Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Şubesi Eş Başkanı Şükran İçöz, sağlık emekçilerini ve halkı görmeyen Sağlık Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçe teklifi geçen yılları aratmayacak şekilde neoliberal sağlık politikalarına dayalı olduğunu belirtti.
Bu ülkede yaşayan herkesin, doğrudan ya da dolaylı mekanizmalar aracılığıyla ödedikleri vergilerin nerelere harcandığını ya da harcanmadığını bilmeleri ve bunu denetleyebilmeleri gerektiğini belirten Eş Başkan İçöz, “Bu denetim bütçenin hazırlanması, uygulanması ve sonuçlandırılması sırasında yapılabilmelidir. Buna rağmen bu yılda bütçe görüşmeleri kapalı kapılar ardında yapılmaktadır. 2019 yılından bu yana bütçenin açık vermediği dönem yok. Yıl ortalarında yapılan ek bütçelerle pansuman çözümler üreten iktidar, pandemi ve depremlerin ardından bütçe açığı sorumluluğunu ‘Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’ ile emekçilere, işçilere, emeklilere yıkarken yönünü de sermayeye çevirmiştir. Sağlık emekçilerini ve halkı görmeyen Sağlık Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçe teklifi de geçen yılları aratmayacak şekilde neoliberal sağlık politikalarına dayalıdır” dedi.
Tutar %10’u bulmuyor
Koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan pay her yıl gerilerken kışkırtılmış sağlık talebine cevap vermek için planlanan tedavi edici sağlık hizmetlerinin payı her yıl artmaktadır diyen İçöz: “Genel olarak sağlığa ayrılan bütçenin %10’un üzerine çıkarılmasını talep etmemize rağmen 2024 bütçesinde %6,6 iken 2025 bütçesinde bu pay %6,9 olmuştur.14.7 trilyon liralık Merkezi İdare Bütçesinden 1 trilyon 20 milyar 317 milyon 291 bin TL olarak teklif edilmektedir. Geçen yıl sağlığa ayrılan tutar 732 milyar 562 milyon 378 bin TL’ydi. Resmi enflasyonun altında kalan bu tutar yüzde 10’ u bulmamaktadır” dedi.
Aşıya ulaşım sorunu ve karşıtlık var
Aşıya erişim sorunlarının olduğunu belirten İçöz: “Koruyucu sağlık hizmetleri, sadece hastalıkla mücadele değil, hastalığa neden olan risk etkenlerinin erkenden tespit edilmesine, halk sağlığını doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen toplumsal etkenlerin saptanmasına, kısaca sağlığın yalnızca bireysel değil toplumsal düzeyde de korunmasına ve geliştirilmesine odaklanır. ASM’lerde aşıya erişim sorunları devam ederken, aşı karşıtlığı yükselirken eziyet yönetmeliği ile Aile hekimliği sistemindeki sıkıntılar daha da derinleşecektir. İş ve gelir güvencesini ortadan kaldıran, karmaşık hesaplamalar ile ulaşılması mümkün olmayan, halk sağlığı açısından faydasız performans kriterleri içeren yönetmelik, Bakanlığın hâlihazırda yetersiz kaynak tahsis etmesiyle birinci basamağın yapısını daha da bozmaktadır” dedi.
Talepleri sıraladı
Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi bütçenin payının arttırılması gerektiğini belirten İçöz: “Sağlık Bakanlığı bütçesinin genel bütçe içindeki payı %10’un üzerine çıkarılmalıdır. Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi devlet harcamalarının payı artırılmalı, SGK ve hane halkları harcamalarının payı azaltılmalıdır. SGK’nin özel hastanelerden hizmet satın alması hizmet başına (fee-for-services) ve vaka başına (case payment) ödeme ile değil, toptan bütçeleme (global butgetting) ile olmalıdır. Sağlık emekçileri sayısı OECD ortalamasına, güvenceli ve kadrolu istihdamla çıkarılmalıdır. Sağlık emekçilerine ek ödeme, teşvik vb. adlarla yapılan, ekip anlayışını bozan, rekabet oluşturan ve çalışma barışını bozan ödeme yöntemi yerine yoksulluk sınırının üzerinde, tek kalemde, tamamı emekliliğe yansıyacak şekilde temel ücret ödenmesine başlanmalıdır. Sağlık emekçileri uygulanan döner sermaye uygulamaları nedeniyle kamuda çalışan emsallerine göre daha erken vergi dilimine girmektedir. Tümüyle kamusal olarak Özel sağlık kurumlarına aktarılan her türlü pay kaldırılmalıdır. Sağlıklı bir toplum için tedavi edici hizmetler yeterli değildir. Sağlık hizmetlerinin üretilmesi planlanması ve sunulmasının tüm aşamalarında sağlık emekçileri ve örgütlerini ve halkı karar alma süreçlerine dahil edecek mekanizmalar oluşturulmalıdır” diyerek taleplerini sıraladı.
Yorumlar
Kalan Karakter: