Türkiye’nin “nefes alınamaz” hale geldiğini vurgulayan Budak, “Yoksulluğun ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin arttığı, milyonlarca gencin işsiz, aşsız, mutsuz olduğu; siyasi hesaplarla toplumun kutuplaştırıldığı, canlı bombaların cirit attığı bir Türkiye, nefes alınamaz bir ülke. Böyle bir ortamda, hiçkimse huzurla evinde oturamaz. Sorun, hepimizin sorunudur. Bu sorunun temeli, bana göre siyasi ahlakın çürümekte olmasıdır, siyasi ahlakın Türkiye'de egemen olmamasıdır. Siyasetteki bu durum toplumu da olumsuz etkiliyor, toplumsal ahlakı da çürütüyor. Türkiye, bunun sancılarını yaşıyor ve bunun bedelini de çok pahalı ödüyor” dedi.
KADINLAR ÖLDÜRÜLDÜ
Yakın geçmişte yaşanan olaylardan örnekler veren Budak, Soma’da 301 emekçinin bir günde yaşamını yitirdiğini, yüzlerce aydın, akademisyen ve askerin “kumpas” davalarla yıllarca Silivri’de tecritte tutulduğunu, canlı bomba saldırılarında yüzlerce insanın yaşamını yitirdiğini belirten Budak, “Havuz medyası kuruldu, gazeteciler tehdit edildi, tartaklandı, gazete binaları taşlandı. Binlerce kişinin telefonları dinlendi, şantajlar yapıldı, muhalif siyasetçiler fişlendi, komplolara uğradı. Bir vicdan sahibi çıkıp ‘Bunun siyasi sorumlusu benim’ dedi mi? Kadınlarımız sokak ortalarından en vahşi cinayetlerin kurbanı oldu. ‘Tecavüze uğramış kadın doğursun, devlet bakar’ dendi. Ahlak dışı, akıl dışı sorulara saçma sapan yanıtlar verildi. Bir vicdan sahibi çıkıp ‘Bunun siyasi sorumlusu benim’ dedi mi? Türkiye, Orta Doğu'nun terör batağına saplandı. Reyhanlı, Cilvegözü, Suruç, Ankara ve şimdi de İstanbul. Bu patlamalarda 250'ye yakın insan yaşamını kaybetti, bir vicdan sahibi çıkıp ‘Bunun siyasi sorumlusu benim’ dedi mi?” diye sordu. Budak, şunları söyledi:
“Başka ülkelerde istifa oluyor. Romanya Başbakanı Bükreş'te 32 kişinin öldüğü gece kulübü yangını sonrasında istifa etti. Güney Kore'de Başbakan feribot kazasından sonra istifa etti. Türkiye’de yok. Peki, bugün Türkiye daha mutlu, daha özgür, huzur içinde bir ülke mi? Herkes evine güven duygusuyla gidebiliyor mu? Çoluğunu çocuğunu okula, işe huzurla gönderebiliyor mu? Bunlara kim gönül rahatlığıyla ‘Evet’ diyebilir? Hiç kimse diyemiyor.”
Yorumlar
Kalan Karakter: