Taşıdıkları vebali üzerlerinden atmak adına yaptıkları, her seçim sonucunda ‘Ama bakın oyumuzu arttırmışız’ söylemleri iktidarın ekmeğine yağ sürmekten öte bir kazanç sağlamamıştır.
7 Haziran seçimlerine fazla bir zaman kalmadı…
Türkiye adeta bıçak altında seçimlere giriyor.
Kimileri, yine AK Parti’yi tercih edebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın devlet başkanı olmasını, Anayasa’nın değişmesini, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin geride kalan 90 yıllık kısmını reklam arası olarak bilinmesini isteyerek, oyunu kullanabilir…
Demokrasi çoğunluk der. Biz de çoğunluğun tercihlerine saygı duymaktan öteye gidemeyiz.
Ama;Türkiye’nin artık böyle gitmesini istemeyenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar çok…
Ülkesinde özgürlükler olsun, demokrasi olsun, ülkesi gerçek anlamdahukuk devleti olsun; terör örgütleri ve cemaatlerle, paralellerle hiç bir teması kalmasın isteyenler de var.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin saygın üyesi olmasını, kadınların dövülmediği, çocukların polis fişeği, gençlerin polis tekmesi ile ölmediği; her şeye rağmen böyle olaylar meydana geliyorsa, yapanın yanına kalmadığı, yolsuzluk iddialarının yargılanmadan aklanmadığı, demokratik parlamenter rejimin yerleşerek sürmesini, Türkiye’nin bu şekle gelmesini isteyenler de var.
Bu istekler varken özellikle muhalefet partileri, CHP ve MHP’nin kulağını, gözünü kapamaması lazım. Özellikle partide önemli düzeylere gelmiş insanların kendi hesapları yerine ülkesinin ve partisinin geleceğini düşünme zamanı gelmiştir.
Türkiye’de ve özellikle de Antalya’da muhalif olmak çok zordur. Zorluğu olduğu kadar önemlidir de. Bu sorumluluk beraberinde bireysellikten uzak, birlikte hareket etme sürecine ihtiyaç duyar. Bu ihtiyacın tam zamanıdır.
Şimdi, ben değil, biz deme zamanıdır. Aksi takdirde aynaya bakmayı bilmeyen siyasetçilerin, 8 Haziran sabahı sorunu başkalarında arama gibi ne nedeni olmalı, ne de cesareti…
Yorumlar
Kalan Karakter: