Kleopatra Koyu’nun ismi, güzelliğiyle tarih boyunca dillere destan olmuş Mısır Kraliçesi Kleopatra’dan geliyor. Rivayete göre Kleopatra, Akdeniz yolculuklarında mutlaka buraya uğrar, sığ ve berrak sularda yüzmenin keyfini çıkarırdı. Hatta koyun batı ucunda kraliçenin siluetine benzeyen doğal bir kaya oluşumu bulunuyor. Bu görüntü, hem efsaneleri hem de ziyaretçilerin hayal gücünü canlandırıyor.
Yeşil ile Mavinin Dansı
Antalya’ya yaklaşık 60 kilometre uzaklıkta yer alan Kleopatra Koyu, adeta yeşilin ve mavinin en zarif dansını sergiliyor. Sarp kayalıkların ve yemyeşil ormanın çevrelediği sahil, huzurlu bir atmosfer sunuyor. Burası, hem günübirlik yüzme molaları hem de kamp yapmak isteyen doğaseverler için ideal.
Tesis Yok, Doğallık Çok
Koyda herhangi bir konaklama ya da kafe işletmesi bulunmuyor. Bu durum, kalabalıklardan uzak, sessiz ve doğal bir tatil arayanlar için büyük avantaj. Dileyenler çadır kurabiliyor ya da karavanıyla konaklayabiliyor. Elektrik, duş ve tuvalet imkânı olmadığından ziyaretçilerin hazırlıklı gelmesi gerekiyor. Koyun girişinde ise tatlı su ihtiyacı için bir çeşme bulunuyor.
Ulaşım ve Ziyaret İpuçları
Kleopatra Koyu’na özel araçla Antalya merkezden yaklaşık 1 – 1,5 saatte ulaşmak mümkün. Toplu taşıma ile gelenler Tekirova merkeze kadar gelip, buradan Likya Yolu’nu takip ederek koya varabilir. Ulaşım arazi şartları nedeniyle biraz zahmetli olsa da manzara bu çabayı fazlasıyla ödüllendiriyor. Ayrıca Kemer ve çevresinden düzenlenen tekne turlarıyla koya denizden de ulaşılabiliyor.
Deniz Canlılarıyla Karşılaşma Şansı
Kleopatra Koyu, yalnızca berrak suları ve altın kumlarıyla değil, sahip olduğu deniz yaşamıyla da dikkat çekiyor. Şanslı günlerde Akdeniz foklarını görebilmek mümkün. Dalgıçlar ve şnorkel severler için deniz altındaki balık çeşitliliği ve kumun altın gibi parlayan rengi, ayrı bir görsel şölen sunuyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: