Ürkütmenin envai çeşidi…
Şok yaşatmanın her türlüsü...
Heyecanlandırmanın elvan elvanı…
Olmazı oldurmanın türlü türlüsü…
Hani, ‘adrenalin’ diyorlar ya…
İşte o denilenin en yüksek dozunda…
…..
Hemen her gün, her saat, her dakika, her saniye yaşatılan…
Yarasız, faydasız.. .
Usanıp, yıldırdı.
Denir ya, ‘hep tetikteyiz?’
İşte o durum.
Bu ortam, başka ülke insanlarına cazip gelebiliyor…
Bu durumdan vazife çıkarılamaz mı?
Olur mu olur…
…
Fi tarihinde duymuştum.
Ama gerçek, ama yalan…
İsviçre, ya da İsveçli iki arkadaşın ülkemizle ilgili sohbetini.
En az üç- beş kez ülkemize gelen, ‘Türkler iyidir, hastır, konukseverdir. Tarihi, doğası, ören yerleri, havası ile tam bir turizm cennetidir’ dedikten sonra, ‘Ama’sı var.
Nefesini tutup, merakla dinleyen arkadaşı sabırsızlık gösterince, başlamış anlatmaya.
“Riskli, durumlar var, bilmen gereken!”
“Aklından hiç çıkarmaman ilk şey, trafikte yayaya geçiş ışığı yandığında hemen karşıya geçmemelisin!”
Dinleyenin gözleri büyümüş…
‘Nasıl?’ dercesine.
Arkadaşı, Nasılı yok...
Trafik ışığı yayaya yeşil yansa da, dönüp bakacaksın, gelen araç varmı?
Bunu yapmazsan, ışıkta durmayan aracın altında kalırsın…
Sakın ha sakın…
Yaya önceliği olan şeritlere aldanma.
Hapı yutarsın sonra…
….
Dinleyenin heyecanı doruklarda…
Arkadaşı devam ederek, ‘’Kaldırımda yürüyorsun, o nedenle de rahatsın…
Sakın.
Kaldırımda da olsan, trafik akışını takip etmeyi unutma…
Alim Allah, bir de bakmışsın kaldırıma çıkan aracın altındasın…
‘Üst geçitte yürüyorum..En güvenli yer’ diye düşünme..
Damperi havada aracın geçide çarpmasıyla buluverirsin aşağıda kendini…
…
Arkadaşı kıpır kıpır…
Bitmedi…
Daha yeni başladık…
Duştasın, su şırıl şırıl…
A aa, o da ne?
Su kesilmiş.. .
Kala kalırsın sabunlu, şampuanlı…
Kurulmuşsun kanepeye, güzel bir haber programı izliyorsun, heyecanla…
‘Şıp’ diye kesilmez mi elektrikler...
Hay da…
….
Araç kullanırken de çok dikkatli olmalısın!
Sakın ha …
Araç sürücüleri ile bırak dalaşmayı, göz göze olsun gelmemeye bak.
Yoksa sopa, zincir, silah, yumruk olarak geri döner…
Yola sigara paketini atan, aracındaki küllüğü kaldırıma boşaltanları hiç görme…
Şimdilik aklıma gelen bunlar..
…
Heyecan, kuşku, tedirginliğin yaratacağı şokun harmanlandığı, gözlerinin deviniminin farklılaşıp, fal taşı gibi açıldığını görmek ister gibi, arkadaşının vereceği tepkiyi beklerken;
Türkiye heveslisi arkadaşı söze girer:
“Tam da bana göre..
Bir öleceğim günü bilmiyorum burada...Her şey aynı devinim içinde.
Bırak bir gün sonrasını, yılın sonuna kadar her şey bildiğimiz, rutin.
Konuşacak birini bulmak bile zor.
Anlattığına bakılırsa, orası farklı.
Her anına değişik bir maceranın girmesi ne hoş…
Tam da bana göre bir yer…
İnsanın her an değişik bir şeyle karşılaşacağını, ama o yaşayacağı şeyin ne olacağını bilmemesi ne güzel.
Ben Türkiye’de yaşayacağım…
Ömrümün geri kalan her anı heyecan içinde geçsin istiyorum…
İlk kez olsun yaşadığımı anlayacağım.
Bu kez anlatan hayretlerde…
‘Nasıl yani?’ dercesine..
…..
O ve O’nun gibi düşünenler, rutinden, durağanlıktan kurtulmak, maceralara yelken açmak için heyecanlanırken biz, sükûnet olsun istiyoruz.
En küçük olumsuzluklar bahane edilip elektrik kesilmesin. Su aksın, trafik kurallarına uyulsun. İnsanlar, yönetilenler, yönetenler birbirine saygılı olsun.
Özetle:
Adrenali tavan yaptıran tüm olumsuzluklar sonlansın derdindeyiz…
Bir ömür yaşatıldığı için…
Yorumlar
Kalan Karakter: