Çocuklarımız, yaşlılarımız, engellilerimiz, kadınlarımız ve yoksul vatandaşlarımızdan oluşan dezavantajlı gruplar, nüfusumuzun yarısından fazlasını oluşturmaktadır.
İstanbul Planlama Ajansı’nın yaptığı araştırmalar sonucunda elde ettiği verilere göre;
- 65 yaş ve üzeri nüfus toplam nüfusumuzun %9,5 ini oluşturmaktadır.
- 50 yaşın üzerinde ve acil ihtiyaç duyduğunda yardım isteyecek kimsesi olmayan kişi sayısı 4.5 milyondan fazladır.
- Türkiye’de 2019’da %17,7 olan yoksul oranı, bugün itibarıyla %22’ye ulaşmış vaziyettedir.
- Engelli birey sayısı, toplam nüfusumuzun %10’una tekabül etmektedir.
- Çocuklarımızın çoğu yetersiz besleniyor, çalışmak zorunda bırakılıyor ve en temel haklarından yoksun bir şekilde yaşama tutunmaya çalışıyor.
Yoksulluk, 20 milyondan fazla vatandaşımızın direkt olarak maruz kaldığı ciddi bir toplumsal sorun haline gelmiştir.
Ailedeki geçimsizlik ve boşanmalar, suç oranlarının artması, eğitimsizlik, gençlerimiz arasında yayılmış olan madde bağımlılığı, ahlaki ve manevi değerlere yabancılaşma, yasadışılık, toplumdaki genel şiddet eğilimi ve huzursuzluk…
Biliyorsunuz ki; bahsettiğim bu toplumsal sorunlar çoğunlukla “yoksulluk” kaynaklıdır.
Elbette yoksulluğa sebep olan ise, yanlış yönetimdir.
Sayın Başkan, Sayın Bakanlarımız, Değerli Milletvekilleri
Aile, toplumumuzun temelini oluşturur. Son yıllarda ne yazık ki bu temelin sarsıldığını, zayıfladığını ve çökmeye başladığını görüyoruz.
Aile korunup güçlendirilmez ise toplumsal çöküş kaçınılmaz hale gelir.
Ancak bu gerçek hepimiz tarafından biliniyorken, Aile yapımızın maruz kaldığı saldırılara karşı gerekli önlemlerin alınmadığını görüyoruz.
Televizyon dizileri, gündüz kuşağı programları ve sosyal medya platformlarında özendirilen hayatlar, her gün üretilen yüzlerce içerik aile kurumumuzu yıpratmaya devam ediyor.
Çocuğu ile ilgilenmesi gereken annelerin, geçim sıkıntısı sebebiyle çalışmak zorunda bırakılması aile bütünlüğünü yerle bir ediyor.
Üstelik çalışan annelere teşvikler verilirken, herhangi bir işte çalışmayıp evde çocuklarını büyüten anneler bu teşviklerden yararlanamıyor.
Bir yandan; nüfusumuz yaşlanıyor, doğurganlığı arttırmamız lazım diyeceksiniz, diğer taraftan da kadınları anne olmaya değil de işçi olmaya teşvik edeceksiniz?
Bu tutarsızlıklarla bir yere varılamayacağı açıktır.
Ev hanımlarının mutlaka maddi ve manevi desteklenmesi gerekir.
“Aile Destek Programı” kapsamında ihtiyaç sahibi ailelere verdiğiniz harçlığı da kesiyorsunuz. Veya cumhurbaşkanının bir müjde ile bir yıl daha uzatılmasını bekliyorsunuz.
Yahu Allah aşkına ailelere verdiğiniz 1200 lira harçlığı bile çok mu görüyorsunuz?
Türkiye’de 4 milyon hanenin vereceğiniz 1200 lira harçlığa muhtaç hale gelmiş olmasından hicap duymuyor musunuz?
İzmir’de anneleri hurda toplarken, evde yanarak can veren 5 yavrumuz size hangi görevlerinizi hatırlattı sayın bakan?
Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri
Engelli kardeşlerimiz sosyal yaşama katılamıyorlar. Çünkü engelli bireyleri yok sayan bir yaşam tarzı dizayn ediliyor.
Engelli bireylere; sadece maddi yardıma muhtaç insanlar gözüyle bakıyorsunuz. Engelli aylığı verdiğinizde mesele halloluyor zannediyorsunuz.
Hayır, engelli insanlarımız dilenci değillerdir. Onlar insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmek istiyorlar.
Sokağa çıkabilmek, kaldırımda yürüyebilmek, meramlarını anlatabilmek, kamu kurum ve kuruluşlarında, özelde veya bulundukları evlerde istihdam edilmeyi istiyorlar.
Engellilerimizi sadece para verilmesi gereken düşkünler olarak görmekten lütfen vazgeçin!
İmkân sağlayalım ki sosyal yaşamda engelli bireylerimiz de aktif bir şekilde var olabilsinler.
Kaldırımlar, sokaklar, kamu binaları, köprüler, toplu taşıma araçları, istihdam olanakları, sosyal etkinlikler... bütün bunların engelli bireylerimiz için yeniden gözden geçirilmesi acil ihtiyaçtır.
Lütfen engelli bireylerimizle ilgili kararlar alırken azıcık empati yapalım. Onların ihtiyaçlarına onların penceresinden bakarak cevap verelim,
Onlara gönüllerimizi açalım zira ne güzel ifade edilmiştir;
“Gönül gözü görmeyen, can gözünü neylesin”
Yorumlar
Kalan Karakter: