TMMOB Antalya İl Koordinasyon Kurumu, yapığı açıklamada, orman yangınlarıyla mücadelede bilimsel, koordineli ve kapsamlı önlemlerin şart olduğunu vurguladı.
Son yıllarda Antalya’da da orman yangınlarının sıklaştığını belirten ve 2021 yılında Manavgat’ta meydana gelen yangında birçok canlının zarar gördüğünü hatırlatan oda, “Bu acı tabloyu tekrar yaşamamak için bilimsel verilerle desteklenmiş, meslek odalarının uzmanlığıyla şekillendirilmiş, merkezi ve yerel yönetimlerin birlikte hayata geçireceği bütüncül politikalara ihtiyaç duyulmaktadır.” ifadesini kullandı.
Antalya Orman Bölge Müdürlüğü verilerine göre 2025 yılının başından temmuz sonuna kadar sorumluluk alanlarında meydana gelen 118 orman yangınında 540,2 hektarlık alanın yandığını vurgulayan TMMOB, geçen yıla kıyasla yanan alan miktarlarında artış olduğunu belirtti.
Başlıca sorunlar ve denetim ihtiyacı
Orman yangınlarının büyük bir bölümünün insan kaynaklı olduğunu ve bunun başlıca nedenlerinin anız yakımı, enerji nakil hatları, izinsiz girişler, dikkatsiz davranışlar ve özellikle ormanlık alanlara dökülen evsel-tarımsal atıklar olduğunu vurgulayan açıklamada, şunlar kaydedildi:
“·Uzaktan algılama teknolojileri kullanılarak ormanlık alanların yüksek çözünürlüklü görüntülerle düzenli olarak izlenmesi,
· Yangın risk haritalarının güncellenmesi ve karar süreçlerine entegre edilmesi, Ülkenin afet risk haritalarını, yangına hassas bölgelerini ve yerel kapasiteleri temel alan bilimsel ve bütüncül bir acil eylem planının hayata geçirilmesi,
· Yerel ve merkezi kurumlar arasında koordinasyon sağlayan, veriye dayalı, afet risk haritalarıyla entegre bir müdahale sisteminin kurulması,
· Orman yanıcı yükünün periyodik olarak biyo çeşitliliğe zarar vermeden azaltılması için çalışmalar yapılması,
· Orman içlerine tıbbi, hayvansal, tarımsal ya da evsel atık dökümünün tespiti ve önlenmesi için orman sınırlarında ve hassas alanlarda sabit ve hareketli kamera sistemleriyle canlı izleme yapılması
· Yanan veya yangından etkilenen ormanlık alanların orman vasfı dışında herhangi bir amaçla kullanılmasını engelleyecek şekilde yasal düzenlemelerin yapılması
· Orman yangınlarının büyük bölümü insan kaynaklıdır. Bu bağlamda, kasıtlı görülen yangınlarda caydırıcı cezalar uygulanmalı ve yangın söndürme uçaklarının sayısı arttırılması gerektiğini önemle vurguluyoruz.”
Yangın sonrası oluşan erozyonla birlikte su kaynakları da risk altında
TMMOB, yangın sonrası oluşan erozyonla birlikte su kaynaklarının da risk altında olduğunu ve bu nedenle yangın öncesi çevresel risk haritalarının oluşturulması, yangın sonrasında toprak ve su kalitesinin izlenmesi, orman içinde bulunan atıkların temizlenmesi, yangınlara müdahale yollarının ve su havuzlarının erişilebilir bir durumda tutulması gerektiğini belirtti.
Anız yakımına da dikkat çeken oda, anız yakımının yasaklanmasını ve tarım alanlarının kenarlarına yangın tampon zonları oluşturulmasını, tarımsal atıkların bertarafı ve kompost gibi sürdürülebilir yöntemlerle yönetilmesini teşvik etti.
“Plansız yapılaşma yangının yerleşimlere ulaşmasını kolaylaştırmaktadır”
Plansız yapılaşmanın yangının yerleşimlere ulaşmasını kolaylaştırdığının vurgulandığı açıklamada, şunlar kaydedildi:
“·Yanan alanların imara açılması anayasal ve yasal düzeyde açıkça yasaklanmalıdır.
· Maden Kanunu, Orman Kanunu, Kıyı Kanunu ve 2B düzenlemeleri kamu yararı temelinde yeniden ele alınmalıdır. Orman Kanunu Ek-16 ile orman sınırı dışına çıkarma uygulamalarına son verilmelidir.
· Afet risklerine dayalı mekânsal veri üretilmeli, planlama kararları bilimsel temel esaslı alınmalıdır.
· Koruma statülerine mutlak uyulmalı; imar planı değişiklikleriyle orman ve tarım alanları yapılaşmaya açılmamalıdır.
· Kırsal alanlar ve orman köyleri planlama süreçlerine dahil edilerek, temel altyapı ve koruma önlemleri belirlenmelidir.
· İmar Affı uygulamaları ile doğal ve yarı doğal alanlar kontrolsüz biçimde popülist kaygılarla kullanıma açılmış olup riskli bölgelerde mevcut yapılaşmalar/kaçak yapılar yeniden gözden geçirilmeli ve ormanlık alanlar mutlak koruma altına alınmalıdır.
· Turizm, enerji ve imar politikalarının yangın riski üzerindeki etkileri bilimsel olarak değerlendirilmeli ve sınırlanmalıdır. İklim kriziyle uyumlu planlama için İklim Yasası ile afet ve iklim uyum stratejileri kamu yönetiminin ve planlama süreçlerinin zorunlu parçası haline getirilmelidir.
· Mevcut imar yönetmeliklerine “yangın riskli bölgeler” tanımlanarak bu alanlara dair alınacak önlemler yasal hale getirilmeli; imar planı süreçlerine yangın uzmanlarının onayını gerektiren süreçler entegre edilmelidir.
· Orman köylerinde yaşayan yurttaşlarla iş birliği içinde yerel yangın ekipleri kurulmalıdır. Komşular arası koordinasyonla bitki temizliği uygulamaları yasal hale getirilmelidir.
· Orman içi ve kenarında bulunan eski maden, yol ve depo yapıları gibi terk edilmiş alanlar izlenmelidir.”
Yorumlar
Kalan Karakter: