İlkbaharın da başladığı Mart ayının sonunda,1600’lere kadar, Avrupa’da yeni bir yıl başlıyor diyebiliniyor. Ama Fransa Kralı Dokuzuncu Charles, 1564 yılında yeni yıl başlangıcını 1 Ocak gününe aldığını açıklıyor. Bu değişim hemen herkeseulaşmıyor. Kimileri kabul ediyor, kimileride tepki olarak eski âdetlerini sürdürüyorlar. 1 Nisan günleri yeni yıl kutlamaları yapıyorlar. Değişimi kabul edenler, eski yıl düzenini sürdürenlere “Nisan Alıkları” diyorlar ve 1 Nisan’ı “Alıklar Günü” ilan ediyorlar. Aslı olmayan yalan haberlerle onları kandırıyorlar. Yakın dost olanlar da birbirlerini sürpriz hediyelerleşaşırtıyorlar. Yıllar sonra Ocak ayının yılın birinci ayı olduğu kabul edilince; 1 Nisan, bir Fransız âdeti olarak dünyaya yayılıyor. Ve bir “şaka günü” gibigünümüze kadar geliyor.
Ben bunun aslında bir “ters işleme” olayı olduğunu düşünüyorum. Bu “ters işleme” kavramı ile neyi kastettiğimi açıklayan yeni bir örneği paylaşmak istiyorum şimdi sizinle.
İstanbul Şehir Tiyatrolarının“Vişne Bahçesi” oyununu seyrettim.Belgi Paksoy’unçevirdiği, Engin Alkan’ın başarıyla yönettiği, oyuncuların ustalıklarını esirgemedikleri oyunun,seyirci algılamasında nasıl “ters işlediğine” tanık oldum.Sovyet edebiyatının ve tiyatrosunun en önemli yazarı Çehov, “Vişne Bahçesi”oyununda Rus aristokrasisinin 19. yüzyıl sonundaçöküşünüanlatır:
Zengin ve geniş bir ailenin son fertleri,bütün servetlerini har vurup harman savurmuşlardır. Ellerinde kalan son mülk olan çiftlik evi;meşhurbüyük bir vişne bahçesiyle çevrilidir.Fakat borçlarını karşılamak üzere satılmak üzeredir. Çalışıp üretmeye alışmamış bu insanlar, kilitli kapılar ardındaki evlerinde; servetlerinin son kırıntılarını eğlencelerle tüketirken, dışarıdan isyan sesleri duyulur.Giderek çiftliğin içine kadar giren seslerin sahipleri; 17 Ekim Bolşevik Devrimi(yani “Yeni Rusya”)sadece vişne bahçelerini değil, şaşaalıhayatlarını da bitirecektir.
Buraya kadar her şey güzel… Bu tema, sergilendiği yıllarda övgü doruğuna çıkmış; pek çok ülkede sahnelenip etkili olmuştur. Türkiye’de de (kalabalık oyuncu kadrosu ve pahalı dekor-kostümler gerektirdiği için) sadece ödenekli tiyatrolarımızda sahnelenebilen bu muhteşem oyun, günümüzde sergilendiği zaman “ters işliyor”… Şöyle:
Sahnede boş hayatlarını seyrettiğimiz zenginler, şimdi ülkemizde egemen siyasetin “elitler” diye aşağıladığı kesim olarak algılanıyor. Dışardan sesleri duyulanlar ise, o siyasetin hayalinde “Yeni Türkiye” diye adlandırdığı oluşumun temsilcileri…
Yorumlar
Kalan Karakter: