Ne okumak, ne yazmak, ne içmek, ve ne de yemek...
Gazete okumayı, televizyon haberlerini...
Özellikle de yorumcuları ne dinlemek ve ne de izlemek istiyorum...
Ruhumuzu karartıp, özümüzü tüketiyor hepsi.
Neye elimizi atsak, elimizde kalıyor.
Yasımızı bile doğru dürüst tutmamıza izin vermiyorlar.
Onbinlerce duyarlı insanımız gibi ben de ağladım, acının büyük bir kısmını içimde tutarak...
Soma madenlerinde hiçbir yakınım yok, ama çok acı içerisinde kıvranıyorum, yakınlarını kaybedenlerin ciğer yangınının alevini içimde hissederek...
Tek katkım onlara, sakalımı kesmemek, acılarına bu şekilde ortak olmanın çaresizliği içindeyim..
* * *
Çok ağlattı ölümler ve acılı aileleri...
Çok büyük dersler de verdiler o acılı ortamda...
İçinde ders olan, zarafet olan, insanlık olan, merhamet olan, direnç olan...
Sabrı öğrettiler, insanın acıyı yudum yudum sindirmesi olan sabrı.
Yarım asırdır Avrupa’da görülmüyor maden ölümleri.
Milyon ton maden üretimi başına yüzde 7.2 ile ilk sırada biz varız.
İşçi Güvenliği sözleşmesini tam 19 yıldır imzalamamakta direnen de biziz...
* * *
Para... Para... Para...
Varsa da yoksa da paraaaa...
Paralı iseniz asilsiniz... Paranız varsa akıllısınız, zekisiniz...
Paranız varsa en en en’lerin en önünde gelen sizsiniz.
Temel felsefemiz bu olmuş.
Çünkü teşvik edilmiş, korunmuş, kollanmış çoookkk çokkk kazanmak hırsında olanlar...
Eğer öyle olmasa idi, Soma madeninin taşeronu çıkıp da ‘Maliyeti 135 dolardı, biz 24 dolara düşürdük’’ diyerek böbürlenir miydi?..
Maliyetlerin nasıl düşürüldüğü malumun ilanı gibi...
Az para vereceksin çalışanına... Çookkk çookk çalıştıracaksın...
Sağlık ve koruma amaçlı önlemleri yok sayıp, görmezden geleceksin...
Yani...
Evettt...
Yaniii, tüm insanlığından çıkıp, paraya tapacaksın.
Sonuç?
Bilinen, resmi rakamlı sonuç; 301 genç beden, arkada yüreği dağlı, gözleri yaşlı, aç sefil, geleceksiz yüzlerse insan olarak çıkacak faturası para paranoyaklığının bedeli olarak..
* * *
Bunlarda Allah korkusu, vicdan, şeref, hasiyet var mı?
Yanıtı sizde... Ruhunuzun derinliklerinde yankı buluyor...
Bir tek ‘Kadının Adı Yok’ değil, madencinin de adı yok, esamisi okunmuyor.
Ya sendikalar?..
Hiçbir konforu eksik olmayan sendikalar?
Onların hiç mi hiç adı yok, adı batasıcaların...
* * *
Ne kadar olumsuz, insan ve insanlıkla bağdaşmayan şey varsa, ya ilk sıradayız, ya da ilk üçteyiz...
Ne kadar güzel ve insani şeyler varsa, sıralamanın ya en sonunda sonu, ya da son üçteyiz.
Bunlar saymakla bitmez...
Okur yazarlıkta, kitap okuma oranında, genel kültürde, kadın haklarında, demokraside sosyalleşmede, hastalık oranlarında cana kıymada...
Sayın sayabileceğiniz kadar....
* * *
Ve gelelim öze...
Ekonomik sıkıntı yüzünden aile içi huzurdan tutun, ülke geneline, ne kadar çirkinlik varsa gün boyu ve yıllardır yaşıyoruz.. Yiyip içtiğimiz bir lokma dahi zehir zıkkım oluyor...
Bereket versin, toplumumuzda sağduyulu insanlar hala çoğunlukta...
Tek teselli de onlar olsa gerek...
Yorumlar
Kalan Karakter: