Allah’a hayırlı kul, topluma faydalı bir birey, mutlu bir evlat yetiştirmeyi hedefleyen sadece bir insanım bugün…
Gazetecilik bitti!
Siyaset yok!
Herkes kendince Özgecan için bir şeyler yapmaya çalışıyor. Zamanı geri almak mümkün olsa keşke…
Annesinin yerine koyamadım kendimi…
Kardeşinin yerine de…
Özgecan konuşuyor beynimde…
Susmuyor hiç…
Anlatıyor, yarım kalan cümlelerini…
O anlattıkça merak ediyorum ben, onu..
Kimdi, ne isterdi diye düşünürken işi, gücü bırakıp, bir tıkla girdim kişisel facebook sayfasına…
Özgecan Aslan…
Medyada kullanılan profil fotoğrafı var…
482 arkadaşı var...
Mersin Turizm ve Otelcilik Meslek Lisesi mezunu…
Çağ Üniversitesi’nde psikoloji okuyor…
Özgecan, 29Ekim 2014 tarihinde bir fotoğraf paylaşmış. Kalabalıklar içindeki yaşlı bir kadının kendisinden fazla ağır olankağıt toplama arabası taşıdığı fotoğrafını paylaşarak, şu sözü not düşmüş:
“Ölüyorum dedi insanoğlu...Kolay gelsin dedi Tanrı ....”
119 arkadaşı Özgecan’ın fotoğrafıyla sözünü paylaşmış. 26 arkadaşı ise, beğenmiş…
………
………
………
Bundan sonrası Özgecan’ın kaleminden;
“Hepiniz beni tanıdınız. Oysa ki daha çocukluğumda sakin bir yapıya sahip olsam bile bir gün herkesin beni tanıyacağını bilerek, büyüdüm. İnsan psikolojisi konusunda eğitim almak çok istedim. Herkesi anlamak istedim. Katilimin ruhyapısını bile…
Benimle ilgili ilk haberi aldığınızda hepinizi gördüm. Evlatlarınıza başka türlü baktınız. Kiminiz daha sıcak kucakladı onları. Kiminiz ilk kez ‘seni seviyorum’ dedi. Unuttuklarınızı hatırlattım size…
Erkek evlat yetiştirenler daha dikkatli büyütmeye karar verdi… Özgürlüğün herkesle canının istediği gibi birlikte olmak olmadığını, her iki tarafında arzusuyla olması gerektiğini anlattı, erkek çocuklarına…
Şiddetti hatırlattım size…
Ülkemin Başbakanı bile annesinin sözlerini hatırladı. Siyaseti, kongreyi bıraktı ‘Erkeğin kötüsü kadına şiddet uygular, kadının kötüsü çocuğa’ dedi.
Bir de bir parkta adımı yaşatmaya karar verdiler. Benim adımın önemi yok ki, yaşadıklarımın var…
Ne yaşadım, neden yaşadım?
Buna cevap bulun!
Bizim dinimizde cennet annelerimizin ayakları altında…
Kadına verilen değer, her kültürde, her inançta, her toplumda aynıdır. Bizler Türk Toplumu olarak bugünden başlayarak tarihin sayfalarını geriye doğru çevirdiğimizde her zaman değerlerimize sahip çıkmak adına yok etmedik mi?
Değerliysek, yok olmaya mecburuz…
Benim ölümüm bunları size hatırlatmak içindi…
İnsanın psikolojisi de tarihler gibi işlermiş. Bunları okuduğum derslerde gördüm. Değerli olana sahip çıkma, koruma yerine içimizdeki şiddetle yok etmek için çaba sarf ediyoruz.
Belki bir psikolog olacaktım…
Belki bir gün psikolog olduğumda katilim bu suçu işlemeden ona doktoru olarak yol gösterecektim…
Belki bir gün anne olacaktım…
Kızıma kendine güvenmesini öğretecektim…
Oğluma değerlerini korumasını…
Belki bir gün şiddete uğrayan kadına sahip çıkma yerine kendine nasıl sahip çıkması gerektiğini anlatacaktım…
Belki bir gün dinimin gerçek değerlerinde yaşanması için kadın olarak ön saflarda yer alıp, meydanlarda haykıracaktım…
Belki bir gün şiddet, kadın, ölüm adının bir arada anılmaması için ülkemdeki adaletin doğru ve eşit dağıtılması için çaba sarf edecektim…
Belki bir gün…
Artık bir günde değilim, tüm zamanlarınızdayım.
İstiyorum ki şimdi, hiçbir şey eskisi gibi olmasın. Bana gelmeyen o bir gün, hepinizin geleceği olsun…
Anneme selam söyleyin, gökyüzüne baksın gördüğü martının kanatlarında çok özgürüm ben…
Babam, sen ağlama olur mu? Dik dur… Sen ne kadar dik durursan ben o kadar çok yaşayacağım.
Kardeşim, kadınlığının tadını çıkar. Sakın korkma… Yargılama… Suçlama… Beni düşün sadece… Gitmedim ben… Sizler için sonsuza dek engelleyeceğim kadına olan şiddeti. Bugünü hiç kimse unutmayacak.
Sizler kız çocuklarınızı yaşatın diye sonsuzum ben artık…
Hepinizi seviyorum…
Şiddeti şiddetle kınamadan bakın gerçeklere…
Yaşananlar yaşanmadan düşünün ki, yaşanacakların nedenlerini kaldırın ki, ben de huzurla izliyeyim sizi…
Hiç biriniz yüreklerinizden sevgiyi, hoşgörüyü eksik etmeyin ki, bende huzura kavuşayım…
Özlemle…”
Yorumlar
Kalan Karakter: