Zaman Gazetesi ile Samanyolu televizyonuna yönelik operasyonlar, birçok insan gibi beni de, karmaşık duygulara sürükleyip, zorlu bir sınava soktu. Hızla anımsadım; Ergenekon, Balyoz ve Oda TV davaları nedeniyle yaşanan dramlar sırasında Zaman Gazetesi’nin attığı manşetleri; Samanyolu’nun, dizginlenemez bir öfke ve saldırganlıkla dolu yayınlarını…
Dün, yapılan operasyonun taze tartışmaları süregiderken, birçok insanın gözünden kaçabilecek bir haber yayınlandı; Balyoz davasına ait bir belge daha sahte çıkmıştı. Bir kez daha kanıtlandığı gibi, iftiralar, yalan ifadeler, kumpaslar, sahte belgeler üzerine kurulu bir yargılama sürecinin, ateşli savunucusuydu Zaman ve Samanyolu. Bu ülkenin gazetecileri, askerleri, milletvekilleri, demir parmaklıklar arkasında, suçlarının ne olduğunu bile bilmeden, deyim yerindeyse “çürürken”; sevdiklerinin cenazesine bile gönderilmezken; çocukları babasız büyürken; gururuna yediremeyenler intihar ederken; cezaevinde hastalanıp can verirken; “terör örgütünün kasası” olmakla suçlanan sanığın cenazesini bile parasızlıktan belediye kaldırırken…
Yaşanan acılardan neredeyse haz duyulduğunu ortaya koyan yazılar yazdılar Zaman yazarları. “Gazetecilikten değil, teröristlikten yargılanıyor” dediler, vatanseverliğini çoktan kanıtlamış meslektaşları için. Ve bugün, “gazetecilikten değil, teröristlikten” gözaltındalar meslektaşlarımız. Hem de, iktidarla elele vererek yok etmeye çalıştıkları ‘hak’, ‘hukuk’ ve ‘demokrasi’ kavramlarını haykırarak…
* * * * *
Dedim ya; zorlu bir sınav bu. Zulmün ortağı olmuşlara bile “oh olsun” dememizi engelleyen dünya görüşümüzün, insanlığımızın, gazetecilik ahlakının sınandığı zorlu bir sınav… Sadece gazeteciler için değil, hepimiz için...
Bu sınav; ilkelerin, insanlara göre değişmeyeceği, değiştirilmemesi gerektiği gerçeğinden hareketle; demokrasiye ve basın özgürlüğüne aykırı bir biçimde gözaltına alınan gazetecileri sonuna kadar savunmayı zorunlu kılar. Çünkü, yaşanan hukuksuzluğa karşı nerede ve nasıl durduğumuz, sadece bizim kim olduğumuzu değil; Türkiye’nin geleceğinde bizi nelerin beklediğini de belirler.
Gülen cemaatinin yayın organları olan Zaman ve Samanyolu’nun attığı sevinç çığlıklarıyla tutuklanan gazeteci ve milletvekili Mustafa Balbay, bu sınavı, daha ilk aşamada başarıyla geçenlerden. Operasyonun hemen ardından, “kurbanı kim olursa olsun, hukuksuzluğun her türlüsüne ‘hayır’ diyebildiğimiz gün biraz daha insanlaşacağız” diye yazdı.
Gülen Cemaati üzerine yazdığı ‘İmamın Ordusu’ henüz yayınlanmadığı halde tutuklanan Ahmet Şık da, sınavın başarılılarından. Daha operasyonu duyar duymaz Twitter hesabında, “Birkaç yıl önce faşizm döneminin kudretli sahiplerinden Cemaat’in bugün yaşadığının adı da faşizmdir. Faşizme karşı çıkmak erdemdir” diyerek, Cemaat üyelerini bile utandırdı. Zaman’ın Washington Temsilcisi Ali Aslan, hızlı bir özür yolladı Ahmet Şık’a: “Hakkını helal et, biz senin özgürlüğüne böyle sahip çıkamadık.” Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, sıcak bir selam gönderdi ve “çıkar çıkmaz Ahmet Şık’ı ziyaret edeceğini” söyledi.
* * * * *
Hepimiz sınanıyoruz. Kimileri, ilkelerini en zor koşullarda bile korumanın ve onların gereğini yapmanın sınavını verirken; kimileri, zulme ortaklık etmenin sonuçlarıyla, utanç ve pişmanlık duygusu eşliğinde yüzleşiyorlar.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, “gün imtihan günüdür” dedi operasyon sonrası yaptığı konuşmada. Operasyona karşı çıkanların da, yanında olanların da, bugünkü tutumunun mükafat ya da hesabını göreceğini belirterek, hafif yollu bir tehdit yolladı iktidar karşıtlarına. Başbakan haklı, gün imtihan günü; bugünkü tavrımızın mükafat ya da hesabını göreceğiz hep birlikte. Onun için bugün nerede durduğumuza dikkat etmek şart.
Yorumlar
Kalan Karakter: