Doğa Koleji olarak temel felsefelerinin ‘mutlu çocuk öğrenir’ mottosu olduğunu söyleyen Doğa Koleji’nin Antalya Koordinatörü Göksel Yalçın, “Mutlu çocuk, akademik olarak başarıdır, sosyaldir, çevresine karşı duyarlı ve sorumludur. Mutlu çocuk, özgüveni yüksektir ve karşısındaki kişilere saygı duyar, çözüm odaklıdır. Geleceğimiz çocuklarımız için eğitim misyonumuzda, Türkiye’yi önemseyen, Türkiye için gayret sarf eden, Dünyayı da iyi tanıyan ona adapte olabilen insanlar yetiştirmek istiyoruz” dedi. Doğa Koleji’nin her yerde duyulan sloganın altındaki temel fikirlerin bunlar olduğunu vurgulayan Yalçın, “Doğa Koleji olarak çocuklarımızın eğitimine yaklaşımımız; temel eğitimde klasik kalıpları yıkarak modern, vizyoner modeller hayata geçirilmesidir. Doğanın kendisinden ilham aldığı “yaparak ve yaşayarak öğrenme” üzerine kurulmuş bir sistemler bütünüdür” diye konuştu.
‘EN BÜYÜĞÜ DOĞA KOLEJİ OLACAK’
Başarınızın sırrı nedir?
Başarının temeldeki sırrı “Mutlu Çocuklar”…
Doğa Koleji olarak; sıradan, rutin bir okul olmak hiçbir zaman istemedik. Özgürlükçü, yenilikçi, teknolojiyi iyi kullanan, değerlerine bağlı ama evrensel değerlere de açık öğrenciler yetiştirdik.
Tüm bunları uygulayabilmek için çok güçlü insan kaynağına ve stratejilere sahibiz. Birbiriyle çok iyi şekilde senkronize olmuş bağımsız farklı departmanların birlikte yönettiği bir kurguyla başarıyoruz. İnsan kaynaklarından, Eğitim departmanına, oradan bilgi teknolojileri departmanına kadar stratejilerin geliştirildiği ve hayata geçirildi bir kurumuz. Bu kadar iyi senkronun sağlanmasında, Doğa’da birşeyin hayata geçirilmesi için düşünülmesinin yeterli olduğunu bildiğimiz içindir. Bu yüzden Türkiye’nin en başarılı ve en büyük okuluyuz. Bundan sonraki en yakın hedefimiz, Dünya’nın en büyük ve en başarılı okulu olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Bugün Dünya’nın en büyük üç okulundan birisiyiz ama en geç beş yıl içerisinde en büyüğü Doğa Koleji olacak.
Eğitim konseptlerini oluşturma ihtiyacını neden hissetiniz?
Eğitim konseptleri oluşturmada amacımız, yoğunlaştırılmış akademik eğitimin yanında farklı yeteneklere sahip öğrenciler için farklı bakış açıları sunabilmek. Kimi öğrencilerin yabancı dile ilgileri daha yoğunken kimilerinin bilime ilgisi daha fazla, yani her öğrencinin farklı alanlarda ilgileri var. Bizde, kendi ilgi alanlarına göre “yaparak ve yaşayarak öğrenme” prensibini tam olarak ulaşabilmelerini amaçladık. Şuan Türkiye’de Doğa konseptli, yabancı dil ağırlıklı, uzay konseptli, bilişim, bilim ve teknoloji konseptli okullarımız bulunmakta.
ÇEVRELERİNDEKİ HERŞEY BİLİM
2015 eğitim- öğretim yılında Antalya kampüsünüzde uygulayacak olduğunuz bilim konseptinizden bahsedebilir misiniz?
Bilim okulunu tek cümleyle anlatmak gerekirse “Bilime Dokunan Eğitim” diyebiliriz. Eğitimde, dünden bugüne gelen kavramları hayata geçirdiğimiz, klasik eğitim anlayışının ötesine geçen, bilimin verdiği heyecanı yakalayarak öğrenciler üzerinde farklı bakış açıları geliştirdiğimiz bir sistemler harmonisidir. Öğrenciler, merak duygularını deneyimleyerek ve gözlemleyerek devamlı olarak canlı tutulmaya çalışılıyorlar. Bilim okulunu oluştururken amacımız, yenilikleri takip edecek değil, başlatacak bireyler yetiştirmek oldu.
Bilim okulu dediğimiz de hemen hemen herkesin aklına kendi eğitim hayatımızdaki laboratuvarlar gelse bile bizim çocuklarımız için bilim aslında çevrelerindeki her şeydir. Anasınıfından itibaren ilkokuldaki tüm öğrencilerimizin kendilerine ait deney setleri mevcuttur. İstiyoruz ki merak duyguları hafta bir gün ve kırk dakika tek bir alanda doyurulmaya çalışmasın. Her evin mutfağı aslında bir deney atölyesidir. Tatile gittiklerinde deniz kenarındaki kumların ve taşların deney yapmaları için ilham vermesi gerektiğine inanıyoruz.
İlkokuldan itibaren, başka hiçbir okulda uygulaması olmayan,özel olarak hazırladığımız atölye çalışmalarımız bilim okullarımızda bulunmaktadır. Lego ile yaratıcı yazarlık, EduTech, gastronomi mutfağı, yaratıcı düşünce ve düşünme becerileri, t-MBA, robotik atölye, roket atölyesi vb. bunlardan bazıları.
Lego ile yaratıcı yazarlık; adından da anlaşılacağı gibi Lego ile yaptığımız atölye çalışmasıdır. Her öğrenci için daha önceden çalışma müfredatı hazırlanmış, öğrencilerin bireysel olarak mühendislik becerilerini geliştirirken, ekip çalışmaları sayesinde sosyal ilişki kurmayı ve grup içerisinde etkili iletişim kurmayı öğreniyorlar.
Öğrencilerimiz, bilgisayar yazılım atölyelerinde üç boyutlu materyal tasarlamayı öğreniyorlar ve yaptıkları tasarımları 3D yazıcılar sayesinde somut olarak oluşturabiliyorlar. Böylece hayal ettiklerine somut olarak dokunabilme imkanlarına sahipler.
Bu atölyede geçen güzel bir anımı anlatmak isterim, öğrencilerimizden birisi kaybettiği Lego parçasını telafi etmek için, parçanın aynısı bilgisayarda çizip 3D yazıcı aracılığıyla tekrardan oluşturup, kaybettiği yere koymaya çalışması, bizim için eğitimden beklentilerimizin hayata geçtiğinin sonucudur.
Bilim okulu sadece atölyelerle değil, öğrencilerin ders aralarında, kağıt üzerinde ya da videolarını izledikleri aletleri koridorlarda deneyimleme şansına sahipler. Bunların içinden kişisel olarak en çok beğendiğim cihazlar “van der graaff jeneratörü” ve “pedallı jeneratör”dür. Belgesel kanallarında izlediğimiz deney araçlarını Doğa Koleji öğrencileri koridorlarda rahatlıkla deneyimleyebiliyorlar.
Bilim okulu, Doğa Koleji öğrencisine bilim ve teknolojiyi kullanarak merak duygusunu sürekli en üst seviyede tutmak ve yaratıcılığını geliştirmek için amaçlandı. En iyi teknolojiye sahip olan, kullanan okul olmak için değil; en iyi ve kaliteli eğitimi vermek için teknolojiyi ve bilimi kullanıyoruz.
‘YETENEKLERİ DOĞA İLE FARK EDİN’
Bilim okulunuzda sosyal becerileri nasıl geliştirmeyi planlıyorsunuz?
Bizim üzerinde durduğumuz en önemli konulardan birisi, sosyal beceridir. Birçok kişinin “Bilim” denildiğinde akla matematik, fen bilimleri gibi dersler gelir; fakat bilim esasında merak etme duygusunu ve keşfetme becerisine sahip olabilmektir.Kendi yeteneklerini merak etmeyen bir kişiden keman çalmasını beklememiz, sadece ezberlenmiş öğretileri uygulatmaya çalışmaktan başka bir şey değildir. Bilim okulunda tüm öğrencilerimizin yeteneklerini nasıl keşfetmesi gerektiklerine dair çok fazla sayıda atölye çalışması yapılıyor. Bir bakıyorsunuz, Lego atölyesindeki bir öğrencinin, matematik gibi beşeri çalışmaların pratikleştirme için kullandığı materyallerin renk dizişlerindeki kurgusundan ötürü görsel sanatlara eğilimini fark edebiliyoruz. Vermiş olduğum örnek çok fazla spesifik olabilir fakat genel olarak küçük yaşta bireylerin yeteneklerinin fark edilme ihtimalini Doğa Okulları’nda en üst seviyeye çıkarabiliyoruz. Doğamızda, tüm öğrencilerin bireysel olarak becerilerini geliştirebilecek çeşitli dersler ve atölyeler var. Daha küçük yaşlardaki bir çocuğun yeteneklerini keşfetmek çok zordur fakat biz Doğa Okulları olarak keşfetmekle birlikte rehberlik edip gelişmelerini de sağlamaya çalışıyoruz.
Öğretmenleriniz için Boğaziçi Üniversitesi ile yaptığınız bir anlaşma var. İçeriğinden bahseder misiniz?
Doğa Okulları olarak Boğaziçi Üniversitesi ile birlikte, öğretmenler için Türkiye’de daha önce hiç yapılmamış bir projeye imza attık. Projeyi, Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Öğrenme Merkezi ile Doğa Okulları Liderlik Akademisi birlikte yürütecek. Öğretmenlerin gelişimini amaçlayan bu proje sayesinde, gelişen teknoloji ile birlikte değişen Dünya’ya hakim olabilecek öğretmenlerin donanımlarını geliştirmektir. Y kuşağı adını verdiğimiz 2000 sonrası doğan öğrencilerimizle bakış açılarını daha kolay yakalayabilecek, öğretmenlerimizin öğrencilerimizle aynı dili konuşabilecek, rehberlik becerilerini ve yeteneklerini geliştirme yönelik bir çalışma başlatıldı. Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Öğrenme Merkezi ile yaptığımız projeye göre; toplamda 140 saat yani 3 yıl sürecek bir program olacak. Programın içeriğinde, sınıf eğitimleri, atölye eğitimleri, konuk konuşmacılar ve farklı eğitim aktiviteleri yer alacak. Program sonunda öğretmenlerimizin hem mesleki hem de kişisel gelişimlerini destekleyeceğiz. Projenin sonunda öğretmenlerimiz bitirme tezlerini hazırlayacaklar ve kurulda başarılı olarak değerlendirilen çalışmalar Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Öğrenme Merkezi’nin sertifikalarını alabilecekler.
Veliler Doğa Koleji’ni neden seçmeli?
Veliler Doğa Koleji’ni seçerken öncelikle akademik başarısından dolayı tercih ediyorlar. Bunun yanı sıra; çocuklarının günümüz şartlarında sosyal kalabilmeleri, teknoloji doğru bir şekilde kullanmayı öğrenebilmeleri, çevreye karşı duyarlı olabilmeleri, sanata ve spora olan ilgilerini özgürce yaşayabilmeleri için Doğa Koleji’ni seçiyorlar. Doğa’nın en güçlü yönlerinden diğeri ise “iletişim becerisi”nin çok kuvvetli olmasından dolayı seçiyorlar. Doğa Okulları’nın farklı ve ayrıcalıklı eğitim sistemi ile öğrenmeye açık, araştırmacı, spordan sanata kadar hayatın her alanına katılabilen bireyler yetiştirmeyi hedeflemesi ve çocukların sosyal, zihinsel ve kişilik gelişimlerini esas alarak farklı eğitim modelleri uygulamasından dolayı Doğa Okulları veliler için tercih sebebi oluyor. Kısaca; mutlu çocuklar için Doğa Koleji...
Yorumlar
Kalan Karakter: