Yeryüzünde hiçbir insan evinden, yurdundan uzak düşmesin. Yeryüzünde hiçbir insan kurşunlardan, bombalardan kaçmak zorunda kalmasın. Yeryüzünde hiçbir insan can derdine düşmesin, yavrularını korumak zorunda kalmasın, açlıkla yüz yüze gelmesin. Türkiye’ye sığınan Suriyeliler’in büyük çoğunluğu bu durumda.
* * *
Olması gereken neydi? Gelen herkesin kayıt altına alınması, sağlık, beslenme, barınma, eğitim ve güvenlik hizmetlerinin yerleştirildikleri kamplarda verilmesi. Türkiye’de yakınları olan ve geçimlerinin sağlanacağı güvencesi alınanlardan başlayarak kontrollü şekilde kamplardan ayrılmaya izin verilmesi. O zaman çocuk felci hortlayacak diye korkmazdık. O zaman işsizler, boğaz tokluğuna kayıtdışı çalışan Suriyelilere kıl olmazdı. O zaman doğu illerinde ikide bir Suriyelilere,‘küçük çocuğa cinsel taciz’ çamuru atılmazdı. O zaman Manavgat’ta trafikte çıkan kavga, olaydan haberleri bile olmayan Suriyelilerin üzerine yıkılıp linç girişimi olmazdı.
* * *
Şimdi önümüzdeki tabloya bakalım. Sığınmacılar, açlık sınırının altında yaşam savaşı veriyor. Metruk evlerde, kovuklarda geceliyor. İstanbul sokaklarında el kadar çocuklar, kucağında çocuklarıyla kadınlar dileniyor. Üstte yok, başta yok. Her gün yeni bir acı fotoğraf. Yerden bulduğu simit parçasını yiyen kadın. Otobüsün egzoz borusuna ellerini uzatmış, ısınmaya çalışan çocuk… İnsan hakkını savunacaksak, buradan başlamalıyız bence.
* * *
Antalya’da gelecek yıl G20 zirvesi, ondan sonraki yıl Expo 2016 yapılacak. Üst düzey güvenlik önlemleri almak gerekecek. Her yıl ortaya çıkan bir kriz ile zaten her daim sınava tabi olan turizme zarar vermeden alınması gereken önlemler… İşe bir de bu yönden baksak…
Yorumlar
Kalan Karakter: