Antalya Ticaret Borsası (ATB) Ağustos Meclisi, Meclis Başkanı Hüseyin Cahit Kayan başkanlığında toplandı. Ekonomik değerlendirmelerin yanı sıra sektörel konuların gündeme geldiği Meclis’te, üyeler yönetimin bir aylık çalışmasıyla ilgili bilgilendirildi.
DESTEK KARARLARI GEÇ AÇIKLANDI
Ali Çandır, "Her sene dile getirdiğimiz gibi bu sene de, üreticilerimizin temel beklentilerinden olan tarımsal desteklemelere ilişkin karar geç açıklanmıştır. Halbuki ticaret erbabı olarak bizlerin ve üreticilerimizin temel beklentisi destek ödemelerinin ekim yapılmadan önce ve üretim deseni oluşturmaya yardımcı olacak şekilde açıklanmasıdır. Keza bu ödemelerin zamanında ve toplu olarak yapılması da diğer bir beklentimizdir" diye konuştu. Dünya uygulamaları ile uyumlu olmak ve küresel ticarette sorunlarla karşılaşmamak için mevcut tarımsal destek ve teşvik yapısının, kırsal kalkınma ve sosyal yardım politikalarıyla bütünleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Ali Çandır, "Böylece hem insanlarımızın kırsalda yaşamasını motive edebilir hem de tarımsal üretim performansımızı artırabiliriz" dedi.
TARIMA 15 YILDA 100 MİLYAR DSTEK
Çandır, tarıma son 15 yılda toplam 100 milyar TL’nin üzerinde bir destek sağlandığını bunun ciddi bir rakam olduğunu belirterek, "Kırsal kalkınmaya ve sosyal yardımlara yönelik ödemeler ise bu miktarın da üzerindedir. Hal böyleyken tarım topraklarımız, rekabet kabiliyetimiz, istihdamımız, kırsal nüfusumuz azalmakta buna karşın sosyal yardım miktarımız artmaktadır. Harcadığımız onca paraya rağmen ortaya çıkan bu sonuç attığımız taşın ürküttüğümüz kurbağaya değip değmediğini bize ciddi olarak düşündürmektedir. Öteden beri dile getirdiğimiz gibi bu üç kavram, ayrı ayrı değil toplam bir stratejinin ayrılmaz unsurları olarak görülmelidir. Gelişmiş dünyada rekabetçi ve sürdürülebilir büyümesini, bu strateji bütünselliği üzerine kurmaktadır” dedi.
KREDİLERİN BÜYÜMEYE ETKİSİ AZALDI
Son 10 yıldaki tarımsal büyüme, tarımsal kredi ve tarımsal istihdam ilişkileri incelendiğinde performansın güç kaybettiğinin, kredi-büyüme ve kredi-istihdam etkisinin giderek zayıfladığının görüldüğünü söyleyen Çandır, "Özellikle son üç yılda aldığımız tarımsal kredilerin, tarımsal büyümemize etkisinin yüzde 25 oranında, tarımsal istihdama etkisinin ise yüzde 50 oranında azaldığını görmekteyiz. Yani bu yıl kullandığımız krediyle yarattığımız büyüme, üç yıl önce kullandığımız krediyle yarattığımız büyümenin yüzde 75’i kadardır. Diğer taraftan bu yıl kullandığımız krediyle yarattığımız istihdam, üç yıl önceye göre yarı yarıya azalmış durumdadır" diye konuştu.
YATIRIM KREDİLERİNE AĞIRLIK VERİLMELİ
Çandır, geçen yıl kullanılan 100 TL’lik kredinin 60 TL’sinin önceki borçlara, 33 TL’sinin cari giderlere ve 7 TL’sinin de yatırıma ayrıldığını kaydeden Çandır, "O dönemde kullanılan kredilerin bu kompozisyona sahip olmasının ancak anlık bir iyileşme ve rahatlama yaratacağını ve büyümeye etkisinin zayıf olacağını belirtmiştim. Aradan geçen bir yılda kullandığımız kredilerle yarattığımız büyüme ve istihdam bağının giderek zayıflıyor olmasından endişe duyduğumu belirtmek isterim. Bu eğilimin devam etmesi halinde kullandığımız krediler artsa bile, kumda patinaj çeken otomobil misali, büyüme ve istihdam yaratma kabiliyetimizin daha da zayıflayacağı uyarısını yapmayı görev bilirim. Özetle, kredi-büyüme ve kredi-istihdam ilişkisi zayıflamakta, tarımsal destekler ise sektörde kalışı motive edememektedir. Sektörümüzün bu sarmaldan çıkışı için uzunca bir süredir dile getirdiğim birbirleriyle ilişkili iki temel önerim bulunmaktadır. Bunlardan ilki; tarımsal desteklerin kırsal kalkınma ve sosyal yardım politikalarıyla bütünleştirilmesidir. İkincisi ise; ortalama bir yıl vadeli işletme kredilerinin yanı sıra en az 5 yıl vadeli sektörel yatırım kredilerine ağırlık verilmesidir" diye konuştu.
DAHA ÇOK MESAFE VAR
Son 10 yıldır Yöresel Ürünler Projesi’yle ilgili yürütülen çalışmaları sonucunda ülke olarak yöresel ürünler hakkında daha fazla bilgilendiğimizi ve ilgilenmeye başlandığını söyleyen Çandır, "Yöresel ürünler projemizin etaplarından biri olan YÖREX ile 2009 yılında 110 civarında olan coğrafi işaretli ürün sayımız bugün itibari ile 200’ü, başvuru aşamasında olan ürün sayımız ise 350’yi aşmıştır. Bu artışa rağmen yöresel ürün potansiyelimizin sadece yüzde 20’sine coğrafi işaret kazandırmış olmamız, bu uğurda alınacak çok mesafemiz olduğunu göstermektedir" diye konuştu.