Kimsenin;
Bırakın cesaret etmeyi.
Aklının ucundan bile geçmesine izin vermediği..
Bu nedenle de hiç olmayan olacak Antalya tarihinde.
Yanılmıyor, yanıltılmıyorsak.
İlk kez bağımsız bir adayı olacak Antalya’nın..
Kazanır, kazanamazı zamanın göstereceği..
…
Eğer o isim dışında bir başkası bağımsız milletvekili adayı olsaydı..
Öküzün altında aranan buzağı misali, bin bir yorum üretilirdi..
Hepsi de olumsuzluk içeren..
Ama bağımsız aday, ‘’Efsane Başkan’’ olarak nam salan Hasan Subaşı olunca..
Yapılan, yapılacak olan yorumlar da olumsuzluktan, ‘’acaba’ya evriliyor..
Doğru ya..
Kendini liste sıralamasında önlere taşıyacak onca parti varken..
Neden, niçin bağımsız aday?
Amaç, üzüm mü yemek, bağcıyı mı dövmek?
….
Akıllı, entelektüel, insani ilişkileri sıcak..
Politik deneyim ve birikimi yoğun..
Attığı adımların götüreceği yeri çok iyi bilen..
Belediye başkanlığı yapmış.
Nasıl olur da bağımsız adaylığı seçer?
Hem de Antalya gibi bir turizm kentinde..
İnsanların güdümlenemediği..
Bir işaret, bir çift söz..
Küçük bir ima ile..
‘’Hurra’’ diyip, oyunu kullanacak kapı kulları yok..
Demokratik siyasi gelenek kültürü olan Antalya’da..
Ne kadar karizmatik olursa olsun, seçilecek oy almak o kadar kolay değil.
Ya feodal ilişkinin yoğun olduğu bölgeler olacak..
Ya da, on binlerce insanın vazgeçilmezi.
Seçmenlerin, ayrıştırılıp, olmazsa olmazı kendi partileri yaratılan günümüz ortamında..
Öncelik bağımsızın olabilirmi?
…
Tüm bunları ve daha fazlasını Subaşı’nın çok daha iyi bilip, farkında olduğuna eminiz..
Geriye mesaj kalıyor..
Kime, kimlere, neden, niçin ve neyin mesajını vermek istiyor?
Yoksa, durduk yere..
Riskli, hem de oldukça riskli bir seçime niçin girsin?
Zaman, para, pul harcanacak..
Ardında parti olmadığı için, diğer adaylardan bin kat fazla efor harcamak zorunda kalacak..
…
Yoksa, bağımsız adaylıkla vereceği mesaj, kazanmaktan daha mı evla?
Gerçekten düşünce buysa..
Hasan Subaşı olma ayrıcalığı olacak.
O ayrıcalığın ayırtına varılması önem kazanacak.
Bağımsız adaylığını;
-Siyasi partilerde aday belirleme sürecine tepkiyi..
-Milletvekillerini parti liderleri yerine partililerin belirleme arzusu..
-Milletin belirlediği adayların meclise taşınması halinde, halk iradesinin meclise yansımış olacağının inancı..
-Parti ve lider sultasına karşı olanların,
-Baraj sistemi ile seçmen oyların heder olduğunu düşünenlerin.
-Konulan barajlarla halk iradesine ipotek konulduğuna inananları.
-Halk adına, halkın ciddiye alınmamasına tepkili olanları..
-Her oyun değerlendiği ‘geçmişte bir dönem olduğu gibi’ bir seçim sistemi arzulayanları.
Bir anlamda, uyandırıp, kendilerine gelmesi mi amaçlanan?
‘’Madem öyle, işte böyle’’ diyerek..
Halkı hiçe sayıp, ciddiye almayanlara bir ders verme ortamı yaratmaya çalışarak, toplumsal, önemli bir işlevin misyonluğunu mu üstlenecek?
Hasan Subaşı.
Başka türlü ne olabilir?
Zaman gösterecek.
…
Danışma kurulu oluşturması..
Türk-İş, Kent Konseyi, sivil toplum örgütlerinin, yaptığı ilk toplantıya katılmaları..
İşin oldukça ciddi tutulduğunun göstergesi..
Gündeme bomba gibi düşecek mi?
Dengeleri, hesapları ne kadar, nereye kadar değiştirebilecek?
Zamanla ortaya çıkacak..
Bu arada;
Sayın Hasan Subaşı’nı bire bir tanımıyoruz.
Hiç görmedik, tanışmak kısmet olmadı..
Gazete demeç ve fotoğrafları ve anlatılanları bilmenin ötesinde..
Biline istedik.
Genel
11 Şubat 2015 - 08:21
Su Başı...
Resmiyet kazandığında, ilk olacak..
Genel
11 Şubat 2015 - 08:21