TİP Kepez Belediye Başkan Adayı Zilan İdil Kankotan genç yaşına aldırış etmeden siyasete atılmış birisi. Zilan İdil Kankotan 6 yaşında Antalya’ya gelmiş. Sinema-televizyon bölümünden mezun olduktan sonra ikinci üniversitesi olan işletmeyi de okuyor. Kankotan hali hazırda satış pazarlamacı olarak çalışıyor. 27 yaşındaki Kankotan ile siyasete girişini, hayallerini, projelerini ve çok daha fazlasını konuştuk
1-Siyaset yapmaya nasıl karar verdiniz ?
Kendimi bildim bileli aslında siyasetle iç içeyim. Türkiye’deki her birey gibi. Daha ortaokul yıllarımda sınıfta siyasi ya da ideolojik tartışmalar yapardım. Ortaokul lise arkadaşlarımın aklına bile böyle kazımışım. bu yüzden bazı okullarda barınmam bazen zorlaşıyordu. Daha geriye gidecek olursak o zamanlar fark etmediğim ama biraz daha aklım erdikçe anlamaya başladığım çok fazla olay yaşamam da da bunun bir etkisi var. Örneğin adım Zilan olduğu için bazı arkadaşlarımın anneleri benimle görüşmesini istemezdi ya da Alevi olduğum için evimizden yemek yemeyen komşularımız vardı. Aslında bu açıdan bakarsak siyasete girmemem garip olurmuş. Tam olarak ben bu işin içine girmeliyim dediğimde çevreme şöyle bir bakındım kendime baktım ve fark ettim ki ben de çoğumuz gibi günlük hayatta ya da sosyal medyada pek çok eleştiride bulunuyorum. Sistemin sistemi yönetenlerin yanlışlarını eleştiriyorum ama bunun için eleştirmekten başka hiçbir şey yapmıyordum. Öyle bir noktaya geldim ki artık benim de elimi taşın altına koymam gerektiğini harekete geçmem gerektiğini fark ettim. Ve hepimizin deneyimlediği yanlış politikalar sonucu hayatımızın gitgide kötüye gitmesi durumuna karşı aksiyon aldım. Bana en yakın olan parti Türkiye İşçi Partisiydi. Bir akşam artık yeter dediğim noktada Türkiye İşçi Partisi online üyelik formunu doldurdum ve böylece siyasete ilk adımımı atmış oldum.
2- Türkiye'nin en genç adaylarından birisisiniz. Bu size ne hissettiriyor?
Genç bir aday olmak ilk başta beni tedirgin ediyordu. Çünkü insanların yaşımdan dolayı ciddiye almayacaklarını düşündüm. Ama sahaya indiğimde durum çok farklıydı. İnsanlar artık gençlerin siyasette olması gerektiğini söylüyor ve beni tebrik ediyordu. İstisnasız her partiden insan bunu yapıyordu. Hatta sahada beni görünce “ben de muhtar adayı olacaktım” “ben de meclis üyesi adayı olacaktım keşke yapsaydım” diyen onlarca kadınla karşılaştım. Onlara ilham olabildiğimi görmek benim için koltuklardan çok daha önemli. TİP de siyasette kadınlara ve gençlere öncelik verdiği için eminim ki bir sonraki seçimlerde genç ve kadın adaylar artacak.
3- Türkiye'deki siyasi konjonktüre baktığınızda, siyasetin ve Türkiye'nin geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz?
Türkiye’deki gençler, özellikle mülteci nefreti üzerinden gitgide sağcılaştırılıyor. Dünya’daki diğer birçok ülkenin de bu sağ akımlardan etkilendiğini görüyoruz, gözlemliyoruz. İşte tam bu noktada biz sosyalistlerin varlığının ve sayısının giderek artmasının ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Temel haklarımızın saldırıya uğradığı durumlarda kim var biz sosyalistler, doğa katliamlarına karşı çıkan kim var yine biz sosyalistler. Bunları saymakla bitiremeyiz. Neyse ki Türkiye İşçi Partisi, ve sol sosyalist mücadele içerisindeki milyonlarca insan bu mücadeleyi bırakmıyor, doğanın, hakkın ve halkların yanında duruyor.
4- TİP'in Antalya’daki ve Türkiye genelindeki politikası hakkında neler düşünüyorsunuz?
Türkiye İşçi Partisi sosyalizmi kitleselleştirme açısından Türkiye’de çok yol kat etti. Ben de çocukluğumdan beri sosyalizmi mahalledeki Ayşe teyzeye bakkal Ahmet amcaya anlatabilirsek karşı çıkmayacaklarını düşünüyordum. Çünkü insanca yaşamanın yolu bundan geçiyor. Ama sosyalizmin halka inebilmesinin, halkla buluşabilmesinin gerekliliği apaçık önümüzdeyken Türkiye İşçi Partisi’nin bu konudaki çabası herkesin malumu.Antalya üzerinde konuşacak olursak seçmiş olduğu belediye başkanı adayları ve belediye meclis üyesi adaylarıyla işçinin,emekçinin halkın yanında olduğunu gösteriyor. Bazı partiler gibi bunu sadece söylemde bırakmayıp direkt olarak gösteriyor. Düzen partilerinin belediye başkan adaylarına ya da belediye meclis üyesi adaylarına bakacak olursanız çoğunun patronlardan müteahhitlerden oluştuğunu görebilirsiniz. Ama bizim adaylarımızın hepsi işçi -emekçi kişilerden oluşuyor
5- Bu seçimi kazanmanız halinde en çok yapmayı istediği 3 projeyi bizimle paylaşabilir misiniz?
Bu beni en çok heyecanlandıran sorulardan bir tanesi oldu. Adaylığım kesinleştiğinde aklıma gelen ilk olarak çocuklardaki beslenme sorunu oldu. Herkes bilmem kaç katlı kavşaktan bilmem kaç metre karelik meydanlardan bahsederken kimse okula aç gitmek zorunda kalan çocuklardan bahsetmedi. Büyük bir hevesle gerçekleştireceğim proje okullarda bir öğün ücretsiz yemek olacak.
Yine büyük hevesle gerçekleştireceğim diğer diğer proje her iki mahallenin kesişiminde açacağımız bir kreş ve bir yaşlı bakımevi. Çünkü bu kadın istihdamıyla da doğrudan bağlantılı. Kadınlar artan kreş fiyatlarından dolayı çocuklarını kreşe gönderemeyince evde kendileri bakıyor. Kreş fiyatlarının ayda bir asgari ücrete tekabül ettiği bir durumda en mantıklı seçenek evde bakmak oluyor. Hem çocuklar okul öncesi eğitime erişemiyor hem de kadınlar iş hayatından ve sosyal hayattan geri kalıyor. Bununla bağlantılı olarak da meslek edindirme kurslarının arttırılması yıllarca ev içi emek verip bu sebeple elinde bir mesleği olmayan kadınların meslek edilmesini sağlamak olacak. Çünkü çoğumuz farkında olmasak bile kadınlar ömürleri boyunca neredeyse 24 saat mesai ile ev içinde çalışıyor ama sigortaları olmadığı için ne bir emeklilik ne de diğer sosyal haklara sahip olabiliyorlar.
Üçüncü proje de öğrenciler için barınma sorunun ortadan kaldırılması yani belediye eliyle yapılacak olan yurtlar. Öğrenciliğimin bitmesinin üzerinden çok zaman geçmedi. Bu yüzden öğrencilerin barınma konusunda ne kadar zorlandığını ve fahiş yurt ve ev fiyatları öğrencileri daha ucuz olan tarikat yurtlarına kaymalarını sağlıyor. Ve görüyoruz ki çoğu devlet yurdu tarikatlar tarafından ele geçirilmiş vaziyette. Yıllardır gençler intihar ediyor psikolojik fiziksel şiddete uğruyor. Bunun önüne geçebilmek için kepez belediyesi beş yılda beş yurt yapacak. Toplam 3000 yatak kapasiteli 60 metre karelik bölünmüş odalarda insani yaşam şartlarında barınacaklar. Hatta barınmayacak yaşayacaklar. Bölünmüş odayı açıklayayım herkesin yatağının çalışma masasının ve dolabının Bölünmüş bir odada olması ve burada yaşayan üç kişinin ortak olarak kullandığı oturma alanı banyo ve mutfak olması demek. Beni en çok heyecanlandıran üç proje bunlar.
Aday olurken de aklıma ilk gelen bu projeler olmuştu hiç oturup düşünmeye bile gerek kalmadan bunların bir gereklilik olduğunu biliyordum. Umarım bunları gerçekleştirebilmemiz için yurttaşlar bana oy verirler.
Esmanur Karabakla