TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman SÖNMEZ, “Deprem felaketinde yitirdiğimiz canlarımızın yasını tutuyor, binlerce vatandaşımızın yaralarını sarmaya çalışıyoruz. TÜRKONFED olarak 30 federasyon ve ulusal-uluslararası 300’ü aşkın üye derneğimizle acil ihtiyaçların karşılanmasından barınmaya, büyük bir dayanışma ruhu sergiliyoruz” dedi. SÖNMEZ, “Deprem bölgesinde istihdamı hem çalışan hem de yatırımcı için cazip hale getirecek ilçe bazında “Mega Teşvikler”, brüt asgari ücretin net olarak ödenmesi, enerji maliyetinin yarısının en azından 18 ay için devlet tarafından sübvanse edilmesi, işletmelerin sermaye ihtiyacının da özel KGF kredisi ile karşılanması için çok yönlü destek mekanizmalarının devreye alınması gerekiyor. Devletimiz kredi ve teşvikler ile bölgeyi yeniden canlandırmaya çalışıyor ancak ilk etapta karşılıksız desteklerin ve hibelerin verilmesi önemli. Bu destek, traktörü enkaz altında kalan çiftçimizden atölyesindeki teçhizatlarını kaybeden küçük işletme sahibine kadar herkesi kapsamalıdır” diye konuştu.
“Antalya rakiplerimizin gerisinde kalıyor”
Antalya’nın Akdeniz’in en önemli ekonomik merkezlerinden biri olduğunun altını çizen SÖNMEZ, “Antalya, GSYH’nın yaklaşık yüzde 3’ünü karşılarken; BAKA (Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı) bölgesindeki toplam üretimin de yüzde 82’sini gerçekleştiriyor. Antalya’nın turizm, tarım ve ticaret olmak üzere üç sütun üzerinde yükselen ekonomisine son dönemlerde sanayi faaliyetleri ve yazılım sektörü de gelişimleriyle destek veriyor. 2022 yılında İstanbul’dan sonra en fazla turistin ziyaret ettiği ikinci kentimiz olan Antalya (15 milyon 280 bin turist), gecelik konaklama ve kişi başı harcamada da ülke ortalamasının üstünde yer alıyor. 2019’da 80 dolar olan gecelik kişi başı turist harcamasını, 2022 yılında 98 dolara yükselterek; ortalama yüzde 60’lık otel doluluk oranıyla, pandemi dönemi öncesine kıyasla bir sıçrama yaratmış görünüyor. Bütün bu olumlu gelişmelere rağmen kişi başına turizmde yarattığımız katma değer, rakiplerimiz olan İspanya, İtalya ve Yunanistan gibi ülkelerin gerisinde kalıyor. İspanya’da turist başına gecelik harcama 162 dolar olurken, ülkemizde bu rakam sadece 89 dolar. Geceleme ve konaklama sayısını artırmak, kişi başına harcamada katma değer yaratmak ve turizmi bir alana değil kentin geneline yayacak bir planlama ile daha nitelikli bir noktaya taşımak gerektiğine inanıyoruz. Antalya, Türkiye’nin ihracatına ve katma değerine büyük bir katkı yapma potansiyeli taşıyor. Her şeye rağmen büyük bir ihracat potansiyeli olan Antalya, 2022 yılında en çok ihracat yapan iller arasında ilk 20’de yer almıyor. Tüm bu veriler, çok büyük bir potansiyeli heba etmememiz gerektiğini gösteriyor. GSYH sıralamasında 7. sırada olan Antalya, lojistik ve coğrafi avantajlarını kullanarak katma değerli sanayi üretiminde de öne çıkabilir” dedi.
“Verimlilik ve katma değerden uzaklaştığımız bir ekonomik tablo var”
“Dünya ekonomisinde uzun dönemdir büyümede sorun yaşanıyor” diyen SÖZNMEZ, konuşmasını şu şekilde sürdürdü “Ülkemiz, 2022 yılında yüzde 5.6’lık bir büyüme kaydetse de bu büyüme, toplumsal refah artışına hizmet etmediği gibi yoksullaştıran bir büyüme de yaratıyor. İthalatımız, ihracatımızdan daha fazla artarken; yüksek teknolojili ürün ihracatında yüzde 3’lerde patinaj yapıyoruz. Üstelik benzer bir patinajı, 2 doları aşamayan birim başı ihracat değerlerimizde de görüyoruz; kısacası verimlilik ve katma değerden uzaklaştığımız bir ekonomik tablo karşımızda duruyor. Geçtiğimiz ay açıklanan Ocak 2023 verisine göre perakende satışlarında yüzde 5.4’lük bir artış yaşanırken, sanayi üretimi artışı yüzde 1.9’da kalıyor. Enflasyon yüzde 50.5 ama gıda enflasyonu yüzde 70’lerde. ÜFE yüzde 76’ya gerilemiş ama elektrikte yüzde 150, enerji fiyatlarında yüzde 130’luk artış devam ediyor. Bütçe Gelir-Gider, Politika Faizi-Reel Faiz, ÜFE-TEFE, Yatırım Harcamaları-Tüketim Harcamaları arasındaki makaslar da ekonomide timsah ağzı gibi açılıyor. Yani gerçeklikle ilişkisini kaybediyor. Finansman kanalları kapanırken, yüksek ülke risk primimiz, yurt dışından daha yüksek faizle borçlanmamız anlamına geliyor. Resmi verilere göre işsizlik rakamları gibi enflasyonun artış hızı da düşüyor. Geniş tanımlı işsizlik ve genç nüfus işsizliği yüzde 20’lerdeyken, enflasyon da yüzde 50,5… Buna karşın İTO ve ENAG verileri ile aradaki makas neredeyse 2 kata çıkıyor. Öte yandan TÜİK’in açıkladığı 19-25 yaş arası gençlerimizin yaklaşık 300 bini, son üç yılda gelecek hayallerini yurt dışında aramak için gidiyor. Hane halkı tüketiminin yüzde 5 arttığı ancak sanayi üretiminin yüzde 0.5 azaldığı bir ülkede, haliyle kazandığından daha fazla harcayan ve üretmeden tüketen bir topluma doğru evriliyoruz. Özetle, faiz oranları düştü ama üretim artışı sınırlı, kapasite kullanımı kriz yılları hariç tarihsel düşük seviyelerde ve yatırım iştahında da azalma görülüyor. Talep kaynaklı bir büyüme yaşanırken, reel gelir düşüyor, tüketim artıyor, cari açık yeniden tarihsel düzeyde, bütçe açığında da artış yaşanıyor. Her zaman söylediğimiz gibi, ülkemizin üretim temelli, yüksek katma değerli, yüksek teknolojiyi kullanan, çevreci, insan ve sanayi odaklı bir ekonomik modele yani yeni bir hikâyeye ihtiyacı var” dedi
Esmanur Karabakla
Yorumlar
Kalan Karakter: