Her iş kazasının ardından aynı tartışma başlar: “Suçlu kim?” Bu soru, ne yazık ki çoğu zaman gerçek sorumluluğu araştırmaktan çok, birini suçlama refleksiyle sorulur. Oysa iş kazaları bir “kader” değil, önlenebilir olaylardır. Ve önlenebilir bir olayda, herkesin sorumluluğu farklıdır.
Fakat son yıllarda dikkat çeken bir eğilim var: Bir iş kazası yaşandığında, gözler hemen İş Güvenliği Uzmanına çevriliyor. Sanki tüm süreçleri yöneten, kararları alan, bütçeyi belirleyen, iş organizasyonunu yapan kişi uzmanmış gibi…
Oysa biz biliyoruz ki; İş Güvenliği Uzmanı, danışmanlık ve rehberlik görevini yerine getirir. Karar verici değildir. Talimat vermez, emir vermez, üretimi durdurma yetkisi yoktur. Sadece riskleri analiz eder, çözüm önerilerini sunar, uyarır, raporlar. Ancak bu önerilerin hayata geçirilip geçirilmemesi, işverenin sorumluluğundadır.
YASAL ÇERÇEVE NE DİYOR?
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, çok net bir şekilde işverenin yükümlülüklerini belirtir:
“İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınmasından, gerekli araç ve gereçlerin bulundurulmasından, çalışanların bilgilendirilmesi ve eğitilmesinden sorumludur.”
Yani sorumluluk zincirinin başında işveren vardır. İş Güvenliği Uzmanı bu zincirin bir halkasıdır, ‘uyaran’, ‘rehberlik eden’ ‘bilgilendiren’ bir rol üstlenir.
Elbette ki uzman görevini ihmal ederse, risk değerlendirmesini yapmazsa, tehlikeyi görmezden gelirse, raporlarını zamanında sunmazsa, kusurlu sayılabilir.
Ama tüm görevlerini yapmış, uyarılarını yazılı sunmuş, riskleri belirtmiş bir uzmanın, sistemin önlem almamasından dolayı yargılanması büyük bir adaletsizliktir.
GERÇEK SORUMLULUK KİMİN?
Bir iş kazası, tek bir kişinin hatasıyla olmaz. Organizasyon eksikliği, yönetimsel baskı, maliyet kaygısı, çalışan eğitimsizliği, bakım eksikliği, denetimsizlik… Bunların her biri bir zincirin halkasıdır. Ve bu zincirin en zayıf halkası koptuğunda, olan yine en alttaki çalışanlara ve uyarılarına kulak verilmeyen uzmanlara olur.
İş Güvenliği Uzmanının görevi:
🚨 Tehlikeyi görmek,
📋 Bildirmek,
📝 Raporlamak,
📢 Uyarıda bulunmaktır.
Ama bu uyarılar dikkate alınmıyorsa, sistemi değiştirebilecek gücü olmayan bir uzmana “neden önlemedin” demek adalet değil, sistemsizliktir.
NE YAPMALI?
1. Yetki-sorumluluk dengesi kurulmalı. Uzman, sorumlu tutuluyorsa, önerdiği tedbirleri uygulatma yetkisine de sahip olmalı.
2. Yazılı uyarılar korunmalı. Uzmanlar, yaptıkları bildirimleri yazılı hale getirip kayıt altına almalı.
3. Kültürel dönüşüm sağlanmalı. İş kazaları sonrası “suçlu aramak” yerine “neden bu önlenemedi” sorusu sorulmalı.Güvenlik kültürü oluşturulmalı.
4. Gerçek sorumlular hesap vermeli. İşveren, yönetici ve uygulama sorumluları, önlem almamanın sonuçlarını taşımalı.
İş Güvenliği Uzmanları, sistemin “sigortası”dır. Ama bu sigortayı etkisiz hale getiren, ‘bütçe yok’, ‘vakit yok’, ‘üretim aksar’ diyerek önlem almayan bir yönetim anlayışıdır.
İş kazalarında suçlu değil, sorumlu arayalım. Çünkü bir uzmanın görevi “Rehberlik ve Danışmanlık “ yapmaktır, Önlem almaksa sistemin tamamının görevidir.
Yorumlar
Kalan Karakter: