Multiple Skleroz’un (MS), sinirlerin koruyucu kılıfının bozulmasına neden olan bir hastalık olduğunu belirten Memorial Antalya Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Özden Yener Çakmak, "Multiple Skleroz uyuşukluğa, güçsüzlüğe, yürüme zorluğuna, görme değişikliklerine ve ataklar dışında bazı semptomlara da neden olabilir. Bunlar hastaların günlük yaşam kalitesini bozabilmektedir. Bu nedenle hastalar tarafından sıkça tanımlanan bu şikayetlerin, iyi yönetilmesi hastaların günlük konforunu artırmaktadır" dedi.
"MS’de görülen şikayetler yönetilebilir"
MS semptomlarının kişiye, sinir sistemindeki hasarın yerine ve sinir liflerindeki hasarın ne kadar kötü olduğuna bağlı olduğuna işaret eden Çakmak, "Bazı kişiler kendi başlarına yürüme veya hareket etme yeteneğini kaybeder. Diğerleri ise remisyon adı verilen yeni semptomlar olmadan ataklar arasında uzun dönemler yaşayabilir. Hastalığın seyri MS türüne bağlı olarak değişir. MS’de tedavi ataklardan iyileşmeyi hızlandırmaya, hastalığın seyrini değiştirmeye ve semptomları yönetmeyi amaçlar" ifadelerine yer verdi.
"Yorgunluk, depresyon, migren uyku ve idrar problemleri"
MS ataklar dışında, yorgunluk, depresyon, uyku ve idrar problemleri ile migren gibi rahatsızlıklara neden olabileceğini de kaydeden Çakmak, şunları söyledi:
"Hastalar gün içinde aktivitelerin yapılmasını engelleyen fiziksel veya mental enerji kaybından bahseder. Sabah uyandıklarında bile yorgunluk olduğunu belirtmektedir. Gün ortasında daha belirgin hale gelen yorgunluk, artan stres ve ısı artışı ile kötüleşir. Yorgunluk MS hastalarında sıkça görülse de, karışabilecek diğer ayırıcı tanılar açısından da dikkatli olunmalıdır. Örneğin enfeksiyon varlığı, ilaç yan etkileri (interferonlar, benzodiazepinler, bazı antidepresan ilaçlar), anemi, hipotiroidi, depresyon gibi yorgunluğa neden olabilecek diğer hastalıklar akılda bulundurulmalı ve araştırılmalıdır. Tedavide öncelikle günlük yaşam tarzı düzenlenmelidir. Sağlıklı beslenme kurallarına uyulmalı ve düzenli günlük 7-8 saat uyumaya özen gösterilmelidir. Ayrıca alkol ve sigara gibi yorgunluğu artırabilecek alışkanlıklar bırakılmalıdır. Fizik tedavi, kas kuvvetinin artırılması ile yorgunluğun daha az hissedilmesinde çok yararlı olmaktadır. Medikal tedavide ise modafinil, amantadin, metilfenidat ve bazı antidepresanlar kullanılabilir.
MS hastalarında en sık görülen nöropsikiatrik belirti depresyondur. Daha az sıklıkta da olsa anksiyete, panik bozukluk, bipolar bozukluk, psikoz da görülebilir. Dikkat, konsantrasyon güçlüğü, hafıza ve öğrenmenin etkilendiği kognitif fonksiyon bozuklukları da sıkça görülen durumlardandır. Eşlik eden psikiyatrik semptomların erken tanı ve tedavisi, hem yaşam kalitesi hem de tedaviye uyum açısından çok önemlidir. İyi bir psikiyatrik değerlendirme, farmakolojik tedavilerin yanı sıra psikoterapi, davranışsal terapiler de tedavide etkin olarak kullanılabilir."
"İdrar ile ilişkili problemler MS hastalarında sıkça görülmektedir"
Çakmak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uyku problemleri, MS hastalarında yaşam kalitesini ciddi etkileyen ve sıklıkla karşılaşılan sorunlardandır. Kötü uyku kalitesi; yaşam kalitesi ve hastaların sağlığı üzerine olumsuz etkilerde bulunabilir. Hastalık seyrinde en sık görülen yorgunluk ve kognitif bozukluklar da sıklıkla uyku bozuklukları ile ilişkilidir. Uyku kalitesi iyi olan MS hastalarında fiziksel aktivite seviyelerinin ve yürüme kapasitesinin yüksek olduğu bilinmektedir. Uykuya dalma süresinin uzadığı, uyku süresinde sık bölünmelerin yaşandığı, 6-8 saat uyunması halde gündüz uykulu halin olması ve artan yorgunluk durumlarında mutlaka doktora başvurulmalıdır. Bu nedenle uyku hijyeni eğitimi, uyku düzenini bozan nokturi gibi ek semptomların tedavisi ya da uygun farmakolojik tedaviler hastalığın seyrini değiştirebilir. İdrar ile ilişkili problemler MS hastalarında sıkça görülmektedir. Acil idrar yapma isteği, idrar kaçırma, mesaneyi tam boşaltamama, sık idrara çıkma en sık rastlanan belirtilerdendir. İdrar ile ilişkili problemler tedavi edilmediği sürece hastanın günlük yaşam kalitesini ve aktivitelerini bozabilir. Bu nedenle hastalarda ürolojik değerlendirme, böbrek fonksiyonlarının takibi ve değerlendirme sonrasında probleme yönelik öneriler sunulması gerekir."
MS hastalarında baş ağrısı sıklığının arttığının bilindiğini kaydeden Çakmak, "Özellikle de migren ve gerilim tipi baş ağrıları MS hastalarında artış göstermektedir. Migren ve MS birlikteliğinin nedeni tam aydınlatılamamış olsa da, iki hastalık grubunda benzer demografik veriler (cinsiyet, yaş grubu, hormonal durum, psikolojik özellikler) görülmektedir. Ayrıca MS hastalarının tedavisinde kullanılan bazı ilaçların da baş ağrısı sıklığını artırdığı bilinmektedir. Bu nedenle artan ya da yeni ortaya çıkan baş ağrısı durumlarında, yakın takip ve kontroller yapılarak, atak ya da koruyucu tedaviler uygulanabilir" ifadelerine yer verdi.
Yorumlar
Kalan Karakter: