Moderatörlüğünü Marka Konseyi Başkanı Brandmap Genel Yayın Yönetmeni Bülent Fidan'ın gerçekleştirdiği "Bir Gastronomi Markasının Doğuşu" adlı konuşmada 7 Mehmet Restoran 3. Nesil Temsilcisi Mehmet Akdağ konuk olarak yer aldı.
Marka Konseyi Başkanı Brandmap Genel Yayın Yönetmeni Bülent Fidan'ın, “Her Markanın Bir Ruhu Vardır” adlı sunumunun ardından gerçekleşen konuşmada, 7 Mehmet Restoran’ın isminin nasıl doğduğundan bahseden 7 Mehmet Restoran 3. Nesil Temsilcisi Mehmet Akdağ, “Dedem çok küçük yaşta babasını kaybediyor, annesine ve kardeşlerine bakmak içinde ilkokuldan sonra okuldan alınarak işe veriliyor. O zamanlarda araba, motor ve bisiklet olmadığı için bir yerlere giderken at ve eşek araç olarak kullanılıyor. Bir gün dedem eşeğe binerken düşüyor ve alnında bir yara izi oluşuyor. Sonrasında dedem lokantada çalışırken yemeğin içerisinden bir saç çıkıyor ve patronu da çok titiz bir adam olduğu için tüm çalışanlarının saçlarını usturayla kazıtıyor. Bütün çalışanların saçını kazıttıktan sonra dedemin alnındaki yara izi dikkatini çekiyor. Dedemi yanına çağırıyor ve alnındaki yara izinin ne anlama geldiğini biliyor musun diye soruyor. Dedemin de okuma yazması olmadığı için bilmediğini dile getiriyor. Yara izi de Türkçedeki V harfine benziyor, o zamanlarda eski Türkçe ve Arapça dillerinde de V harfi yedi anlamına geliyor. Kısacası ismimizde böyle konulmuş oluyor. Tabi birçok şehir efsanesi var, yedi eşi var, yedi leşi var gibi ama işin aslı bu.” dedi.
Genlerden Başlayan Bir Durum
Kendisinin 3. Nesil kuşak olduğunu ve bu sene 88. yıllarını doldurduklarını ifade eden Akdağ, restoranın genişleme durumunun olup olmadığı konusunda da katılımcıları bilgilendirerek“ Şuanda tek bir yerde varız, tabi bazen insani duygular ortaya çıkıyor ve yapsak mı diye düşünüyoruz ama hep sonunda düşüncemizde geri dönüyoruz” ifadelerini kullandı. Yerel markalarda kendilerini bu kadar farklılaştıran noktalara da değinen Akdağ, “Bu aslında genlerden başlayan bir durum ve kesinlikle insanın bir yatkınlığının olması lazım. Dedem zamanın önünde bir şefmiş, babamda kendine özgü pişirme teknikleri olan ve üstün koku alma yeteneği olan bir adam. Ben de babamın çok özel bir aşçı olduğunu ve onu aşçılıkta geçemeyeceğimi düşündüğüm için, babam ne yapmazdı kısımlarını kapatmaya çalışıyorum. Yani bu genlerden başlıyor ama bir de sevmek var.” dedi.
Türk Gastronomisini Dünyaya Tanıtmaya Çalışıyorum
40 ülke ve 400 kişi üzerinde yapılan ‘hangi ülkenin gastronomi lezzetlerini tatmak istersiniz’ konulu bir araştırmanın kendisini Türk mutfağını dünyaya tanıtma konusunda en çok teşvik eden hikaye olduğunu belirten Akdağ, “Araştırmada katılımcılar birçok ülkenin mutfağını tatmak isteyeceklerini belirtiyorlar, Türkiye sorulduğunda ise, Türk Mutfağı mı var? sorusuyla karşılaşılıyor. Ben de bunun için her sene çalışmalar yürüterek, yabancılara Türk gastronomisini ve Antalya lezzetlerini tanıtmaya çalışıyorum.” ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Kalan Karakter: