Yanıt veren kişi, ilgilendiğim için içtenlikle teşekkür etti. “İnşaatta çalışan işçi sayısı kadar baret ve emniyet kemeri var. Duvarda asılı” dedi. Baktım, gerçekten de öyle. Beyefendi, işçileri defalarca ikaz ettiklerini ama iş güvenliğini sağlayan kişisel koruyucuları giydiremediklerini, taktıramadıklarını söyledi. “İnanır mısınız, biraz zorlasanız işi bırakıp gitmekle tehdit ediyorlar” dedi. İşçilerin koruyuculara karşı acayip bir direnç gösterdiklerini söyledi. Nitekim benim telefonumdan sonra iki gün işçiler baretle gezdi. Sonra baretler yine duvardaki yerini aldı.
* * *
Yaklaşık on gün önce inşaat işçisi bir dostumun evinde konuktum. O konuyu açtım. Hemen, “Sıcaklarda baret takılmıyor abla” dedi. Bu şehrin ilkbaharı, sonbaharı, kışı da olduğunu hatırlattım. Muzip muzip sırıttı. Oysa ekmeğin peşinde dünyanın öbür ucuna giden Türk işçilere bakın; hangi coğrafyada, hangi iklimde olursa olsun koruyucu önlemleri itiraz etmeden uygular. Baret, bir tek Türkiye sınırları içinde fazla geliyor.
* * *
Geçenlerde de her sabah yürüyüşünde önünden geçtiğim inşaattaki işçilerin duş, tuvalet ve soyunma kabini gibi ihtiyaçlarının karşılanmadığını fark ettim. İşçiler, inşaatın arkasındaki parkta ağaçların arkasına saklanarak giyinip soyunuyor. Yine denetçi firmayı arayayım dedim, inşaatın dibindeki tabela yazan denetçi firmanın telefon numarasını almaya çalışıyordum. İşçiler ne yaptığımı sordu. Niyetimi anlattım. İnşaatın ilk katının çıktığını, artık bodrumda giyinip soyunacaklarını anlatmaya, işveren adına adeta özür diler hallere girmeye başladılar. Telefonu aramakta ısrar ettiğimi görünce ise resmen öfkeyle yüzüme bakıp sırtlarını döndüler. Bana neyse? Onların hakkını aramak bana mı kaldı!
* * *
İstanbul’da on işçinin ölümüyle sonuçlanan asansör kazasının ardından bunlar üşüştü aklıma. Koruyucu önlemler almayı adeta “Ayıp”, “Aşırıya kaçma”, “Korkaklık” sayıyoruz. Öyle saymayanları ise yalnız bırakıyoruz. Bazen daha da ileri gidip düşman sayıyoruz. Bunları sadece inşaat işçileri için de söylemiyorum. Dünyada kan yoluyla geçen onca hastalık varken, hastane yönetimi yeterli lastik eldiven almadığı için eldivensiz kan alan hemşireler mi görmedim, eldiven ile çalışamıyorum diye çıplak elle pansuman yapan sağlık çalışanları mı görmedim…
Kim bilir bu ülkenin ya havasından ya suyundan, ya da eğitim şart eğitim!
Yorumlar
Kalan Karakter: