Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ar: "Ulusal veri tabanları dünyaya referans oluyor"
Hematoloji Kongresi'nde kronik miyeloid lösemi tedavisinde yaşanan zorluklar ve hematoloji uzmanı sayısının yetersizliği ele alındı.
Antalya’da düzenlenen 51. Ulusal Hematoloji Kongresi’nde, kronik miyeloid lösemi hastalarının tedavisine ilişkin yapılan anket sonuçları, yenilikçi ilaçlara erişimde yaşanan zorluklar, çocukluk çağı hematolojik hastalıklarında erişkine geçiş ihtiyacı ve hematoloji uzmanı sayısının yetersizliği gündeme geldi. Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, "Hastaların en çok merak ettikleri; bu iş nasıl gidecek? Nasıl sonuçlanacak" dedi. İkinci Başkan Prof. Dr. Şule Ünal Cangül, "Talasemi hastaları artık pediatriden mezun olmalı; erişkine geçiş yapmalılar" derken, Prof. Dr. Selami Koçak Toprak, "CAR-T tedavisi devrimsel bir gelişme ancak pahalı ilaçlara erişimde tüm dünyada zorluk yaşanıyor" ifadelerini kullandı. Genel Sekreter Prof. Dr. Özgür Mehtap ise, "Hekim sayısı azaldıkça iş yükü artıyor; iş yükü arttıkça tercih azalıyor. Bu kısır döngünün kırılması gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
Türk Hematoloji Derneği tarafından düzenlenen 51. Ulusal Hematoloji Kongresi, 28 Ekim-2 Kasım tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. Basın toplantısında konuşan Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, bu yılki kongrenin gelmiş geçmiş en yoğun katılımla yapıldığını vurgulayarak şu bilgileri verdi:
"58 yıllık bir derneğin 51. kongresi, bu sene bini aşkın katılımcı var. Şu ana kadar yapılmış en kalabalık hematoloji kongresi. Gerek endüstri, gerek hekim arkadaşlarımızın ya da hematolojiyle uğraşan bilim dallarının büyük bir ilgisi var. Programın uzunluğuyla birlikte artan bildiri sayısı ile 400’e aşkın bildiri geldi. Bunların 274’ü hakemler tarafından seçildi ve ilk defa bu sene üç ayrı sözlü sunum, başkanın seçtikleri, tartışmalı posterler… Gelen gençlerin de kendilerini ifade edebilecekleri, çok güzel çalışmalarıyla katkıda bulunacakları bir kongre oldu. Sekiz tane bildiri ödül kazandı" dedi.
"Ulusal veri tabanları dünyaya referans oluyor"
Prof. Dr. Ar, Türkiye’nin çok merkezli hematoloji veri tabanlarının uluslararası literatürde büyük ilgi gördüğünü belirterek, "Talasemi yani Akdeniz Anemisi veri tabanımız var. İçine 6 bin hastanın verileri işleniyor. Benzeri bir şekilde lenfoma veri tabanı var; içinde iki bin küsur hastanın verileri oluşuyor. Lösemilerle ilgili bir veritabanımız var. Bunlardan ulusal sonuçlarımızı oluşturuyoruz ve bunlar dünyanın önemli dergilerinde yayınlanıyorlar. Son iki sene içinde 22 tane bu tür yayın çıktı. Hem bizim ulusal olarak hastalıklarla durumumuz nedir? Nasıl tedavi ediyoruz? Başarılı sonuçlarımız nedir onları gösteriyor bize, hem de ileriye yönelik neler yapmalıyız? Neler eksik? Nasıl gidiyoruz? Bu konuda da önemli ipuçları taşıyor" ifadelerini kullandı.
Türkiye’de ilk kez KML Hasta-Hekim Anketi yapıldı
Kronik Miyeloid Lösemi (KML) hasta-hekim anketi ile ilgili 2024 yılı içinde tamamlanan çalışmada 129 hematolog ve 120 KML hastasının katılım gösterdiğini anlatan Prof. Dr. Ar, şöyle konuştu:
"Kronik Miyeloid Lösemi (KML), uzun süreli takip ve tedavi gerektiren, hastaların yaşam kalitesini doğrudan etkileyen önemli bir hematolojik hastalık. Türk Hematoloji Derneği ve Novartis Türkiye iş birliğiyle ülkemizde ilk kez yapılan anket çalışmasında, KML hastalarının ve onları tedavi eden hekimlerin, tanı ve tedavi sürecine dair beklenti ve öncelikleri karşılaştırmalı olarak değerlendirildi ve yayın haline getirildi. Ankette hastalara, hastalıklarıyla ilgili bazı sorular sorduk; hem kendilerinin nasıl hissettikleri, tedaviyle ilgili sıkıntıları hem de hekimlerin onları nasıl gördükleriyle ilgili geri bildirimler aldık. En çok merak ettikleri; ’Bu iş nasıl gidecek? Nasıl sonuçlanacak? Günlük yaşamlarına tedavinin etkisi ne olacak? Tedavi ne kadar sürecek? Nasıl sonuçlanacak’ soruları oldu. Hekimlere baktığınız zaman, tedavinin güvenliği ve hastaların düzenli takibe gelip gelmeyecekleri kısmında endişeliler. Yani esasında hasta ve hekim bakış açısı burada birbirinden oldukça ayrışıyor."
"Tedavi değişti, kötüye mi gidiyorum" korkusu
Ar, özellikle tedavi değişikliklerinin hastalarda ciddi strese yol açtığını vurgulayarak, "Bunların üçte biri bu süreçte kaygı ve korku yaşıyorlar. ’Benim tedavim niye değişiyor? Hastalıkta kötü giden bir şey mi var? Ya da bu yeni tedaviyle beklenen sonuç elde edilemezse?’ gibi soru işaretleri kalıyor kafalarında. Her gün bir hap alıyorsunuz. Bu eskiden nakil olmanız gereken bir hastalığı basitçe evinizde bir hap alarak kontrol altına almak mümkün. Ama bu sefer o rahatlık, bir süre sonra unutkanlığı, uyumsuzluğu beraberinde getiriyor" dedi.
Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, biyoteknolojik ve hedefe yönelik yeni nesil ilaçların Türkiye’de erişilebilirliğine ilişkin önemli veriler paylaştı. Avrupa’daki erişim oranları ile karşılaştıran Ar, şu tespitleri yaptı: "Almanya’da yüzde 88’lerde olan oran bizde yüzde 3 gibi. Her 100 yenilikçi ilacın ancak 3 tanesi ruhsatlanabiliyor."
Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından uygulanan endikasyon dışı kullanım sürecinin hastalara erişim fırsatı sağladığını aktaran Ar, bunun zaman zaman gecikmelere sebep olabildiğini belirtti. Ar, "Türkiye’de bu tür ilaçlara ulaşımı sağlayan farklı yan yollar var. Devletin yaptığı bir endikasyon dışı talep etme yolu var. Türkiye’deki bütün imkânları kullandıktan sonra dünyada ruhsatlı bir ilaca erişmek için bakanlığa yazıp bu erişimi sağlayabiliyorsunuz. Tabii biraz zaman alıyor. Özellikle hızlı hareket edilmesi gereken durumlarda zorluklar yaşanabiliyor" şeklinde konuştu.
"Erişkin hastalar artık pediatriden mezun olmalı"
Türk Hematoloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Şule Ünal Cangül, çocukluk çağı kalıtsal hematolojik hastalıklarında tedavi başarısının arttığını, bu nedenle erişkin hematolojiye geçiş programlarının zorunlu hâle geldiğini vurguladı. Büyüyen hastaların hâlâ çocuk kliniklerinde izlenmeye devam etmesinin sakıncalı olduğunu dile getiren Cangül, "Talasemi hastaları artık mezun olmalı; pediatriden erişkine geçiş yapmalılar. Devir bir gecede olmayacaktır. Hem erişkin kliniklerinin altyapısının hazırlanması hem de hastaların psikososyal açıdan sürece hazırlanması gerekiyor. Son gittiğimiz Avrupa Hematoloji Kongresi’nde de bu konunun önemle konuşulduğunu gördük. Türkiye’de de mevzuat bunu gerektiriyor. Nasıl, ne hızla yapılacağına dair bir ulusal çerçeve oluşturmalıyız" ifadelerini kullandı.
"CAR-T tedavisi devrim niteliğinde ama pahalı"
Türk Hematoloji Derneği Araştırma Sekreteri Prof. Dr. Selami Koçak Toprak, hematolojik kanserlerde klasik kemoterapilerin ötesine geçildiğini belirterek hedefe yönelik tedaviler, immünoterapiler ve CAR-T hücre tedavisindeki gelişmeleri anlattı.
Toprak, bağışıklık sisteminin yeniden eğitilmesine dayanan CAR-T tedavisi için, "Kanser hücresinin içindeki hastalık yolaklarını daha iyi anlıyoruz. O noktayı vuruyor, engelliyor ve etkinliği çok yüksek tedaviler geliştiriyoruz. Hastanın T-lenfositlerini laboratuvarda kanser hücrelerini tanıyacak şekilde modifiye ediyor ve hastaya geri veriyoruz. Bu devrimsel bir gelişme" dedi.
Ancak tüm dünyada yüksek maliyet nedeniyle erişim sorunu olduğunu vurgulayan Toprak, "Bu kadar umut verici tedavilere rağmen pahalı ilaçlar oldukları için ülkemizde ve dünyada erişimde zorluklar yaşanıyor" ifadelerine yer verdi.
"86 milyon nüfusa 870 hematolog"
Türk Hematoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Özgür Mehtap, uzman hekim sayısının yetersizliğinin hematolojide en acil çözüm bekleyen konu olduğunu söyledi. Mehtap, "Son 10-15 yıl içerisinde hakikaten hematolojide çok büyük gelişmeler oldu. Tedavilerde başarı oranları çok arttı. Sağ kalımlar çok arttı. Ama bizim temel problemlerimizden bir tanesi hakikaten yetişmiş hekim eksiklerimizin, sayı olarak eksiğimizin olduğunu söylemek gerekiyor. Şu an a bizim derneğimizde üye yaklaşık 252 pediatrik hematolog, 618 erişkin hematolog bulunuyor, Türkiye’nin nüfusu 86 milyon. Bu orana baktığımız zaman hakikaten şu an da çok özveriyle bütün hastalarımıza yetişmeye çalışıyoruz. Ama oransal olarak baktığımız zaman oldukça düşük kalıyoruz. Bunun bazı sebepleri var; yoğun tempo, yoğun iş yükü bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi. Hakikaten gece gündüz demeden çalışmak bir kısır döngü oluşturuyor. Hekim sayısı az, onlara iş yükü fazla oluyor. Duygusal yükü de çok fazla, bizim hastalarımız hakikaten kronik hastalar oluyorlar, tedavisi zor olan hastalar var, nakil süreçleri oluyor. Yine hekim olarak özel hayattan, aileden feragat etmek gerekiyor. Bunlar tabii genç hekimlerin tercihlerini azaltabilen şeyler oluyor. Ama yine de söyleyeyim, eskiye göre başvurular her ne kadar boş kadrolar kalsa da artmış durumda. Bu açıdan mutluyuz. Dolayısıyla belki yeni çözüm yolları olabilir. Biz dernek olarak ne yaptık, bu yönde adımlar attık. Mentorluklar yaptık, eğitimler planladık. Ve bunu giderek artırmak istiyoruz" diye konuştu.
"Kaç öğrenci hematolojiyi tercih edecek"
Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda attığı adımları desteklediklerini ifade eden Prof. Dr. Mehtap, "Yan dal kazanınca mecburi hizmet süresi azalıyor. Açılan kadro sayısı da arttı. Yine de 2025’te pediatrik hematolojide açılan 63 kadronun 40’ı, erişkin hematolojide açılan 76 kadronun 38’i boş kaldı. Avrupa Hematoloji Derneği ile Türkiye Hematoloji Derneği’nin de ortağı olduğu bir öğrencilere yönelik program var. Türkçeye çevirirsek adı Fitili Ateşlemek. ’Light in the Flame’ diye bir program. Buraya her yıl özellikle hematoloji nasıl bir şey, hematolojiyi seçebilir miyim ileride diye düşünen öğrencilerden seçilen, Avrupa’dan Türkiye’ye dahil bir genç grubuyla birlikte bir Avrupa şehrinde yaklaşık 4-5 günlük bir zaman geçiriyoruz. Öğrenci aşamasındayken daha hematoloji ateşini içlerine sokmaya çalışıyoruz. Meşakkatli de olsa ne kadar ileride gelişmeye açık, zevk alınabilecek, zor ama tıbbın önemli heyecan verici alanlarından biri olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Yavaş yavaş onun da etkilerini görmeye başlayacağız diye düşünüyorum. Bu sene çünkü dördüncüsü olacak ve ilk mezunları bu sene göreceğiz yani tıptan mezun olanlar nereleri seçmişler Avrupa’da. Bu kadar kişiyle çalıştıktan sonra onların yüzde kaçı hematolojiyi tercih edecek, onu göreceğiz" dedi.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: