Antalya Ticaret Borsası (ATB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır sözlerine bu ay vefat eden Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halil BÜLBÜL’ün annesi Hikmet Bülbül ve elim bir kaza sonucu hayatını kaybeden Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ve Antalya Organize Sanayi Bölgesi (AOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar’a başsağlığı dileyerek başladı.
2019 yılında OECD ve FAO tarafından hazırlanan rapora değinen Başkan Çandır: "Hatırlayacağınız gibi 2019 yılında OECD ve FAO, “2019-2028 Tarımsal Görünüm” isimli ortak bir rapor hazırladı. Özünde dediler ki dünyada önümüzdeki 10 yılda tarımsal tüketimin yıllık %1 ve üretimin de %1.2 artacağını öngörmekteyiz. Esasen her yıl bu görünüm raporunu güncelliyorlar. Bu öngörünün ilk 5 yılı dünyada gerçekleşti. Ancak bizdeki gerçekleşmeler oldukça karışık seyretti. Örneğin son 5 yılda tarımsal üretimimiz ton olarak %17 arttı (117.3 milyon tondan 136.9 milyon tona yükseldi). Bu artış, tarım alanlarımız arttığı için değil (aksine %5 azalmıştır.), büyük ölçüde verimlilik artışı ve üretim deseni değişimden kaynaklanmıştır. Bu sayede dünya öngörüsünden yüksek artış sağlanmıştır. Ancak dünya tarım ve gıda ürün fiyatları bu dönemde %20’den fazla düşerken bizde inanılmaz artışlar göstermiştir. Yani dünyada üretim artışı tüketim artışından fazla olduğu için ve diğer sebeplerle fiyatlar düşerken bizde üretim artışına rağmen fiyatlar yükselmiştir. Bu açmazı; sektörümüzün yüksek kar hırsı ile açıklamak; hedef saptırmaktan ve kafayı kuma gömmekten başka bir şey değildir. Çünkü TÜİK verileri bile bu tespitimizi destelemektedir. TÜİK verilerine göre son 5 yılda; Tüketici fiyatları (TÜFE) yani talep enflasyonu %398, üretici fiyatları (YiÜFE) yani maliyet enflasyonu %610 artmıştır. Dolar ise %600 yükselmiştir. Benzin %523, motorin %587, elektrik yapılan son zamla %313 yükselmiş, tarımsal üretici fiyatları %575 ve tarımsal girdi fiyatları ise %470 yükselmiştir” dedi.
ANKETTEN BAHSETTİ
ATB meslek komitesi üyeleriyle yaptıkları anketten bahseden Başkan Ali Çandır; “Ocak ayında ve bu ay içerisinde meslek komitesi üyelerimizle yaptığımız anket çalışmalarında da benzer ticari değerlendirmeler ile karşılaştık. İş hayatının içinde yaşayan ve sahada olup biteni bire bir gözlemleyen üyelerimizin yaşadıklarını ve değerlendirmelerini özetle sunuyorum. Önümüzdeki 6 ayda daha iyi ekonomik koşulları bekleyenlerin oranı ülkemiz için %11 ve Antalya için %9 düzeyindedir. Kendi ticaretinin yılsonu itibariyle miktar olarak artacağını bekleyenlerin oranı %22 iken ciro hacimlerinin enflasyonun üzerinde artacağını bekleyenlerin oranı ise %11 düzeyindedir. Maliyetlerinin ilk 6 ayda enflasyonun üzerinde arttığını belirtenler %91 iken yılsonunda enflasyonun üzerinde maliyet artışı bekleyenler %70’tir. İlk 6 ayda borçlarının enflasyonun üzerinde arttığını belirtenler %61 iken yılsonu için artış bekleyenlerin oranı %55’tir. Yine ilk 6 ayda alacaklarının enflasyon üzerinde arttığını belirtenler %45 iken yılsonunda enflasyon üzeri artış bekleyenlerin oranı %54’tür. Üyelerimizin ilk 6 ayda karşılaştıkları en olumsuz durumun maliyet artışı ve enflasyon olduğunu belirtenlerin oranı %80 düzeyindedir. Bütün resmi rakamlardan ve iş hayatının içinde yaşayanların değerlendirmelerinden açık, berrak ve net bir sentez yapmak gerekirse; Tarımsal faaliyette bulunanlar, maliyetlerini karşılayamama pahasına üretimlerini artırmıştır. Tarımsal faaliyette bulunanlardan ilave sermaye ya da borçlanma olanağı bulamayanlar sektörü terk etmek zorunda kalmıştır. Tarımsal faaliyette bulunanlar, kendi çabaları ve öngörüleriyle üretim deseni değiştirmek zorunda kalmıştır. Tarımsal faaliyette bulunanlar, bu faaliyetlerini destekleyecek yan işlere yönelmişlerdir. Tarımsal faaliyette bulunanlar, tarımsal destekleme ve teşviklerden umudunu kesmiştir. Tarımsal faaliyette bulunanlar yeni arayışların ve ayakta kalma çabalarının son raddesinde bulunmaktadır” diye açıkladı.
ÇIKIŞ YOLU ARIYORUZ
Yaklaşık 1.5 yıldır rasyonel ekonomi politikaları uygulama modelinde olunduğunu belirten Çandır: “Bu süre içinde talebin soğutulması yoluyla mevcut darboğazdan bir çıkış yolu arıyoruz. Ancak büyümeden taviz vermiyoruz. Üstelik temel tespitimiz, enflasyonun talep odaklı olduğu yönündedir. Halbuki biraz önce paylaştığım TÜİK verileri ve anketlerimizin sonuçları, enflasyonun açıkça maliyet odaklı olduğunu gösteriyor. Yani temel tespitimizde bir hata yapıyoruz diye düşünüyorum. Esas olan maliyet yapımızdaki yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar başta olmak üzere aşırı yükselişleri dizginlemektir. Bunu yapmaya ne zaman başlayacağız diye politikaları ve uygulamaları izliyoruz” dedi.
2025 YILI 2024’TEN DAHA ZOR
Bu yıl dünyadaki ve ülkemizdeki kurumların ülkemiz için büyüme tahmini ortalama %3.6 civarında olduğunu söyleyen Çandır: “ 2025 yılında ise %2.7 büyüme beklemektedirler. Yani 2024 yılından daha zor bir yıl bizi beklemektedir. Dünya ve gelişmekte olan ülkeler ortalamasının oldukça altında bir büyüme öngörüsü ile karşı karşıyayız. Demek ki 2024 ve 2025 yıllarında nispi olarak aşırı yüksek faiz vermeye devam edeceğiz. Bu durum, kredi kullanmak zorunda olan iş dünyası için dayanılmaz bir ortam hazırlayacaktır. Söz konusu dünya ve ülkemiz kurumlarının öngörüleri tutturulacaksa acil olarak iş dünyasının sürdürülebilir kredi olanaklarına kavuşturulması gerekir. Aksi halde sizlerle uzun bir süredir paylaştığım gibi daha önce görülmedik oranlarda borç ödeyememe ve şirket kapanma verileriyle karşılaşabiliriz. Nitekim son açıklanan Haziran ayı şirket kapanma ve kurulma verileri bu tehlikeyi yine gündeme getirmiştir. Ticaretin işleyişi bakımından öncü göstergelerden biri olan çekle işlem hacmi yılın ilk yarısında yıllık olarak kentimizde %70 artarken ülkemiz genelinde %84 artmıştır. Yani kentimiz aslında reel olarak ticaretini artıramamıştır. Aynı dönemde karşılıksız çek tutarı kentimizde %422 artarken ülkemiz ortalaması %255 artmıştır. Protestolu senet tutarı ise kentimizde %369 artarken ülkemiz ortalaması %182 artmıştır. Kurulan-kapanan şirket verileri de bu dönemde kentimiz için ülke ortalamasına göre aleyhte seyretmeye devam etmiştir. Kurulan şirketler kentimizde %-40.4 azalırken ülkemizde %-29.9 azalmış, kapanan şirketler ise kentimizde %21 artarken ülkemizde %8.3 artmıştır. Kentimizin haziran ayı ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre %0,7 azalarak 167 milyon dolar olarak gerçekleşti. Yılın ilk yarısında ise %0,6 azalışla 1 milyar 92 milyon dolar ihracat gerçekleşti. İhracattaki bu gerilemede yaş meyve ve sebze sektöründeki düşüş etkili oldu. Kentimizin haziran ayı yaş meyve ve sebze ihracatı, geçen yılın aynı ayına göre %8 azalarak 47 milyon dolar olarak gerçekleşti. Yılın ilk altı ayında ise geçen yılın aynı dönemine göre %11 azalarak 361 milyon dolar olarak gerçekleşti.”
Yorumlar
Kalan Karakter: