Semizotu, özellikle omega-3 yağ asitleri açısından doğadaki en güçlü kaynaklardan biridir. Omega-3 yağ asitleri, kalp sağlığını desteklemek, iltihaplanmayı azaltmak ve beyin fonksiyonlarını iyileştirmek gibi birçok önemli işleve sahiptir.
‘Balık tüketemeyen ya da vegan beslenen kişiler için semizotu, bu önemli yağ asitlerini almanın mükemmel bir yoludur’ diyen Beslenme Ve Diyet Uzmanı Derya Balta: ‘‘ Bunun yanı sıra semizotu, A, C ve E vitaminleri bakımından da oldukça zengindir. A vitamini, göz sağlığını korur ve bağışıklık sistemini desteklerken; C vitamini, bağışıklık sistemini güçlendirmek ve cilt sağlığını korumak için gereklidir. E vitamini ise güçlü bir antioksidan olarak vücudu serbest radikallere karşı korur. Mineral içeriği de oldukça etkileyici olan semizotu, özellikle magnezyum açısından zengindir. Magnezyum, kas ve sinir fonksiyonlarının düzenlenmesinde, kan şekeri seviyelerinin kontrolünde ve kemik sağlığının korunmasında önemli rol oynar’’ dedi
‘Bunların yanında, semizotunun önemli bir glutatyon kaynağı olduğunu da belirtmek gerekir’ diyen Balta: ‘‘Glutatyon, vücudun doğal detoksifikasyon süreçlerinde yer alan ve güçlü bir antioksidan olan bir bileşiktir. Hücrelerin yenilenmesine yardımcı olur ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Semizotu, sadece besin içeriğiyle değil, aynı zamanda doğadaki yaygınlığı ve düşük maliyetiyle de dikkat çekmektedir. Hem kolay bulunabilir olması hem de yüksek besin değeri taşıması, bu bitkiyi sofralarımızda daha fazla yer alması gereken bir süper gıda haline getiriyor’’ ifadelerini kullandı.
Semizotu, sağlığımıza olan katkıları göz önüne alındığında, hak ettiği değeri ve ilgiyi görmeyi fazlasıyla hak eden bir besindir. Herkesin kolayca ulaşabileceği bu doğal sağlık hazinesini, beslenme rutinimize dahil ederek hem sağlığımızı koruyabilir hem de doğanın bize sunduğu bu eşsiz nimetten daha fazla faydalanabiliriz.
Yorumlar
Kalan Karakter: