Hem de hiç mi hiç şık olmadı.
Ne kadar arzulanırsa arzulansın.
Didinilsin.
Çırpınılsın.
Olmuyor.
‘Nuh’ diyor. ‘Peygamber’ demiyor.
Uzlaşma.
Yan yana gelme.
Affetme.
Unutma.
Hele de hoş görme.
Bunların hiçbirini yanından, yakınından geçirmek istemiyor sanki.
‘’Ben.’’
‘’Ben ne dersem o’’
‘Ben. Ben’le bitmeyen her şeye sıfır tolerans.
‘Yapacak bir şey kalmamış, olduğu gibi kabullenmekten gayrı’ dedirten.
…
Ve’lerle başlayan yazımızda.
Mustafa Akaydın ve Devrim Kök’ün Baykal’la alıp verememelerinden söz edip,
İlk onların, Uysal gibi Baykal’a gitmesi gerekir gibi demeye getirmiştik.
Galiba yanılmışız.
Bu yanılgımızı en kısa sürede öğrenmek düştü kısmete.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Antalya ziyaretinde gün gibi ortaya çıktı ki.
Baykal’ın arzuladığı. Galiba biat edilmesi.
Sayın Kılıçdaroğlu ile aralarında geçen diyalogdan anlaşılan bu.
…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu karşılamak güzeldi.
Olması gerekirdi.
Davet ettiği aracına binmeyi reddetmesi galiba şık olmadı.
Sanıyoruz, karşılamaya gelmemesi daha iyiydi.
Olmadı.
Yapmadı.
Bildiğini okudu.
Hiç beklenmeyen oldu.
Koysun kendisini Sayın Kılıçdaroğlu’nun yerine ve aynı davranış yaşansın.
Vay. Vay ki vay.
Bunu yapanın politik yaşamının bittiği gün olurdu inanın.
‘İnanın’ demeye ne hacet.
Böyle olacağını herkes biliyor zaten.
Ayıp etti. Ayıp oldu.
Oysa seçmen çok tatlı, çok yumuşak.
Ve de çok ama çok kibar uyarısını milletvekili aday adaylığı döneminde vermişti.
‘Anlamadı’ demek olmaz. Yakışık da almaz.
Çok çok iyi anladı verilmek istenen mesajı Baykal.
Anlamamazlıktan gelindi.
Hoca bildiğini okur hesabı.
Arzu ettiğini yaptı, kendine yakışan zarafette olmasa da.
…
Haklısınız Sayın Baykal.
Bir dönemler…
Ne bir dönemi.
Uzun yıllar hepsinin üzerinde bir konumdaydınız.
Astığınız astık. Kestiğiniz kestik’ti, ‘Sayın Erdoğan’ın bir günlük sembolik Başbakan olan öğrenciye dediği gibi.’
İstiyorsunuz ki, her daim öyle olsun.
Ama olmuyor.
‘Astık, kestik’ sizinle birlikte mazi oldu.
Anlayın artık.
Son seçimde, seçmen de gerekli uyarısını, sizi kırıp, incitmeyecek şekilde yaptı.
‘E anlayın artık.
Daha doğrusu, ‘anlama zorunluluğunu bir kez olsun duyun.’
Demeye getirdi oyları ile seçmen.
…
Hatırlayın Önder Sav’ı.
Sizden sonraki.
Çelik pençeleri ile CHP’ye hükmeden ikinci adamı.
Ne oldu?
Zorladı. Zorladı…
Hem de çok zorladı.
Nasıl oldu karşılığı?
‘’Eeee…Yeter gayrı. Yetti artık, yeteri bilirsen’’ demeye getiren seçmen.
Torlayıp, toplayıp kapı önüne bırakıverdi Sav’ı.
‘’Her şeyin bir ölçüsü, sabrı var’’ der gibi.
Ne oldu?
Şık olmadı.
Kim yanlış yaptı?
Elbet de Sav.
Şık olmayan neydi?
Önder Sav’ın ‘’Ben. Ben. Ben.
Önce ben. Yine ben.’’ Tavırlı zorlaması.
‘‘Yetti artık’’ diyenler dahi mecbur kalmaktan.Mecbur bırakılmaktan ve gereğini yerine getirmekte üzüntüye düştü.
…
İnanın, en az sizin kadar.
Yok, yok.
Sizden daha fazla seviyor sizi CHP’liler.
İyi, hoş, güzel anmak istiyorlar.
Yaşanan, yaşattıklarınıza rağmen.
Olan bitenleri görmemezlikten gelip, yok saymak arzusundalar.
Sizin için, sizi sizden korumak isteyenlere yardımcı olun’ demeye getiriyorlar.
Bize öyle geldi de.
Takdir sizin.
Yorumlar
Kalan Karakter: