Özyeğin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği bölümü öğrencisi Mehmet Atakan Hamamcıoğlu ve Hukuk Fakültesi öğrencisi Altan Öztekin, lise yıllarından başlayan girişimcilik serüvenlerini üniversitede kurdukları ortak şirketleri ile bir hikayeye dönüştürdüler ve birer genç girişimci olmayı başardılar. İkilinin çok küçük yaşlarda başlayan bir iş yapma ve para kazanma isteği daha lise yıllarında ticari faaliyetlerde bulunmalarını sağlarken, üniversite 1’inci sınıfta kurdukları şirket ile üniversitenin açmış olduğu ihaleyi kazandılar ve üniversitedeki 25 adet yiyecek içecek otomatını işletmeye başladılar.
Evet, girişimciliğe genç yaşta başlayan Mehmet Atakan Hamamcıoğlu ve Altan Öztekin’in bu hikâyesini onlardan dinleyelim…
Öncelikle mesleğinizi seçmeye nasıl karar verdiniz?
Atakan Hamamcıoğlu:
Lise yıllarında işletme ve ekonomi alanlarına daha fazla ilgim vardı. Fen bölümü okudum. Bununla birlikte üniversite sınavlarına hazırlanırken araştırmalarım oldu, gelişen dünya trendleriyle birlikte önümüzdeki 20-30 yıl beni akademik anlamda en iyi destekleyeceğini düşündüğüm Endüstri Mühendisliğine karar verdim. Girişimcilik benim ailemden gelen bir tutku. Annem de babam da genç girişimciler. Onların sayesinde ben de Özyeğin Üniversitesi’ni seçtim. Okulun sloganı zaten hayatınızın girişimi. Dolayısıyla girişimcilikle özdeşleşmiş bir okul. Bölümüme bakacak olursak, bütün mühendislik dallarının, insanların hayatlarında vermiş olduğu analitik bakabilme gücü, hayatın her basamağında çok büyük bir yardımcı. Gündelik olayların analizi, değerlendirilmesi, geçirildiği süzgeç, hep bu akademik eğitimin insana katmış olduğu filtreler sayesinde gerçekleşiyor.
Endüstri Mühendisliği bölümü hakkında bilgi verir misiniz? Endüstri Mühendisleri ne yapar?
Atakan Hamamcıoğlu:
Endüstri Mühendisliği ile ilgili halk arasında, elektrik mühendisliği ile makine mühendisliğinin karışımı bir meslek olduğu yönünde bir algı var; bu doğru değil. Endüstri mühendisliğinin kendi içerisinde daha büyük dinamikleri var. Bu optimizasyon dediğimiz yapılan biri işi geliştirme ve daha iyi yapabilme, Endüstri 3.0 ile gelmiş olan ve Endüstri 4.0 ile devam edecek olan geliştirme sistemlerinin ilerlemesiyle alakalı bir mühendislik. Örnek vermek gerekirse bir fabrika çalışıyor ve bir A ürünü ile B ürünü giriyor, C ürünü çıkıyor. A ve B ürünündeki verimi arttırarak C ürünündeki kaliteyi nasıl arttırabiliriz, nasıl daha düşük maliyete ulaşabiliriz veya karlılığımızı nasıl arttırabiliriz, bizim temel olarak almış olduğumuz eğitim bunun üzerine. Kodlama ve matematiksel modelleme endüstri mühendisliğinin temel taşları, günümüz teknoloji firmalarının geldiği noktalara bakarsak eğer ki buna en güzel ve popüler örnekler Elon Musk’ın Tesla ve Space X’i, Mark Zuckerberg’in Facebook’u, Jack Ma’nın Alibabası. Algoritmalar üzerinden dönen ve otomasyona yönelen dünyada mühendisliğin değeri daha da artıyor.
Girişimcilik yönünüzü nasıl keşfettiniz?
A.H.
Daha öncede belirttiğim gibi girişimcilik, benim ailemden gelen bir tutku. Küçük yaşlarımda ailemin yoğun iş temposunda yaz günlerimi çoğunlukla dedemin mahalle bakkalında geçirirdim. Basit ürün alış satışı, nakde yakın olma ve sıcak satışla tanışmam bu bakkalda 5-6 yaşlarında başlamıştı. Ardından aile şirketimizin içerisinde büyüdüğüm için devamlı para kazanma ve iş yapma arzusu içindeydim. Hayatımın her döneminde para biriktirip istediğim oyuncak veya ihtiyaçlarımın belirli yüzdelik kısımlarını hep kendi birikimimden koyar bu sayede tutumluluk ve mal bilgisini öğrenirdim. Müzikle de uğraştığım için bir gün, zil satın aldım ve sonrasında bu zili bir arkadaşıma sattım. Sonrasında bu şekilde para kazanabileceğimi keşfettim. Dolayısıyla da ilk olarak ticarete bu şekilde yönelmiş oldum. Ardından ortağım Altan ile tanışma hikayem ve lise yılarında ticaretlerimiz ile birlikte bugünlere geldik.
Ortağınızla bir araya gelme hikayeniz nedir?
A.H.
Altan ile 12’nci sınıftayken bir gün hedeflerimizi ve hayallerimizi yazalım dedik ve üniversitede neler yapacağımızı konuştuk. Üniversitenin en geç ikinci yılında belli bir para kazanabileceğimiz bir iş yapacağız dedik. Birçok hayalimiz vardı tabi ama en önemli nokta şu bence ben 12’nci sınıfta oturduk ve 1 yıl, 3 yıl, 5 yıl ve 10 yıl içerisinde ben nerede olacağımızı yazdık. Şuan 5’inci yılımdayım ve hepsini gerçekleştirdim. İlk yılımızda okuldan bir mail geldi ve ihaleye katıldık, ikinci yıl geldi ve 720 gün sonunda ben şirketimizi kurmuş olduk.
Birlikte şirket kurma süreci nasıl gerçekleşti?
Nasıl kurduk bu şirketi kısaca şöyle anlatayım. Ortağım Altan Öztekin’le ben Antalya’dan çocukluk arkadaşıyız. Aynı üniversiteyi kazandık. Kendisi Hukuk Fakültesinde eğitim görüyor. Özyeğin Üniversitesi girişimci gençlere çok fazla destek veren bir okul ve okuldaki bazı işletmeleri öğrencilerin açmasını istiyor. Bu şekilde okulda teorik bilginin yanında pratik bilgiyle de destek sağlıyor. İhale maili geldikten sonra biz bu ihaleye birlikte girdik ve ihaleyi kazandık. Çalışmanın ve okulla birlikte bir işi yürütmenin ne kadar zor olduğunu gördük, derslerden kaldık vs. Sadece iş sahibi olmak ya da öğrenci olmak herkesin yapabileceği bir şey ama önemli olan bunu birlikte yapabilmek gerçekten çok önemli bir başarı
Yaptığınız iş hakkında daha detaylı bilgi verir misiniz? Ne tarz bir işletmeniz var?
A.H.
Okul içerisinde otomat makinelerinin işletmeciliğini yapıyoruz ve bu makinalarda yiyecek içecek (çay kahve ve hazır gıdalar) satıyoruz. Bu makinelerin dolumunu takip ediyoruz. Çalışanlarımız var. Otomatlar aslında endüstri mühendisliği bölümüyle ilgili birçok şeyi içeriyor. Örnek vermek gerekirse envanter depolama, stok kontrolü, temel finansman, araç rotalama ve daha fazlası. En büyük isteklerimden birisi bununla birlikte bitirme tezimi yazabilmekti ve kısmet oldu. Kendi okulumda kendi işletmem de kullanmış olduğum verilerle kendi tezimi yazdım. Okulda birlikte yıllarımı geçirdiğim arkadaşlarım ile Otomat makineleri için envanter ve araç rotalama sistemleri üzerine çalışma yaptık, olumlu sonuçlar aldık.
Geleceğe yönelik hayalleriniz, hedefleriniz neler?
A.H.
Benim hayallerimden birisi de dünyayı gezmekti. Üniversitede 11 ay içerisinde 3 kıta gezdim, 20’nin üzerinde ülke gördüm. Üniversite eğitimim bu yıl bitiyor. Küçüklüğümden itibaren okuduğum ekonomi ve finans kitapları, bana bu alanda belli bir ekonomi bilgisi kattı. Bunları belgelendirmek için ekonomi eğitimi alıyorum. Eğitimim bittikten sonra girişimciliğe devam edeceğim. Yaptığım işi geliştirecek işler planlıyoruz. Okul içerisinde şuana kadar öğrenci gruplarının oluşturduğu girişim fikirlerini değerlendirdik ve küçük çaplı yatırımlar ile hem genç girişimci arkadaşlarımıza destek olduk hem de okulumuzu temsilen girişimciliği yaymaya devam ettik. Altan ile birlikte teknoloji, yeme içme, gayrimenkul alanlarında farklı yatırımlarımız bulunmakta. Bu işin ar-ge ve ür-ge’sine yaptığımız yatırımlar ve araştırmalar ile sektörü Türkiye’nin en iyi temsilcilerinden birisi olmak istiyoruz.
Öncelikle mesleğinizi seçmeye nasıl karar verdiniz?
Antalya, Aksekiliyim. Dolayısıyla birçok Aksekili gibi benim de genlerimde ticaretle uğraşmak var. Kuşaklardır ticaretle uğraşıyoruz diyebilirim. Ben de ticari hayatıma onlar gibi çok genç yaşta 19 yaşında ilk şirketimi kurarak başladım. Hukuk eğitimi aldım, ama daha sonra detaylı olarak da açıklayacağım gibi avukat hakim ya da savcı olmak gibi bir amacım hiç bir zaman olmadı. Amacım; hukuki bilgimin sağladığı farkındalıkla daha bilinçli bir şekilde, pek çok konuyu önce kendi bilgi süzgecinden geçirebilen bir yatırımcı olmaktı. Nitekim öyle de oldu. Şuan hukukçu bir yatırımcı olmanın avantajlarını hayatımın her anında hissediyorum.
Sizin ilkokul ve ortaokul yıllarınız neler geçti, neler yaptınız?
İlkokul, ortaokul ve liseyi Antalya Koleji’nde okudum. Bu 12 yılda Antalya Koleji bana çok şey kattı. En önemlisi de lise son sınıfta bir yandan yoğun bir şekilde üniversite giriş sınavına hazırlanırken, diğer yandan da küçüklükten beri hayalim olan Antalya Koleji Öğrenci Meclisi Başkanlığı görevini yürüttüm. Liseden en yüksek not ortalamasına sahip üçüncü öğrenci olarak mezun oldum. Bunların üçünü de bir arada yürütebilmek kolay değildi. Başkanlık sürecindeki amacım 32 Yıllık Kolej tarihinde yapılmayanları yapmak, her zaman takdir edilecek bir başkanlık süreci geçirmekti. Ama sınırları aştım ve Türkiye’nin hiçbir okulunda daha önce görülmemiş çalışmalar yaptım. Hala da Türkiye’nin hiçbir okulunda böylesine bir propaganda ve başkanlık süreci yaşandığını düşünmüyorum. Öğrenci arkadaşlarım da yüzde 75 oyla yetkiyi bana verip beni yeni başkanları olarak seçtiler. Arkamda böylesine büyük bir kitlenin desteğinin olması beni vadettiklerimden çok daha fazlasını yapmaya teşvik etti ve Antalya Koleji’nde Türkiye’nin hiç bir lisesinde daha önce görülmemiş etkinlikler ve değişimler yaptık.
Girişimcilik yönünüzü ne zaman keşfettiniz. Üniversite tercihinizden önce ise Hukuk Fakültesini seçmeniz özellikle yapılmış bir tercih miydi? Nedenlerini nasıl açıklarsınız?
2012 yılında lise son sınıftaydım. Türkiye’de girişimcilik olgusu tam oturmamışken Türkiye’nin Girişimcilik Lisans Programına sahip tek üniversite Özyeğin Üniversitesi’ydi. Ben de Girişimcilik Lisans Programını kazanıp, burada okumak istiyordum. Öyle de oldu Girişimcilik Lisans Programını burslu bir şekilde kazandım. Daha sonra da radikal bir karar alarak Girişimcilik Lisans Programına başlamadan Özyeğin Üniversitesi’nin Hukuk Fakültesi’ne geçiş yapmaya karar verdim. Çünkü; hukuk alanında kariyer yapmayı düşünmüyordum. Hukuki bilgilerimden faydalanarak yatırımlarımı gerçekleştirmek istiyordum. Öyle de oldu yatırımlarımızı planlarken ve uygulamaya koyarken hukuki bilgilerimden çok fazla yararlanıyorum. Bu durum bana zaman kazandırdığı gibi diğer girişimcilerden de bir adım önde olmamı sağlıyor.
Girişimcilik cesaret isteyen bir iş midir?
Girişimcilik, tabi ki cesaret isteyen bir iştir. Ancak bu cesaretin içi boş olmamalıdır. Bunun yeterli donanım edinildikten sonra kazanılan bir cesaret olması gerekir. Aksi halde hiç istenmeyen sonuçlarla karşılaşılabilir. Ben ailemden gördüklerim, küçük yaştaki ufak tecrübelerim ve en önemlisi de kendime yaptığım yatırım ile bugün bu yaşta bu noktaya geldim. Üniversiteye geldiğimde girişimcilik anlamında pek çok insandan daha donanımlı olduğumuzu hiç çekinmeden söyleyebilirim. 5 bin kişilik okulda önümüze çıkan fırsatı sadece biz görebildik. Bu işe hiç düşünmeden büyük bir cesaretle girdik asla tereddüt etmedik çünkü bizdeki bu cesaretin içi doluydu. Kuru bir cesaret değildi.
Çok genç yaşta hem girişimciliğe adım attınız, hem de bir ortağınız var. Karar aşamalarında zorlanıyor musunuz?
Ortağım Atakan ile aynı zamanda çocukluk arkadaşıyız. Üniversite tercihine kadar her şeyi birlikte yaptık. Atakan ile ufak çapta yaptığımız ticaretler lise yıllarının başlarına kadar dayanıyor. Yani birbirimizi çocukluktan beri çok iyi tanıyoruz. Zaten aramızdaki bu güven duygusu sayesinde üniversitedeki bu yatırımımızı resmi ortak olarak birlikte yapmaya karar verdik. Ama önemli bir karar almadan önce arkadaşlığımızı bir kenara bırakıp ciddiyet içersinde resmi bir ortaklığın gerektirdiği şekilde davranıp birbirimize o konu hakkında bir sunum yapıyoruz. İşimizle ilgili önemli bir durum olduğunda fikir ayrılığına düşmemek için kararlarımız bu şekilde alıyoruz. O nedenle kendisiyle bu zamana kadar şirket adına aldığımız önemli kararlarda herhangi bir fikir ayrılığına düşmedik.
Geleceğe yönelik hayal ve hedefleriniz nelerdir?
Burada samimi konuşmam gerekirse beni hayatta en çok mutlu eden iki tane olgu var; bunlar yönetmek ve iş yapmak. Bu iki konuda da hem çevremdeki insanların düşünceleri hem de kendi kendime yaptığım gözlemler neticesinde bir potansiyele sahip olduğum kanısına vardım. Lise yıllarında Öğrenci Meclisi Başkanlığı dönemlerimde yönetme olgusu ağır basıyordu. Üniversiteye geldiğimde ise iş yapma olgusunun ağır bastığını söyleyebilirim.
Gençlere ne tavsiyelerde bulunursunuz?
Benim her zaman söylediğim bir şey vardır.Bizim 19 yaşında böylesine büyük başarılara imza atmamızın en önemli sebebi küçük yaştan itibaren bu tarz başarılar gerçekleştirmek istememiz ve bu amaç uğruna yaptığımız çalışmalardır.Yani biz üniversiteye geldiğimizde diğer arkadaşlarımıza kıyasla farkındalığımız oldukça yüksekti diyebilirim. Böylece insan önüne gelen fırsatları çok daha iyi değerlendirebiliyor. Çünkü pek çok şeyin farkında oluyor. Bizde bu farkındalığımız sayesinde önümüze çıkan fırsatları çok iyi değerlendirdik. Bu noktada genç arkadaşlara tavsiyem; eğer bir iş yapma arzuları varsa o konudaki çalışmalarını derinleştirip herhangi bir olumsuzlukta bile yılmadan hayallerinin peşinden koşmaya devam etmeleridir. Böylece o iş ya da proje başarısız olsa bile genel olarak yaptıkları çalışmalar farkındalıklarını arttıracaktır.
Yorumlar
Kalan Karakter: