TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, yaptığı açıklamada, küresel iklim kriziyle birleşen kuraklık tehdidine dikkat çekerek, “Yeşil Bir Gelecek İçin Bugün Harekete Geçiyoruz” dedi.
Kuraklık ve çölleşmenin, bugün dünya genelinde 165’ten fazla ülkeyi etkileyen bir kriz haline geldiğini belirten oda, açıklamasında şunları kaydetti:
"Birleşmiş Milletler raporlarına göre, bu süreç nedeniyle 2030 yılına kadar yaklaşık 135 milyon insanın göç etmek zorunda kalacağı, eğer önlem alınmazsa 2050’ye kadar üç milyardan fazla insanın benzer bir durumla karşılaşacağı, yaklaşık 1 milyar kişinin ise mecburi göç riskiyle karşı karşıya geleceği tahmin edilmektedir. Dünyada kurak bölgeler hızla genişliyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre dünya tarım arazilerinin yüzde 40’ı bozulmuş durumda ve arazi yüzeyinin yaklaşık yüzde 77’si son yıllarda daha kurak iklim koşullarına geçti. Bu değişim sonucunda 30 yıl önce 1,2 milyar olan kuru bölgelerde yaşayan insan sayısı 2020’de 2,3 milyarı aşmış durumdadır. Yaşanan her sıcak dalgası ve yağış yetersizliği, gıda ve su güvenliğini tehdit etmekte, toprakları çoraklaştırmakta ve zorunlu göçleri tetiklemektedir. Üstelik küresel ısınma hız kesmiyor, Akdeniz havzası, özellikle Türkiye gibi ülkeler iklim değişikliğinin sıcaklık artışı açısından en “sıcak noktalar” arasındadır. MGM Nisan 2024 raporu, tüm Türkiye’nin büyük bölümünde olağanüstü ve çok şiddetli kuraklık şartları bulunduğunu, nisan yağışlarının normale göre yüzde 50 azaldığını gösteriyor. Bu haritalar, ülke genelinin yüzde 70’e yakın bir bölümünün “şiddetli kuraklık” sınırında olduğunu ortaya koyuyor. Öte yandan Dünya Kaynakları Enstitüsü tahminlerine göre, 2040 itibarıyla Türkiye de çok yüksek su stresi yaşayan ülkeler arasında yer alacaktır. Tüm bu veriler, şiddetli kuraklık ve su krizi ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.”
“Kuraklık ve Çölleşmeyle Mücadele, Ancak Bugünkü Eylemlerimizle Mümkün”
Kuraklık ve çölleşmeyle mücadelenin ancak bugünden atılacak adımlarla mümkün olabileceğini vurgulayan şube, bireylerin evde ve iş yerinde suyu tasarruflu kullanmaları, damla sulama gibi verimli yöntemlere yönelmeleri ve atık suyun geri kazanılması konusunda herkesin katkı sağlayabileceğini belirtti.
Tarımda modern sulama sistemlerine geçilmesi gerekildiğini ve su kaybını azaltan basınçlı kapalı boru ve damla sulama sistemleri hızla yaygınlaştırılması gerektiğinin altını çizen oda, “Yerel yönetimler yağmur suyu toplama sistemleri, taşkın engelleme tesisleri ve yeşil koridorlar oluşturarak toprak erozyonunu önlemeli, şehir planlamasında su yönetimini temel bir unsur olarak ele almalıdır. Kurumlar ve sivil toplum örgütleri ise çiftçilere su tasarrufu ve toprağı koruma teknikleri eğitimi vermeli, okullarda ve medyada çevre bilincini artıracak kampanyalar düzenlemelidir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2023’te başlattığı “Su Verimliliği Seferberliği” kapsamında suyun daha verimli kullanılmasına yönelik projeler hayata geçirilmesi, suyun stratejik bir değer olarak görülmesi gerektiğini göstermektedir.” ifadelerini kullandı.
“Ülkemizin Kaderi Kuraklık ve Çölleşme Olmamalıdır”
Bugün atılacak her adımın yarınları belirleyeceğini söyleyen oda, her bir vatandaşın çevreye duyarlı davranması, kurumların ve yerel yönetimlerin planlı çalışmaları, bilim insanları ile sektör temsilcilerinin iş birliğinin bu krizi dönüşüme çevirebileceğini belirterek şunları kaydetti:
“Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak, “Ülkemizin kaderi kuraklık ve çölleşme olmamalıdır” diyor ve “Geleceğimiz toprakta, sudadır” mesajını haykırıyoruz. Suyumuzu ve toprağımızı korumak için bugün harekete geçerek gelecek kuşaklara yeşil, yaşanabilir bir dünya bırakacağımıza yürekten inanıyoruz.”
Yorumlar
Kalan Karakter: