Geçtiğimiz yaz, bir ‘oyun yazma kampı’ yaptım. Çünkü ciddi biçimde yoğunlaşmam gereken, Einstein’ın yaşam öyküsünü yazacaktım… Hem kendisinin hem başka uzmanların imzasını taşıyan birçok kitap okudum. Pek çok internet sitesinde araştırmalar yaptım. Bu vesileyle okuduğum bir romanı, size de önermek istiyorum. Adı: ‘Tanrı’nın Formülü’…
Roman; İsrail Devleti kurulduktan sonra ilk Başbakan olan David Ben Gurion’un, Amerika’daki evinde Einstein’ı ziyaretiyle başlıyor. Princeton’daki evin bahçesinde yapılan sohbetin, hayal edilen konusunun çevresinde gelişen olaylarla serüven akıp gidiyor. Amerikan ve İran gizli servisleri; konuşulduğu varsayılan konunun Einstein’ın el yazısıyla tutulmuş notlarının peşine düşüyor. Giderek heyecan dozu artıyor...
Naçizane görüşüm: Yazar biraz Dan Brown etkisinde kalmış gibi, ama zayıf bir öykünme değil. Sayfaları merakla çevirtiyor okura. ‘Tanrı’nın Formülü’ romanı kahramanı Thomas’ın, Dan Brown romanlarındaki Simge Bilim Uzmanı Langdon’a benzer bir mesleği var: Kriptografi ve Şifre Uzmanı…
Yazar José Rodrigues Dos Santos, Portekizli bir gazeteci yazar. Savaş muhabirliği yapmış. BBC ve CNN için haberler hazırlamış. Portekiz Devlet Televizyonu’nda ana haberleri sunmuş. Romanları birçok dile çevrilmiş... Sözün burasında, tadımlık bir alıntı yapmadan olmaz… 408 ve 409’uncu sayfalarda, Tibetli rahip Tenzing Thubten, romanın iki başkarakteri Portekizli Thomas ile İranlı Ariana’ya doğu mistisizmi ile batı biliminin paralel olduğunu anlatıyor:
“…Einstein’ın, bir Yahudi bile olsa, dindar bir adam olmadığını aklınızdan çıkarmayın… Evrenin ardında yatan metafizik bir şey olduğuna inanıyordu ama bunun İbrahim’e oğlunu kurban etmesini emreden Tanrı olmadığından emindi. Einstein, zalim bir kudrete değil de, hayranlık uyandıran bir ahenge inanırdı. O kutsal bir varlığa değil de, zeki bir mevcudiyete inanırdı. Antropomorfik bir tanrıya değil de, evrensel bir güce inanırdı. Ama bunu İncil’de bulması mümkün müydü? Mukaddes Yahudi kitabını inceledikçe cevabın Yaratılış içinde başka bir yerde bulunduğunu düşünmeye başladı, özellikle de altı günde yaratılma meselesi yüzünden... Her şeyin altı günde yaratılması mümkün müydü?”
Ariana, karşı soru soruyor ve bir yorum yapıyor: “Her şeyle neyi kastediyorsunuz? ‘Büyük patlama’ ile ilgili hesaplamalar her şeyin ilk anda yaratıldığını söylüyor... İlk saniye geçtiğinde evren milyonlarca kilometre yayılmıştı... Süper kuvvet, çekim kuvveti, baskın kuvvet ve elektro zayıf kuvvet haline gelmişti…”
Rahip şu karşılığı veriyor: “Buradaki ‘her şey’ ışık, yıldızlar, dünya, bitkiler, hayvanlar ve insanlar olarak anlaşılmalıdır. İncil, insanın altıncı günde yaratıldığını söylüyor…”
Yorumlar
Kalan Karakter: