HERKESİN GELECEKLE İLGİLİ KAYGISI VAR
Ahmet Kumbul kimdir? Kısaca kendinizden bahseder misiniz?1977 yılında Antalya’da doğdum. İlk, orta, lise, üniversite eğitimimi Antalya’da gördüm, endüstriyel elektronik mezunuyum. Kendime ait bir işyerim var. Telefon santrali, kamera, network işi yapıyorum. Evliyim ve iki kızım var. Kalan zamanımı onlara ayırmaya çalışıyorum ama siyaset tabi çok zaman alıyor. Yani onların büyürken yanında olmayı çok istiyorum. Ama sonuçta kentimize, ülkemize dair de hassasiyetlerimiz var. Sıkıntıları görüyoruz. Siyasetten de bu yüzden uzak durmak mümkün değil. Herkesin bir şekilde, bir ucundan siyaset yapması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Avrupa’da yaşamıyoruz maalesef. Avrupa’da sandığa gitme oranı 45- 50’lerde biliyorsunuz. Birçok kişi devlet başkanı, bakanların ismini bilmez. Hatta hangi partinin iktidar olup, olmadığını yine birçok kişi bilmez diye düşünüyorum. Çünkü orada kim gelirse gelsin önce vatanını düşünüyor. Ülkesinin çıkarları için mücadele ediyor. Kendi cebine, önceliklerine, ailesine vatanından daha sonra öncelik veriyor. Ama bizim ülkemizde herkesin siyasetin bir ucundan tutması gerektiğini düşünüyorum. Otobüste, kahvede, odada, sendikada illa ki siyasi partilerde olmasa bile herkesin bir kaygısı var, gelecekle ilgili. Bende gençlik kollarından geliyorum, CHP’de. Muratpaşa Gençlik Kolları’nda çalıştım daha önce. İl Gençlik Kolları’nda çalıştım. Eşimle Muratpaşa Gençlik Kolları yönteminde çalıştım. CHP bizim hayatımız, yaşam şeklimiz oldu. Cumhuriyet zaten yaşam şeklimiz. Demokrasi, çağdaşlık, özgürlükler bunlar içinde mücadele etmek için uzun süre de ayrı kaldım gençlik kollarından. Askerlik, okul, ticaret derken tekrar partiye geri döndüm. 4-5 yıldır mücadele ediyorum. 2 yıl öncede delegelerimiz takdir ettiler, olağanüstü kongreyle ilçe başkanı oldum. Geçen yılda tekrar olağan kongreye tek aday olarak gittik.
KUMBUL SOYADINI TAŞIMAK
Kumbul soyadını siyaseten önünüzü açtığını düşünüyor musunuz?Bu bir avantaja tabi özellikle Antalya genelinde. Çünkü Bekir Ağabey, başhekimlik, milletvekilliği, büyükşehir belediye başkanlığı yapmış. Özellikle kırsalda, ilçelerde çok sevilen birisi. Ama Muratpaşa özeline baktığınız zaman ben Muratpaşa Gençlik Kolları’ndan geliyorum. Geçen dönem aday olan bir arkadaşımız vardı onun yönetim listesindeydim. Seçimlere girdiğimizde mevcut belediye başkanı, milletvekilleri, il başkanı, eski genel başkan falan hepsi karşımızdaki grubu destekliyorlar. Ve az bir oyla kaybettik. Onun üzerine çalışmaya devam ettik. Gençlik kollarından beri sürekli sahadayız. Kısa bir süre okul, askerlik ve ticaret yüzünden ayrı kaldım ama onu haricinde o dönemde dahil olmak üzere saha çalışmalarına elimden gelen desteği verdim. Aktif görev almasam bile sandıktaydım, okul, bölge sorumluluğu yaptım. Bütün etkinliklere katıldım. Son dönemde Muratpaşa ‘da çok ciddi bir çalışma yaptık. Muratpaşa’yı kazanmamda Kumbul soy isminin çok ciddi bir etkisi yok.
BABAMIN TUTTUĞU TAKIMI TUTMAM
Gençlik Kollarından önce ailenizde siyasetle ilgilenen biri var mıydı? Sosyal demokrat bir ailenin içinde mi büyüdünüz?Ben kendimi bildim bileli babam her seçimde sandık başında görev alır. Partinin içindedir, sahadadır, çalışmalardadır. Sosyal demokrat CHP’li bir ailenin ferdiyim. Biliyorsunuz Bekir Bey, Büyükşehir Belediye Başkanlığı, milletvekilliği yaptı. Yine Cemal Kumbul meclis üyeliği yaptı. Ailemizde siyasetle ilgilenen CHP’li çok kişi var. Bizde bu geleneği biraz devam ettirdik ama babadan oğula geçen bir durum değil aslında. Öyle olmaması gerekiyor en azından. Gerçekten sosyal demokratsanız o partide aradığını bulabiliyorsanız, yani babanızın tuttuğu takımı tutmak değilsiniz mesela. Ben babamın tuttuğu akımı tutmuyorum. Ama biz aynı partide siyaset yapıyoruz. Ama ben CHP’nin doğruluğuna inanmasaydım aile ne kadar CHP’li de olsa başka bir partiye inanıyor olsaydım, benim görüşlerimi daha çok yansıtıyor olsaydı gider orada siyaset yapardım.
ÖNCE VATAN, SONRA CHP
Kendinizle hedef söz konusu mu yoksa bir yer bulmanıza izin mi verilmiyor?Kendi bireysel hedeflerinizi partinin hedeflerinin üzerine koyarsanız ya da partinin hedeflerini ülkenin çıkarlarının önüne koyarsanız bu ülke yaşanamayacak bir hale gelir. Onun için öncelikle önce vatan demek gerekiyor. Sonra CHP demek gerekiyor. Sonra ben demek gerekiyor. Yani önce biz demek gerekiyor. Hep buna inandım. Bundan sonraki süreçlerde bireysel hedeflerimiz olacaktır. Ama her şey benim bir yere gelmem değil, ülkenin kurtulması, yeniden yapılandırılmasıdır. Geçenlerde başbakan başkanlık sistemi geçmezse ülke bölünebilir diye bir açıklama yaptı biliyorsunuz. Öncelik ülkenin bölünmemesidir. Öncelik Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi çağdaş medeniyetler seviyesine çıkmasıdır. Onun için ‘ben’ diye siyaset yaparsak bunu başarmanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Bizim önümüzü kesen kimse yok. İlçe kongresinde iki aday yarıştık. 2. kongreye aday gittim. Ben şuna inanıyorum, siz kendi işinizi doğru yaparsanız kendi üyeniz sizi bir yerlere taşıyacaktır. Sizin bir şey talep etmeniz gerekmiyor. Onlar sizin bir yere gitmenizi bir süre sonra isteyeceklerdir. Herkes kendi bulunduğu bölgede, kendi sorumluluklarını yerine getirip, en iyisini yaparsa her ilçe, her il en iyi çalışmayı yaparsa ve bireysel çıkarların önüne partinin çıkarlarını, partinin çıkarlarının önüne ülkenin çıkarlarını koyarsa CHP iktidar olacaktır. Bu ülke tekrardan laik, çağdaş bir hukuk devleti olacaktır diye düşünüyorum. Onun için ben şuraya adayım, buraya adayım demeyi doğru bulmuyorum.
YENİ YÜZLER İÇİN ÇALIŞIYORUZ
Partiye yeni yüzlerin katılımı için bir çalışma yapılmıyor mu?Yeni üye gelmeden önce eski üyelerle ilgili bir şey söyleyeyim. Sahada çalışabilecek arkadaşlarımız arttırabilmek için öncelikle üyelerimiz tek tek ziyaret etmemiz gerektiğini düşündük. Temsilcilerimizle beraber üye ziyaretlerimize başladık. Onlarında bizde eksik olan verilerini de toplamaya başladık. Aktif üye sayısını arttırabilmek, onları bu işin içine daha çok dahil edebilmek için evlerinde ziyaret ettik. Yeni arkadaşlarımız görevlendirdik Muratpaşa İlçe Başkanlığı olarak yeni bir çalışma programı hazırladık.
İKTİDARLA İLETİŞİM KURULMUYOR
İktidarda olmadığı zaman çözüm üretmek çok zor, elinde yetki yok partililerinizin talepleri olduğunda nasıl çözüm üretebiliyorsunuz?Partililerimiz sadece bir el uzatılsın istiyorlar. Biz ilçe binamızı taşıdık. Sadece binayı değil mantaliteyi değiştireceğiz dedik giderken. Şimdi bütün vatandaşlarımızın sorunları ile ilgileniyoruz. Hepsinin takipçisi oluyoruz. Hepsinin sorunlarını çözemiyoruz belki ama neden çözemediğimiz dönüp herkese tek tek anlatıyoruz. Tabi ki çok aktif çalışan ve partiden talepleri olan üyelerimizde var. Bunları iktidar olmadan çözmek kolay değil. Çünkü mevcut iktidar geçmiş iktidarlar gibi değil. Geçmiş iktidarlarda milletvekilleri oturup, her şeyi konuşabiliyorlardı. İletişim çok daha kolaydı. Fakat burada iletişim çok daha zor. Daha baskıcı bir yönetim şekli var. İnsanlar CHP’ye üye olmak istiyorlar ama çok korkuyor, çekiniyor. Üyelerle yaptığımız toplantılarda onlara da söylüyorum. Kadınlara özellikle her seferinde teşekkür ediyorum. Çünkü bu partinin yükünü büyük oranda kadınlar çekiyor aynı zamanda. Onların temsilde de daha güçlü olması gerektiğini düşünüyorum. Çalışıyoruz, koşturuyoruz. Benim yönetimimdeki birçok arkadaşım örgütteki birçok kişinin tanımadığı arkadaşlar. Sonradan partinin içine gelmiş, gerçekten partiye bir şeyler vermek isteyen arkadaşlar. Onlara aktif görevlere getiriyoruz. İş adamları dernekleri, bütün odalarımızı ziyaret ediyoruz. Bulundukları noktada siyaset yapmaları gerektiğini aktarıyoruz. Aktif siyasetin içinde yer almalarını istemeleri durumunda onlarla beraber çalışabileceğimizi hepsine aktarıyoruz. Tabi biraz gençlik ve kadın örgütlenmesi önemli. Bu konuda biraz eksikliklerimiz var. Bunları da gençlik ve kadın kollarımızla sıkı sık paylaşıyoruz. Gençlik ve kadın kolları genel merkeze bağlandıktan sonra ilçeler ve illerde kadından ve gençlikten sorumlu başkan yardımcılıkları kaldırıldı. Biz kadın ve gençlik örgütlenmesinden sorumlu başkan yardımcılığı planladık ve bir arkadaşımıza görev verdik. Gençlerle ana kademedekilerin iletişim kurması çok kolay değil. Yani gençlerle gençlerin iletişim kurması daha kolay. Biz onları diğer arkadaşlarımızla arkadaş olmaları gerektiğini, onlarla sosyal olarak bir araya gelmeleri gerektiğini aktarıyoruz. Destek olacağımızı söylüyoruz. Ama bazı projeleri direkt bizim yapmamızdansa onların yapması daha doğru olacak diye düşünüyorum.
BU ÜLKEDE YAŞAYAN HERKES BİZDEN
Partiye yeni üye olmak isteyenlere bizden mi, değil mi diye bakıyor musunuz?Kesinlikle değil yani biz gelen hiç kimseye bizden mi değil mi diye bakmıyoruz. Çünkü bu ülkede yaşayan herkes bizden. Bu Dünyada yaşayan herkes bizden. Bizim karşımızda kimse yok yani. Biz hiç kimseyi ötekileştirmedik şimdiye kadar. Parti içi siyasette de, ülkenin genel siyasetinde de hiç kimseyi ötekileştirmedik. Ötekileştirdiğiniz zaman ülke bu hale gidiyor zaten. Ondan sonra da bölünme olabilir diyorsunuz. Daha önce de şiddet olabilir demişlerdi. Haziran’da hepimiz gördük patlayan bombalar. Hepimizin canı yandı. Ötekileştirmeyi ben doğru bulmuyorum. Bize şimdi FETÖ’den mağdur olan insanlarda geliyor. Biz hepsini dinliyoruz. Tabi ki hepsi haklı değil anlattıklarında ama biz hepsini dinlemekle yükümlüyüz. Elimizden gelen gerçekten bu illere bulaşmadığına inandığımız kişileri de genel merkezimize yönlendiriyoruz. Onlar da bir inceleme yapıyorlar. Gerçekten mağdur mu diye. Bu güne kadar karşısında durduğumuz bir yapı. Onların bile mağdur olduğunu görüyoruz sadece bir sendikaya üye oldu diye, sadece bir bankadan hesap açtı diye, sadece çocuğunu bir okula gönderdi diye. Bu bir okul değil mi? Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı değil mi? Bunun açılmasına siz müsaade etmişsiniz. Faaliyetlerini denetlemek sizin işiniz. İnsanlar gayet masum oraya gidip hesap açtırabilir, pos cihazı kullanabilir. Bundan dolayı yargılanması doğru bu bir şey midir bu insanların? Ama gerçekten oradan bir terör örgütüne para aktarıyorsa yargılanması doğru bir şeydir. Ama bunun ayrımını yapacak olan devlettir. Geçen gün bir makale okudum. Pennsylvania’da Fettullah Gülen’in oturduğu yerde 10 km çapındaki bütün otellerde kalıp, kredi kartı ile ödeme yapanların bütün listesini istemiş hükümet. Doğru mudur? Yanlış mıdır? Böyle bir şey olabilir mi? Siz Amerika’ya gidiyorsunuz. Tesadüf orada bir yerde kaldıysanız FETÖ terör örgütündensiniz, olacak iş mi?
CHP’DE AYRIMCILIK YOKTUR
Her seçimde onlarca meclis üyesi, belediye başkanı aday adayı çıkıyor. Adaylar belirlendikten sonra bir daha ki seçime kadar bu yüzleri görmüyoruz. Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz?Muratpaşa’da bizim karşımızda aday olan arkadaşlarımız birçoğu yine partinin içinde. Birçoğu ile halen çalışıyoruz. Çoğunluğu çalışırken, kimileri de işine gücüne bakıyor. Parti içinde böyle bir ayrıştırma söz konusu olamaz. Fakat parti içi demokrasiden dolayı da parti içinde sesler de çıkıyor ama bunun normal karşılanması lazım.
ÖNCELİĞİMİZ GENÇLER
Gençlerde bir kaygı, bir parti korkusu var. Sadece CHP için değil. CHP’nin gençleri partiye daha çok çekmek için çalışmaları yeterli buluyor musunuz?Özellikle 80 darbesinde ciddi mağduriyetler yaşayan aileler sonraki dönemde daha apolitik gençler yetişmesinde en büyük etken. Çocuklarının bir şekilde siyasete dahil olmasını istemiyorlar. Daha sonra da en çok şikayet eden kendileri. Ülkenin durumundan şikayetçiler. Siyasilerden şikayetçiler. Ama çocuklarını siyasete sokmamak için uğraşıyorlar, bir taraftan da şikayet ediyorlar. CHP’de gençler için elinden geleni yapıyor. Antalya’da gençlerle çalışmak adına elimizden geleni yapıp, projeler üretip, siyaseti onlara anlatıyoruz. Ama ben bunu düzeleceğine inanıyorum yakın zamanda. En azından Muratpaşa olarak elimizden geleni yapıyoruz. Yeterli mi? Tabi ki değil. Daha fazla kendimizi anlatacağız.
AK PARTİ’DE BÖLÜNMÜŞLÜK VAR
CHP’li vekiller arasında bir uyumsuzluk söz konusu mu?Bizim parti içinde kavga yok. Biz de patronluk kavgası olmaz. O dışarıdan nasıl öyle algılanıyor bende anlamıyorum ama öyle bir kavga yok. Sadece parti içinde değil AKP’nin, MHP’nin vekilleriyle de bizim vekillerimizin oturup konuşabilmesi gerekiyor. CHP’nin içinde sıkıntı yok ama Şu anda AKP’nin içinde çok ciddi bir bölünmüşlük var. Baktığınız zaman Menderes Türel’le Sayın Çavuşoğlu’nun arasının çok kötü olduğunu görüyoruz. Hakan Tütüncü ile Türel’in arasının kötü olduğunu görüyoruz. Yani AKP’nin içine baktığınızda bölük pörçük, paramparça bir yapı var. AKP’nin il başkanlığı yönetiminde sıkıntı var, yönetimdekilerle yürütmedekiler neredeyse hiç birbirini görmüyor. Yönetimdekilerle hiç toplantı yapılmıyor. Yönetimin hiçbir şeyden haberi yok. Oluşturdukları yürütme toplanıyor her şeye karar veriyor. Yönetimin içinde insanlar birbiriyle kavgalı. Birbirlerine hangisi FETÖ’cü diye bakıyorlar artık. Bunun FETÖ’yle ilişkisini ispatlayabilirsem onun yerine ben gelebilir miyim diye bakıyorlar. Bu bölünme aslında AKP’nin içinde var ama dışarıdan bakıldığı zaman, öyle bir kültür var ki biat kültürü. Biraz önce parti içi demokrasi dedik ya bizde. Bizde o var insanlar birbirini eleştirebiliyor. Bu kavga etmek değil aslında. Yani bu doğruyu bulmak için yapılan bir şey. Bu sıkıntılı bir şey değil ama bu dışarıdan kavgaymış gibi algılanıyor. Demokrasi seviyesinin yükselmesi lazım.
AK PARTİ’DE PATRONLUK YARIŞI VAR
Antalya’nın patronu olma yarışı var ve bu sadece siyaseten değil. Benim izlenimlerim ticareten birde. İnsanlar pozisyon alırken buna göre alıyorlar. Belediyelerle, bakanlıklarla iş yapan iş adamlarını pozisyonları bile buna göre şekilleniyor. Bizim parti içimde gerçekten bir kavga yok. Dışarıdan böyle görünüyor olabilir. Geçen dönemler için bunu söylemiyorum. Büyükşehir belediye seçimlerini yaşadık, hepsi bitti. Ben il başkanımızla beraber, vekillerimizle, belediye başkanlarımızla artık o cumhuriyet kutlamalarında, anmalarda hep beraber fotoğraflar vermek gerektiğini görüyoruz. Bunun için il başkanımızın vekillerle toplantı yapıp, özel günlerde beraber katılım sağlayıp, bizim kavga etmediğimizi dışarıya gösteriyor.. Belediyeyle ilgilide aynı şeyi yapıyorlar. Ümit Başkanla ilgili. Şöyleydi, böyleydi, müdahale ediyor diye. Başkan kendi işini yapıyor, ben kendi işimi yapıyorum. Ben başkanı ayda bir ya da iki defa görüyorum. Grup toplantısında, meclis toplantısında ya da önemli bir konu varsa. Bir örgütler olarak her gün birbirimiz ağırlayıp dostlar alışverişte görsün diye bir şey yok ki. Biz hepimiz sahada çalışıyoruz. Bana gelen en büyük eleştiri partiye geliyoruz seni bulamıyor. Bende beni partide bulursanız sıkıntı var. Biz sahada olmazsa seçimi nasıl kazanacağız?
BAŞAKN UYSAL İŞİNİ YAPIYOR; BEN İŞİMİ YAPIYORUM
Belediye meclis toplantılarında grup başkanı ilçe başkanıdır. Sizin grupta da grup başkanı sizsiniz. Ümit başkanla nasıl bir iletişim içindesiniz?
Ümit Başkan, gençlik kolları, il başkanlığında geliyor. Örgüt içinde hiyerarşiyi gayet iyi biliyor zaten. İl başkanlığı döneminde grup başkanlığı yaptı çünkü. Bizim grup toplantılarımızda Ümit Başkan hiçbir şeye müdahale etmediği gibi, gerçekten önemli bir konuda görüş bildirmek istiyorsa sadece görüşünü iletiyor o kadar. Grubun en az konuşan insanlarından birisidir. Hiçbir şekilde hiçbir konuya müdahale etmez. Sadece kendi fikrini iletir. Bizde zaten birçok madde komisyondan tek tek bilgi alıyoruz. Dosyalar 3 gün önceden bana zaten geliyor. Biz kenti her zaman partinin önüne koyuyoruz. Meclisin alacağı yanlış bir uygulamayla o zaman hem kendimize ihanet etmiş oluruz, hem kentimize ihanet etmiş oluruz. Bu nedenle hepsini tek tek inceliyorum. Meclis üyelerimizde mağdur olmayacağı şekilde hep kenti hem de meclis üyelerimizi düşünmek zorundayız. Yarın birisinin ceza alıp, yargılanmasını istemeyiz. Yapabileceğimiz maksimum oranda kentin faydasına ne varsa onu yapıyoruz grupta. Ümit Başkan’ın da ne siyasette, ne de grupta böyle işlerle uğraşmayı da, karışmayı da sevmiyor. Onun bütün derdi kent. Sabahın köründe kalkıyor gecenin bir yarılarına kadar çalışıyor.
HER GÜN SAHADAYIZ
19 ilçe artı il var. Baktığımızda ilin bile önüne geçen örgüt yapılanmanız var. Sizin başkanlığını yaptığının partinin ilçe örgütü başarılı. Örnek mi oluyorsunuz yoksa engelleniyor musunuz?Biz her gün sahadayız. Güzel bina yaptık ama çokta güzel bir tabela yaptık. Ankara’dan bir arkadaşım geldiği zaman tabelanın fotoğrafının çekip bana gönderiyor. Bu önemli. Ama diğeri daha önemli. Biz geçen dönem daha çok eylem yapan bir örgüttük. Bu dönem geçen dönem iki seçim, bir ön seçim atlattığımız için hep sahadaydık ama bu dönem yaz bitti tekrar sahaya iniyoruz. Basın açıklamaları çok sık oluyordu ama ben 50, 100, 200 kişiyle meydanlarda yapılan eylemlerdense ilçe binasında yapılan açıklamaları daha doğru buluyorum. Geçen dönem yaptığımız bütün eylemlerde Cavit Başkanımı da, Semih Başkanı da davet ettim. CLK ile ilgili, Uğur Mumcu anması ile ilgili açıklamalar yaptık. Muratpaşa İlçe Başkanlığı’nın yaptığı açıklama ses getiriyor ama il başkanının yaptığı açıklama daha fazla ses getiriyor. Menderes Türel bizim kruvaziyer limanla ilgili yaptığımız açıklamayı anında cevap verdi. TOKİ ile ilgili sorumluluğa davet ediyoruz kimsenin sesi çıkmıyor. CHP Genel Başkan Yardımcımız Çetin Osman Budak’la odalara gittik. Dedim ki Çetin Bey’e odalarımız çok korkuyor. Yani bu konuda Mimarlar Odası’nın, Muratpaşa Belediyesi’nin açtığı bir dava var. Baronun açmaya hazırlandığı bir dava var. Sadece bu bir siyasi partinin sorunu değil. Bu kentin sorunu. Bu kentin eşgüdümü, odaları, esnaf odaları, sendikaları var. Buna birilerinin sahip çıkması gerekiyor. Birçok konuyu takip ediyoruz.
BİR ÇİVİ ÇAKILMADI
Antalya’nın en büyük sorunlarından birisi trafik sorunu. Menderes Türel’in bu sorunların birçoğu önceden tespit etmiş, birçok taahhüdü var. Bunları 2016’ya kadar yapacağı zamanı belirlemiş. İnternet sitelerinde de var zaten. Batı Çevre Yolu’nu, Kuzey Çevre Yolu’nu Expo’ya kadar bitireceğiz. Konyaaltı Sahil Projesini 1 Ocak 2015’te bitireceğiz diye... 2016 bitti hala bir çivi bile çakılmadı. Bunların yapılmamasının nedeni başka birisine işletmeye mi verecek? Onun için mi bekliyor? Niçin bekliyor? Onu da anlamıyorum. Konyaaltı’nın devamını aldılar duruyor. Muratpaşa’da Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı tek bir şey yok. Bir tane Mevlana’daki üst geçiti var. 3 katlı üst geçit ama 10 dakika trafikte bekliyorsunuz. Onun da Expo’nun bütçesi ile yapıldığı söyleniyor. Kent merkezine yaptığı hiçbir şey yok. En büyük sorun ulaşımla, trafikle ilgili çok ciddi sorunu var kentin. Ama bakarsanız en büyük sorun bir planın, projenin olmaması. Ülkede olduğu gibi kentte de böyle. Ulaşım Master Planı hoca döneminde yapılmış. Daha önce Bekir Bey döneminde yapılmış. Şimdi 8.si yapılıyor. Yapılan hiçbir master planına uyulmadan sanki gecekondu yapar gibi alt geçit, üst geçir, yol yapıyoruz. Ülkede de aynı şekilde geleceği düşünme yok. Rus uçağını düşürürken neyi hayal ettiler bilmiyorum. Biz düşürdük dediler. Sonra biz düşürmedik FETÖ düşürdü dediler. İçerde bir hayalleri var sanırım. Sıfır sorun diye geldiler, sıfır komşuya gittik. Bir tane dostumuz kalmadı. Bir tane dostun yokken, ülkende hiçbir güvenlik yokken herkesin canı tehlikedeyken bu ülkede tekrar turizmin canlanmasını beklemek, tekrar tarım yapıp, ihracat yapmayı beklemeyi düşünmek kadar saçma bir şey yok. Amerika’yla kavga ediyoruz Putin’e gidiyoruz. Rusya’yla kavga ediyoruz Amerika’ya gidiyoruz. Bir planımız yok. Biz Orta Doğu’da ne yapmaya çalışıyoruz? Günü birlik çözümler. Kentte de aynı. Batı ve Kuzey Çevre Yolu’nu herhalde kentin merkezinde Muratpaşa ’da, Kepez’e Berlin Duvarı gibi ördükleri üst geçitlere harcadıkları paralarla Batı Çevre Yolu’nu bitirebilirlerdi. Siz o çevre yolunu bitirmediğiniz sürece şehrin her yerini karıştırırsınız. Şimdi Tonguç Caddesi’nde transit geçit yapıyorlar. Esnafı bitirecek. Ama o proje bitsin esnaf kan ağlayacak. Ben öyle görüyorum en azından. Efsane dediniz kim bitirdi bunu? Getirdiniz şehrin orta yerine tramvay yaptınız. Güzergâhının yanlış olduğunu bile bile. Isparta’da belediye başkanının uygulamadığı bir projeyi illa ki birine o ihaleyi vermek zorunda olduğunu için bu projeyi Antalya’ya yapmak, Antalya’yı katletmek oldu. Şarampol esnafını bitirmişlerdi şimdi Aspendos esnafını bitirdiler. Şimdi Şarampol ’de ana caddeyi kapatıyorsunuz. Arka sokaklara trafiği veriyorsunuz. Zaten hiçbir binada otopark yok. Arkadaki daracık yolu hem gidiş hem geliş yapıyorsunuz. Bu trafiği kaldırır mı Antalya? Bizim yarına dair bir planımız olmadığı sürece bu işlerin çözümü çok zor. Bir yerde daha aynı şeyi söyledim. Genel siyasetten bahsediyorum, AKP’nin önümüze dair programları yaparken sendika başkanlarını, derneklerinin başkanlarını, muhalefet partilerin başkanlarının görüşlerini alıp bir program hazırlaması gerekiyor. Menderes Bey şu an da Antalya’yı yönetiyor. Yönetirken oda başkanlarını, eşgüdüm başkanlarını, mimarları, mühendisleri gibi hassas odaların başkanlarını gerekiyorsa muhalefet partilerinden de temsilciler alıp, önümüze dair planlar yapması gerekiyor. Bu plansızlıkla inanın Antalya’yı mahvetmeye devam edecekler. Bütün kentlerde kentin merkezine çok fazla dokunulmaz. Bizim kentimizin bir tarihi var. Kaleiçi, Haşim İşcan, Balbey biz hepsini katletmeye devam ediyoruz. Şu anda bir proje yapılıyor Balbey ’de. Umarım iyi bir şey yaparlar. Umarım orayı ranta alet etmezler. Kentleşmeyi artık dışarıya doğru taşımamız lazım. Alt yapı planlarını önceden yapmamız lazım. Merkezde yapacağımız kentsel dönüşümlerde ada bazında planlamalar yapmamız lazım.
Yorumlar
Kalan Karakter: