Bu üç konu son derece önemlidir. Vergi reformu sadeleştirmeden ibaret kalmamalı, artık rantı vergilendiren, vergi adaletsizliğini azaltan bir sistem getirilmelidir. Vergi dışında kıdem tazminatı konusuna gelince; memurlardan sosyal güvenlik primi kesiliyor ve 20 yıl sonra emekli olursa emekli maaşı alıyor. Özel sektörde çalışan için prim kesiliyor, emekli olunca emekli maaşı alıyor, ama arada ayrılırsa ayrıca işverenden tazminat alıyor. Devlet tazminat vermiyor, ama biz veriyoruz. Verilecekse SGK zaten bizden prim kesmiş oluyor, SGK ödemelidir. Burada gerçekten bir haksızlık söz konusu. Bu nedenle mutlaka herkesin razı olacağı bir model geliştirilmelidir” dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: