Antalya’nın sahil şeridi ve turizm vitrininden bakıldığında görünen manzara, kentin asıl hikâyesinin yalnızca küçük bir parçasını anlatıyor. Torosların eteklerinden ovaya, kıyıdan iç kesimlere uzanan bu topraklarda, yaklaşık 2200 yıldır kesintisiz bir uygarlık hafızası yatıyor. Son yıllarda arkeolojik bulgular, yazılı kaynaklar ve kent planları birlikte okunduğunda, Antalya’nın yalnızca bir antik kentler mozaiği değil, başlı başına bir antik uygarlık ağı olduğu daha net görülüyor.
Pamfilya’dan Pisidya’ya uzanan büyük miras
Antalya’nın tarih sahnesindeki rolü, Helenistik Dönem’de Pamfilya ve Pisidya bölgelerinin kesişim noktası olmasıyla şekillendi. Bugün aynı il sınırları içinde yer alan antik kentler, yalnızca bağımsız yerleşimler değil; ticaret, inanç ve savunma üzerinden birbirine bağlı bir sistemin parçalarıydı. Bu sistemin merkezinde, tarım ovalarını, limanları ve dağ geçitlerini kontrol eden kentler bulunuyordu.
Taşta saklı şehir düzeni
Örneğin Perge, yalnızca anıtsal caddeleriyle değil, kanalizasyon sistemi ve su yönetimiyle de dönemi için ileri bir şehircilik anlayışını temsil ediyor. Aspendos, yalnızca tiyatrosuyla değil, su kemerleri ve çevresindeki yerleşim planıyla bir mühendislik merkezi olarak öne çıkıyor. Side, Akdeniz ticaretinin önemli duraklarından biri olurken, Termessos ise coğrafyayı savunma avantajına dönüştüren sıra dışı bir dağ kenti modeli sunuyor.
2200 yıllık sır ne?
Uzmanlara göre Antalya’nın “2200 yıllık sırrı”, tek tek antik kentlerde değil, bu kentlerin birbirleriyle kurduğu stratejik ilişkide yatıyor. Liman kentleriyle iç bölgeler arasında kurulan yol ağları, tarım üretimiyle ticaretin dengelenmesi ve savunma hatlarının Toroslar üzerinden planlanması, bölgeyi yüzyıllar boyunca ayakta tuttu. Bugün kazılarda ortaya çıkan yazıtlar ve altyapı kalıntıları, bu bütüncül sistemi daha görünür kılıyor.
Bugün halen okunabilen bir harita
Antalya’nın antik kentleri, yalnızca geçmişin taşlaşmış kalıntıları değil. Aynı zamanda, modern kentin yerleşim tercihlerini, yollarını ve hatta ekonomik merkezlerini etkileyen bir miras bırakmış durumda. Arkeologlar, her yeni kazıyla birlikte bu 2200 yıllık planın eksik parçalarını tamamlıyor.

Tarih ve doğanın buluştuğu "Perge Antik Kenti"
Antalya'nın Aksu ilçesindeki Perge Antik Kenti, Roma ve Helenistik dönemlerin izlerini taşıyan görkemli yapılarıyla tarihe ışık tutuyor.
Perge Antik Kenti'nin geçmişi milattan önce 3 bin yılına kadar uzanıyor. Anadolu'nun en düzenli Roma dönemi kentlerinden biri olarak bilinen Perge, bölgenin tarihi ve kültürel mirasında özel bir yere sahip.
Pamfilya bölgesine bir dönem başkentlik yapan antik kent, görkemli tiyatrosu, kuleleri, stadyumu, hamamları, sütunlu caddesi ve anıtsal çeşmeleriyle dikkati çekiyor.
Geç Klasik, Helenistik ve ağırlıklı olarak Roma İmparatorluk dönemleri bağlamında planlama açısından önem taşıyan bir yerleşim olan Perge Antik Kenti, 2009 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesinde bulunuyor.
Eğer görkemli kalıntıları görüp kültür kültür yolculuğuna çıkmak isterseniz, burası tam da ziyaret etmeniz gereken bir yer!

Antik ve modern yaşam bir arada "Side Antik Kenti"
Antik dönemde Pamfilya'nın en önemli liman kenti olan Side, Antalya'nın Manavgat ilçesinde yer alıyor.
Milattan önce 7. yüzyılda başlayan yaşantının devam ettiği Side Antik Kenti, tarihi kalıntıları, plajları ve turistik cazibesi ile turizmde önemli merkezlerden biri haline geldi.
Yarım ada şeklinde olan ve antik dönemdeki Pamfilya'nın en önemli liman kenti olan Side, her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turisti ağırlıyor.
Antik tiyatrosu, agorası, termal hamamı, antik limanı ve tapınaklarıyla gece ve gündüz ziyaretçilerini büyüleyen kent, ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim yaşatıyor.
Kültürel mirasını doğal güzellikleriyle harmanlayan nadir destinasyonlardan biri olan Side Antik Kenti, tarihi yapılarıyla etkileyici bir manzara sunuyor.
Side'nin simgelerinden biri olan Apollon Tapınağı da Antik Roma mimarisinin zarafetini yansıtan görkemli sütunlarıyla ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Tarihi ve arkeolojik zenginlikleriyle ön plana çıkan bu tapınak, Antalya'nın mutlaka görülmesi gereken kültürel hazinelerinden biri olarak öne çıkıyor.
Ziyaretçiler, beyaz sütunlar arasından süzülen güneş ışınlarının oluşturduğu büyüleyici atmosferde, geçmişin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkma fırsatı buluyor.
Akdeniz'in güzellikleriyle iç içe olmak isteyenler için Side, mutlaka görülmesi gereken yerler arasında yer alıyor.

Zamana meydan okuyan miras "Aspendos Antik Kenti"
Pamfilya'nın en görkemli şehirleri arasında yer alan, antik tiyatrosuyla ünlü Aspendos Antik Kenti, Roma döneminden kalma yapılarıyla, köklü geçmişi ve eşsiz mimarisiyle ziyaretçilerini büyülüyor.
Serik ilçesinde yer alan Aspendos, binlerce yıl öncesinden günümüze kadar gelen yapılarıyla benzersiz bir deneyim sunuyor.
Antalya'da tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Aspendos Antik Kenti, Roma İmparatorluğu'nun en görkemli eserlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Aspendos'un en önemli yapısı tiyatrosudur. Antik tiyatrolar arasında en iyi şekilde korunarak gelmiş bir açık hava tiyatrosudur. Bu tiyatro Anadolu'daki Roma tiyatrolarının günümüze sahnesi ile ulaşabilen en eski ve sağlam bir örneğidir.
Aspendos Antik Kenti, sadece tarihi bir yerleşim alanı olarak değil, aynı zamanda kültür ve sanatın buluşma noktası olarak da büyük bir öneme sahiptir. Tiyatro, Roma döneminde gerçekleştirilen oyunlar ve şenliklerle halkın bir araya geldiği bir merkez olmuştur.
Günümüzde ise, 1994 yılından bu yana düzenlenen Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali'ne ev sahipliği yapmaktadır.
Yorumlar
Kalan Karakter: