Fakirlik, cahillik, sağlıksızlık gibi daha birçok olumsuzluğun temelinde, devletin bu konulara ayıracak kaynak bulamamasından yani vergileri adil olarak toplayamaması yatmaktadır.
Genç, çalışacak nüfusa sahip olmamıza karşın; işsizlik bir afet boyutunda olup, bu işsiz gençler arasında uyuşturucu, tiner, hırsızlık, vur-kaç almış başını gidiyor.
Devlet iç ve dış borç ödemekten istihdam yaratacak iş sahaları açamıyor. Açtıklarına da arkasında bir tanıdığı olmayanlar giremediğinden bu işsizlik uçurumu daha da derinleşiyor!
Eğitim içler acısı, okullar kapasitesinin üzerinde öğrenci ile eğitim savaşı veriyor. Bir sırada 4 öğrencinin oturduğu 4+4+4 yöntemi ile bir sınıftan ne kadar verim alınabilir ki? Böyle bir sınıfa ders veren öğretmen ne denli faydalı olup, programını uygulayabilir?
Tüm bu sorunlar yetmiyormuş gibi her dönemde eğitim kurumları da yanlış yönetilince, eğitim kanseri dolaylı olarak çocuk okutan ailelere de yayılıyor, tedavisi olmayan bir hal alıyor.
Son dönemde ülkenin derdinin dine dayalı eğitim olduğu savı ile imam hatip okullarına ağırlık vermek istenmesi de zaten kıt olan kaynakların heba edilmesine yol açıyor...
Sağlık da bütün çabalara rağmen bir türlü istenilen hizmet kalitesine ulaşamıyor. Çünkü köklü tedbirler yerine günü kurtarma politikaları nedeni ile sağlık merkezleri hastadan geçilmiyor. Buraya giden insanlar maalesef tedavi olacak yerde daha fazla hasta olarak buralardan çıkıyor...
Bunun çözümünün, genel sağlık sigortasından geçtiğini hiçbir yönetim bir türlü idrak edemiyor... Bu sayede devletin üstündeki yük cüzi bir prim ödenmesi ile dağıtılmış olacak. Bu sayede sigortalı, her türlü sağlık kuruluşundan en fazla yüzde 5-10 gibi bir fark ödeyerek yararlanmış olacak, kuyruklar azalacak ve böylece tedavi edilmiş, sağlığına kavuşmuş halk sayısında da büyük artışlar olacak.
Tüm bu hizmetlerin görülebilmesi için devletin başvuracağı kaynak ‘vergi’dir. Vergiyi adil ve makul ölçülerde toplayamayan hükümetler, borç batağından kurtulamazlar ve kurtulamıyorlar da.
Bunun için, kazanan kesimin yasal yolları kullanarak vergi kaçırmalarının önüne geçilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapmalı veya var olan yasalar işler hale sokulmalıdır.
Özellikle kayıt dışı ekonomi ne pahasına olursa olsun kayıt altına alınmalıdır. Yalnız vergisini ödeyenin kazancına göz dikmek adil olmayacaktır.
Ancak bu arada vergi kaçıran, özellikle herkesin gözleri önünde yüksek kazanç elde eden gelir gruplarındaki kişilerin de insaflı davranmaları ve vergilerini hiç olmazsa makul ölçülerde beyan etmeleri gerekir.
Sabit gelirliden peşin ve aylık yüzde 40’lar oranında kesilen vergi ne kadar adil değilse, yüksek gelir elde edenlerin hem de 4 taksitte vergi ödemeleri ve çok komik beyanlarda bulunmaları o derece adaletsizdir.
Kuyumcunun, doktorun, şarkıcıların, futbolcuların, eğlence yerlerinin açıklanan vergi beyanlarını görünce, insanın isyan edesi geliyor. Bu kadar kayıtsız ve sorumsuz toplum olmamızdaki en önemli etken adil olmamaktan kaynaklanıyor.
Çalışan, kazanan ve vergisini zamanında verenlerin hizmet bekleme hakkı vardır.
Vergi vermeyenlerin, vergisini kaçıranların, düşük gösterenlerin şikayet etmeye hakları yoktur.
Vergi ile taçlandırılmış kazanç, helal ve kutsaldır...
Yorumlar
Kalan Karakter: