“Tiyatro sadece bir kültür-sanateylemi değil. Aynı zamanda hep birlikte katıldığımız, bir sinerji yarattığımız, insanlarla birlikte olduğumuz ve kendimizi dinlediğimiz, hayatı sorguladığımız bir varoluş yeri tiyatro koltukları”
Antalya Devlet Tiyatrosu (ADT) yerleşik sahneye geçeli, yani Antalya’nın tiyatrosu olalı yaklaşık 23 yıl oldu. Her geçen gün nitelik ve izleyici sayısını arttırarak bugünlere gelen ADT’nin önceki yıl sahnelenen oyunlarını toplamda 19 bin 69 kişi takip etti. Geçtiğimiz 2015 yılında ise bu sayı 458 artışla 19 bin 527 kişi sayısına yükseldi.ADT’nin 2016 yılına da dolu dolu bir programla izleyicilerinin karşısına çıkacağını söyleyen ADT Müdürü ve Sanat Yönetmeni Selim Gürata, Uluslar arası Antalya Tiyatro Festivali’nde de bu sene 7’ncisini yapacak olmanın heyecanını yaşadıklarını kaydetti. Gürata, “Şöyle bir geçmişe bakıyorum. Festival hakikaten de bir çocuğun büyümesi gibi bir duruma geldi. O yüzden bu yılın festivalinin de seyircimiz tarafından çok sıcak samimi bir şekilde kucaklanacağı inancındayım” dedi. Gürata ile geride kalan 2015 yılını ve 2016’da bu yıl 7’ncisi gerçekleştirilecek olan Uluslar arası Antalya Tiyatro Festivali’ni konuştuk.
ADT’de bir yıl, 2015 tiyatro sezonu nasıl geçti?
Antalya Devlet Tiyatrosu (ADT) yerleşik sahneye geçeli, yani Antalya’nın tiyatrosu olalı yaklaşık 23 yıl oldu. Ve daha dün başlamış gibi olan Uluslar arası Antalya Tiyatro Festivali de bu sene 7’ncisini yapacak. Bunlar muhteşem şeyler. Şöyle bir geçmişe bakıyorum. Bu güne kadar 6’ncısını geride bıraktığımız festivalde, sadece 30 ülke ve 25 yerli oyunla 55 topluluğu biz Antalya’da seyircilerimizle buluşturduk. Bizim için çok büyük bir onur kaynağı, çok büyük bir mutluluk.
2015 sezonu sizin açınızdan nasıl başlamıştı?
2015 sezonu gerçekten bizim için iyi bir başlangıç yapan sezon oldu. ‘Üstat Moliere Evleniyor’ oyunuyla sezonumuzu açtık. Adı ‘Üstat Moliere Evleniyor’ olmasına karşın yerli bir oyun. Mehmet Murat İldan’ın yazdığı ve Gökhan Kocaoğlu’nun sahneye koyduğu oyun seyircimiz tarafından çok beğenildi. Beni tanıyan insanlar bilir. Çok önemli prensiplerimden biri hiç oynanmamış yerli oyunlarla sezonun açılışını yapmak. Bu anlamda yeni bir yazarı iyi ve genç bir yönetmenle buluşturup sezona başlamak önemli ve güzel bir adım oldu.
Antalyalıların oyunlara ilgisi nasıldı?
Biz Antalya seyircimizle çok iyi bir sinerji yakaladık. Seyircimiz bizim her oyunumuzu merak ediyor. Seviyor ve izliyor. Yüzde 85’lerin üzerinde bir doluluk oranımız var. Bu da bizim seyircimizin bizi çok sevdiğini gösteriyor. Biz de onlara layık olmaya çalışıyoruz. Repertuarımızı yaparken herkese, herkesime ve her izleyici kitlesine hitap edecek oyunlar oluşturmaya bulmaya ve onları seyircimizle buluşturmaya çalışıyoruz. Bu anlamda da her oyunumuzun farklı seyircisi oluyor.
ADT başka bir şehre, yere turneye gittiğinde ilgi görüyor mu?
Biz şehir dışından turne almıyoruz. Biz o şehirlere gidiyoruz. Elazığ, Malatya, Maraş,Antep, Zonguldak, Gerede, Düzce… En son Aydın-Denizli turnesini yaptık. Dolayısıyla seyircimiz de bizim 11 tane oyunumuzu döne döne izliyorlar.Antalya’ya çok ilgi var. Özellikle artık bizim oyunlarımızı Antalya Devlet Tiyatrosu gittiği zaman doluluk oranımız neredeyse yüzde yüzün üzerini geçiyor. Her gittiğimiz bölgede çok büyük bir sevgiyle kucaklanıyoruz.
Peki, size gelelim. Bu kadar yoğun bir tempoyla çalışırken, bu ortamda kendinizden ve sosyal yaşamınızdan fedakarlık etmek zorunda olmak sizi yormuyor mu?
Benim çok sevdiğim bir oyuncu Abim Semih Sergin’in çok sevdiğim bir cümlesi vardır. O cümle hayatım boyunca benim için çok değerli olmuştur. O der ki; “Bir insan ne kadar çok kendisi ise o kadar az sanatçı, ne kadar çok sanatçı ise o kadar az kendisidir” Dolayısıyla biz sıradan bir iş yapmıyoruz. Biz kurum olarak kültürün ve sanatın en önemli dinamiğiyiz. Bunun için bizim herkesten, her meslek erbabından daha çok çalışmamız, daha çok düşünmemiz, daha çok öğrenmemiz, daha çok üretmemiz ve daha çok paylaşmamız gerekiyor. Bu anlamda çalışmaktan, yoğun çalışmaktan, düşünmekten ve üretmekten her zaman çok büyük bir keyif alıyorum. 3 ay sonra 56 yaşına geliyorum. Hani bir 56 yıllık bir ömrüm daha olsa aynı ritimde ve aynı performansta ve hatta daha fazlasını çalışmayı çok isterim. 55 yıllık daha ömrüm olsa kesinlikle yine tiyatro işini yapardım.Çünkü ülkeme, insanıma, yaşadığım şehirdeki insanlara bir nebze de katkıda bulunabiliyor olmak bile olsa bu insanı çok mutlu kılan bir şey.
Biraz da Uluslar arası Antalya Tiyatro Festivali’nden bahsedelim. Malum, bu yıl festivalin 7’ncisi gerçekleştirilecek. İnsanlar ne görecekler bu yıl ki festivalde?
Tabi ki Ocak ayına geldik ve festival çalışmalarımız bütün hızıyla sürüyor. Bu yılın festivallerini görüyorsunuz ve biliyorsunuz ki her yıl artan sayısal olarak ta, nitelik olarak ta sürekli üzerine koyduğumuz bir şey. Festival hakikaten de bir çocuğun büyümesi gibi bir duruma geldi. O yüzden bu yılın festivalinin de seyircimiz tarafından çok sıcak samimi bir şekilde kucaklanacağı inancındayım.
AMERİKAN KÜLTÜRÜ VE İNGİLİZCE’NİN HAKİMİYETİ
Bu yıl festival başvuruları daha devam ediyor. Farklılık, oyunların niteliklerinde ve repertuarın seçiminde. Bu yıl aslına bakarsanız festivalin çok önemli bir şeyi var. Bunu vurgulamayı çok istiyorum. Zaman zaman sohbetlerde ben hep insanlara şunu soruyorum. Son 20 yıldır Amerikan sineması ve dizilerinin dışında bir Avrupa filmi, bir Avrupa dizisi seyrettiniz mi? Hayır. Yok çünkü. Yani İtalya’da, Almanya’da, Fransa’da, İspanya’da film yapılmıyor mu? Aslında bu bize İngilizce’nin hakimiyetini gösteriyor. Yani biz, seyrettiğimiz bütün yabancı sinema ve dizilerde Amerikan kültürü ve İngilizce’nin hakimiyeti altındayız. Halbuki, bizim festivalimizde dünyanın her yerinden topluluklar geliyor. Hindistan, Çin, Hollanda, Rusya, Almanya, İsveç, Norveç, İspanya, Kore…
YAŞAMIN RENKLERİ
Dolayısıyla burada seyircilerimiz sadece oyun seyretmekle kalmıyorlar. Aynı zamanda farklı kültürleri ve farklı dillerin de farkına varıyorlar. Bu benim için çok önemli. Çünkü yaşamın renklerini biz burada seyircimizle paylaşıyoruz. Bu anlamda, yaptığımız şey sadece bir tiyatro festivali yapmak değil. Onun için bu festivalde de yine gelmemiş, daha önce misafir etmediğimiz sürpriz topluluklar olacak.
Yorumlar
Kalan Karakter: