Ekranda yer bulamazsan, sosyal medyadan cevapla…
Aman ha susma!
Gündem çook meşgul! Çokk…
Her ne kadar Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasında gibi görünse de Saray’la Davutoğlu arasındaki doğal gerginliğin su yüzüne çıkmış hali bu…
Maddenin 3 hali gibi… Sıvı, gaz, katı. Su ister buhar, ister sıvı, ister buz olsun sonuç itibariyle su, sudur değil mi?
Bu günlerde siyaset de aynen bu şekilde işliyor. Sadece algıda farklı görüntü veriliyor.
Bir yönetim sisteminin değiştirilmesi arzusunda olanlar ile hayır diyenlerin Ortadoğu çatışma modeline uygun olarak başkaları üzerinden yürüttüğü kavga.
Kimileri tarafında umulan ve beklenen bir süreç…
Başlangıcı, Abdullah Gül’ün seçiminde yaşanan krizin bir daha yaşanmaması gibi bir gerekçeyle Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin anayasa değişikliği.
Beğenelim ya da beğenmeyelim 82 Anayasası ile tarif edilen modelin doğasına aykırı değişiklik.
Yama bir düzenleme, bozulan doku bütünlüğüne verilen reaksiyon.
Kim haklı?
Haklı ya da haksız yok.
Nasreddin Hoca fıkrası gibi “Sende haklısın!”
Sistem bütün halinde tarif edilemezse; uyumlu, dengeli kontrol mekanizmaları iyi oluşturulmuş, güç unsurları iyi dağıtılmış bir yapı gerçekleştirilemezse vay halimize.
Cumhurbaşkanı 400 milletvekili istiyor.
Mümkün mü? Şuanki koşullarda, sanmıyorum.
Bülent Arınç’ın tepkisiyle sembolleşen anlayış böyle bir başarı istiyor mu?
Buna de cevabım; sanmıyorum.
Seçmen ne diyecek,
Cumhurbaşkanı haklı diyenler kime oy vermeli?
Peki, Arınç’ın temsil ettiği anlayış haklı diyenler kime oy vermeli?
İki soruya da verilecek cevap aynı parti ise seçmenin bu açmaza tepkisi nasıl olacak?
Gelinen bu noktada sistemdeki yapısal uyumsuzluktan bütünüyle bağımsız olarak sadece istikrar arzusuyla hareket eden seçmen oyunu kime vermeli?
Sanırım bu defa gerilim de algı da kontrollü yönetilip yönlendirilemiyor.
Ya da bunca yaşananların üzerine bir bardak soğuk su için gitsin…
Yorumlar
Kalan Karakter: