Antalya’da, B.’nin sosyal medya hesabından tanıştığı E.K.Y tarafından 21 Şubat’ta okulunun önünden alınarak evine götürüldüğü ve B.’nin iki gün boyunca cinsel istismara maruz kaldığı iddia edildi. Daha sonra sanığın, sosyal medya üzerinden kayıp çocuk ilanını görerek anneye ulaştığı ifade edildi. 23 Şubat tarihinde sanık, B.’yi annesine teslim etmek için getirdiğinde kolluk güçlerince yakalanarak karakola götürüldü.
Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 3 Mart tarihli tensip tutanağıyla duruşmanın 3 Nisan’da yapılacağına karar verildi. Tensip tutanağının daha anneye ulaşmadan ilk duruşmasının yapıldığı açıklandı. Duruşmada, 11 yaşındaki çocuğun rızasının bulunduğu ve aynı zamanda 18 yaşındayım demesi dikkate alınarak sanığın tahliyesine karar verildiği açıklandı.
Yargılanan sanığa tahliye kararı verilmesine ilişkin UCİM Antalya Hukuk Koordinatörleri Avukat Fatma Yağmur Türkoğlu, Avukat Merve Koç Ülker ve davanın özel vekili Avukat Duygu Aydın, açıklama yaptı.
Söz konusu davanın özel vekili Avukat Duygu Aydın, olaya ilişkin şunları kaydetti:
“21 Şubat 2025 tarihinde müvekkil mağdur çocuk, ortaokulun önünden sanık tarafından alınarak evine götürülüyor. Evde iki gün cinsel birliktelik meydana geliyor. Daha sonra sanık, sosyal medya üzerinden kayıp çocuk ilanını görerek anneye ulaşıyor. Anneye 23 Şubat’ta çocuğu teslim etmek için getirdiğinde kolluk güçlerince yakalanarak ifadesinde başlanmak üzere götürülüyor. Sanık bütün her şeyi itiraf ediyor zaten, ikrarı mevcut. Daha sonra 24 Şubat’ta savcılıkta verdiği ifadede detaylı bir şekilde anlatıyor. Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 3 Mart 2025 tarihli tensip tutanakta duruşmanın 3 Nisan’da yapılacağına karar veriliyor. Bu tensip tutanağı daha anneye ulaşmadan ilk duruşma yapılıyor. Anne de UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) sistemi üzerinden öğreniyor ve duruşmaya katılıyor. Bu duruşmada mağdurun rızasının bulunduğu iddia ediliyor ve aynı zamanda çocuğun 18 yaşındayım demesi dikkate alınıyor ve sanığın tahliyesine karar veriliyor.”
"Kanıtlar Sabitken, Taleplerimiz Reddedildi"
Dosyaya sonradan müdahele olduklarını ve bir önceki celsede tutukluluğa yönelik talepleri ve tahliyeye yönelik itiraflarını dile getirdiklerini belirten Aydın “Yine aynı mahkemece bu itirazlarımız hukuka aykırı bir şekilde adli tıp raporunda açıkça buluntu olmasına rağmen reddedildi. Biz de bu karara karşı yine itiraz yoluna başvuracağız. Bir sonraki çocuk sizin çocuğunuz da olabilir. Bu hukuki durumun takipçisi olmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
“Sanığın Tutuklu Yargılanması Gerekiyor"
Davayı takip eden UCİM Antalya Hukuk Koordinatörü Avukat Fatma Yağmur Türkoğlu da “Türk Ceza Kanunu madde 103’te çocukların nitelikli cinsel istismarı suçu düzenlenmiştir. Kanun maddesi düzenlenirken çocuklarımız iki gruba ayrılmıştır. 0-15 yaş aralığı çocuklarımız ve 15-18 yaş aralığı çocuklarımız. Bunun ayrım sebebi ise mahkeme devam ederken çocuklarda bir rıza araştırması yapılmalı mı yapılmamalı mı durumudur. 0-15 yaş aralığındaki çocuklarımızdan mahkemece herhangi bir rıza araştırması yapılmaksızın failin doğrudan cezalandırılması gerekir. Bu yaş grubundaki çocuklarımızın zaten rıza açıklamaya yönelik beyanları hukuki anlamda geçerli değildir” ifadesini kullandı.
Mağdur çocuğun 15 yaşından küçük olduğunu vurgulayan Türkoğlu, “Bu durumda mahkemece yapılan rıza araştırması geçersizdir. Hukuki olarak, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen Madde 100-3 hükmü gereği çocuğun rızası var mıydı, yok muydu durumuna girmeden failin direkt cezalandırılması gerekir.” diye konuştu.
Ayrıca yargılama süreci devam ederken sanığın tutuklu yargılanması gerektiği söyleyen ve CMK’nın 100. maddesine dikkat çeken Türkoğlu, “Failin tutuklanabilmesi için öncelikli olarak kuvvetli bir suç şüphesi gerekir. İlgili dosyaya bakıldığında kuvvetli suç şüphesinin var olduğunu görmekteyiz. Çünkü sanığın açıkça ikrarı söz konusudur dosyada. Mağdurla birlikte bir cinsel birliktelik yaşadığını kendisi hem kolluk aşamasındaki beyanlarında hem mahkeme aşamasındaki beyanlarında açıkça kabul etmekte, ikrar etmektedir. Yani ilgili dosyada kuvvetli suç şüphesi mevcuttur. Delil karartama ve kaçma şüphesine bakılmaksızın CMK madde 100’ün 3. fıkrasında katalog suçlar sayılmıştır. Sadece bu katalog suçlardan biri oluyorsa eğer ki o zaman bunlara bakılmadan yine doğrudan tutukluluk istenebilir.” ifadelerini kullandı.
İlgili dosyadaki suç, çocuğun cinsel istismarı suçu ve CMK madde 100/3’te çocuğun cinsel istismarı suçu açıkça katalog suçlardan biri olarak düzenlendiğini belirten Avukat Türkoğlu, “Böyle olunca girmiş olduğumuz, takip etmiş olduğumuz dosyamızda çocuğun nitelikli cinsel istismarı dosyasıdır, Sanığın açıkça ikrarı mevcuttur ve dosyaya eklenen deliller değerlendirildiğinde somut olgular söz konusudur. Bu durumda sanığın tutuklu yargılanması gerekir. Çocukların cinsel istismarı suçu yalnızca çocuğu ya da onun ailesini ilgilendiren suç değil bütün toplumu ilgilendiren suçtur.” dedi.
“Somut Veriler Toplanılır”
Davayı takip eden UCİM Antalya Hukuk Koordinatörü Avukat Merve Koç Ülker ise, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan hata hükümlerinden bahsederek şunları kaydetti:
“Türk Ceza Kanunumuzun 30. maddesinde hata hükümleri düzenlenmiştir. Bu maddeye göre fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımında yer alan maddi unsurları bilmeyen kişi kasten hareket etmiş sayılmaz. Yine Türk Ceza Kanunu’nda cinsel istismar suçunda yaş aralıkları suçun maddi unsurlarındandır. Fakat sanığın mağdurun yaşı konusunda hataya düşüp düşmediği her somut olayda, her somut olayın değişen koşullarına göre ayrı ayrı değerlendirilir.”
Sanığın mağdurun yaşı konusunda hataya düşüp düşmediği değerlendirilirken, suç tarihinde mağdurun gerçek yaşı tespit edilmesi gerektiğini vurgulayan Ülker, “Mağdurun suç tarihinde mevcut yaşından büyük gösterip göstermediği değerlendirilir. Bu konuda somut veriler toplanır. Yine sanığın, mağdurun yaşında hataya düşmesinin normal olup olmadığı değerlendirilir. Gerekirse mahkeme tarafından bu konuda bir de kişi raporları aldırılır, kapsamlı araştırmalar yapılır ve tüm toplanan bu veriler değerlendirilerek mahkeme tarafından sanığın hata hükümlerinden yararlanıp yararlanmayacağı konusunda bir kanaate varılır.” diye konuştu.
"11 Yaşındaki Bir Çocuğun Rızası Kanunen Geçersiz"
Çocuğun kendisini 18 yaşında göstermesinin hayatın akışına aykırı olduğunu vurgulayan Ülker, dosyada mağdur çocuğun yaşından büyük gösterdiğine ilişkin hiçbir somut veri bulunmadığını aktardı.
Çocuğun kendisini 18 yaşında tanıtmış olsa dahi, bir çocuğun rızasının kanunen geçersiz olduğu gibi, yaşı konusundaki beyanlarının da sanık için hata hükümlerinin yararlandırılması açısından tek başına yeterli olmayacağını düşündüğünü anlatan Ülker, “Nitekim dosya kapsamında sanık mağdura, 18 yaşından küçük gösteriyorsun’ dediğini beyan etmiştir. Dolayısıyla dosyadaki somut delilleri birlikte değerlendirdiğimde hukuki kanaatime göre bu dosyada sanığın hata hükümlerinden yararlı olmaması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
UCİM Antalya Hukuk Koordinatörü Avukat Merve Koç Ülker ve Avukat Fatma Yağmur Türkoğlu’nun, UCİM olarak davayı takip etmeye devam edecekleri belirtildi.
Yorumlar
Kalan Karakter: